Hikmet Çetinkaya

Müjdat Gezen...

25 Şubat 2017 Cumartesi

Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni benzinle yakmaya çalışan ve “İsteseydim binanın tümünü yakardım” diyen saldırgan Mehmet Ali Aligül, tutuklama istemiyle gönderildiği Anadolu 7. Sulh Ceza Hâkimliği’nce serbest bırakıldı.
Hâkimlik, başsavcının tutuklama istemini reddetti. Başsavcı bu kez üst mahkemeye başvurup tutuklanmasını istedi saldırganın. Aligül hakkında yakalama kararı çıkarılıp kundakçı bu kez tutuklandı.
Kundakçı, “İsteseydim binanın tümünü yakardım” diyor.
Kendinden emin...
Müjdat Gezen niçin hedef? Kundakçı neden bu denli rahat?
Kundakçı diyor ki:
Osmanlı’ya dil uzatırsa geberip gider...
Geberip gidecek olan kim?
Müjdat Gezen...
Bir sanatçı...
Yurtsever...
Demokrat...
Ülkesini seven bilinçli bir insan...
Türkiye zor bir dönemeçten geçiyor...
Durumdan vazife çıkaranların, muhbir yurttaşların sayısı giderek artıyor Türkiye’de...
Önüne gelen pompalı tüfekle sokağa çıkıyor, kimileri sosyal medya üzerinden insanları kışkırtıyor.
At izi it izine karışmış durumda...

***

Günümüz Türkiyesi’nde yaşananlar gerçekten insanın içini acıtıyor.
Yandaş-muhbir rektörler, kendileri gibi düşünmeyen bilim insanlarını ihbar edip mesleklerinden attırıyorlar; “sayın muhbir yurttaşlar” özgür düşünceli aydınları, yazarları, gazetecileri, siyasetçileri “vatan haini” diye ihbar ediyorlar.
Kimileri de başta belirttiğim gibi durumdan vazife çıkarıp “Esma Sultan’a hakaret etti” deyip Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ni kundaklıyor...
Biz bu oyunu 12 Eylül sürecinde gördük, içinde yaşadık.
Kenan Evren, bu gibi muhbirlere, kundakçılara bir sıfat bulmamış mıydı:
Pek sayın muhbir vatandaşlarım!
37 yıl önce hem tetikçi hem muhbir gazeteciler yoktu...
Gazeteciler ister sağcı, ister solcu olsun demokrasi ve özgürlükler konusunda dayanışma içindeydiler...
Emperyalizmin oynadığı oyunu, kurduğu tezgâhı çok iyi biliyorlardı.
Peki, bugün öyle mi?
Elbet değil...
Açık açık arkadaşlarını ihbar ediyorlar, biat etmelerini istiyorlar, yalanlarını gerçekmiş gibi televizyon ekranlarında sürdürüyorlar...
Demokrasi hepimize gerekli...
Temel hak ve özgürlükler, Müjdat’a ağır küfürler eden kundakçı için de geçerli...
Hiç kuşkunuz olmasın Türkiye bugünleri de atlatacak, aydınlık günleri kucaklayacak...
Biz efsane savcıları, kahraman polisleri gördük.
Üzerinden 20 yıl falan geçmedi...
FETÖ’cüleri, onlarla iş tutanları unutmadık...
Hele 12 Eylül sürecinde yaşananları hiç unutmadık.
İhbar edilen aydınları, sanatçıları, gazetecileri “komünist” diye yaftalayan Emniyet müdürlerini de anımsıyoruz...
Aradan kaç yıl geçmiş!
12 Eylül’de dönen rüşvet çarklarını, Bulgaristan’ın Varna kentinden gemilere yüklenen silahları da unutmadık...
Söylemeden geçemeyeceğim...
Uğur Mumcu, çok yazdı aynı silahla hem solcuların, hem sağcıların öldürülmesi öyküsünü.

***

Acımasızlığa tanık olduk yaşamımız boyunca...
Müjdat Gezen,12 Eylül’ün zulmünü yaşadı, baskıyı, şiddeti gördü. Zindanlarda yattı.
Müjdat’a vız gelir böyle saldırılar...
O bir sanatçı, bir aydın, bilinçli bir insandır...
Külde parlayan bir harfi koparır, mavi çiçeklerden uykusuzluk hazırlar kendisine.
Dalgaların iniltisini savurur ateşe...
Ben de severim 40 yıllık dostum, arkadaşım Müjdat, şarkılardan yayılan harfi sevmeyi.
Hüzünlü portakal bahçelerinde dolaşmayı.
Bir şarkıyı mırıldanmayı:
Ayı gören, ağzın kırmızı/ Suretin yayılır, coşan arzundan./ İki istediğimizin dışında bulunan şeye kulak verdiğim an/ Senden dökülen yalnızlığın gözyaşı ikimizden dökülür.”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları