Hikmet Çetinkaya

O çığlığı duy!..

27 Ağustos 2015 Perşembe

İnsan sezgileriyle yaşar, hayata o sezgilerin ışığında bakar...
7 Haziran seçimlerinde sandıktan “başkanlık sistemi” çıkmadı...
İstedikleri 400 milletvekili ve tek başına iktidardı, olmadı.
Bu seçimin ardından çoğumuz ya AKPCHP ya da AKP-MHP ortak hükümeti bekliyordu.
Partiler, Meclis ve milletvekilleri...
AKP başkanını çıkaramamıştı ama birinci parti olmuştu. Ortak hükümet kurulamayacağı aslında 7 Haziran gecesi belli olmuştu.
Meclis Başkanı seçildi. Hayır seçilmedi. MHP ve CHP altın tepsi de Meclis Başkanlığı’nı AKP’ye sundu.
AK Saray’ın zaten istediği buydu...
Çözüm süreci bir çırpıda yok sayıldı. HDP, terör örgütünün Meclis’te uzantısı olarak görüldü.
Uyduruktan “ortak hükümet kurma” turları sürerken PKK giderek azgınlaştı, 6 milyon seçmenin oyunu alarak Meclis’e giren HDP’yi AKP ve MHP birlikte hırpalamaya başladı...
İkisi de aynı tabandan besleniyorlardı, her şehit cenazesi geldiğinde “bir erken seçim ne iyi olur” diye düşünüyorlardı...
AKP’nin “barış, kardeşlik, çözüm süreci” söylemlerinin yerini “barışma savaş” almıştı.

***

1 Kasım’da erken, pardon tekrar seçime gidiyor Türkiye...
Sanıyorlar ki, sandıktan başkan çıkacak, 400 milletvekiliyle Meclis’i sarsacak muhterem!
Anayasa gereği, seçim hükümeti kurulması gerekiyor. Davutoğlu uzun uzun konuştu ve açıkladı.
HDP, üç bakanlık alacak seçim hükümetinde...
Haydi bakalım çıkın işin içinden çıkabilirseniz...
Millet diyecek ki:
“Yahu düne kadar HDP terör örgütünün Meclis’teki temsilcisi diyordunuz, üç bakan HDP’li; bu ne iş anlatın hele!”
Anlatabilirsen anlat!
MHP lideri Devlet Bahçeli’yle AKP, hele hele Davutoğlu “derin milliyetçilik” üzerinden yarışa katılsa yarı yolda kalır...
MHP için iyi bir seçim araç ve gereci çıktı işte!
Aslında HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, akılcı bir siyasal yol izledi, akan kana karşı... İlginçtir Kandil de öfkeli Demirtaş’a, AKP ve MHP de...
Ne demişti Demirtaş:
“HDP olarak seçim hükümetine üç bakan vereceğiz...”
Demirtaş, “Kürt milliyetçileri, Kürt Hizbullahı, Kürt AKP’li seçmen ne der” diye düşünmüyor, siyasal tercihleri parti yönetiminde tartışıp karar veriyor.
AKP ve MHP’nin derdi ise “milliyetçilik” denilen o kısırdöngü, şehit cenazeleri...
Kan üzerinden siyasal rant peşinde koşarak bir yere varılmaz, yakın tarihimizde bunun örneği çoktur.
DYP ve ANAP neden siyasal tarihimizin çöplüğüne atıldı, bir düşünün isterseniz...

***

Halkın umutlarını kanla yıkayanlar, bunların üzerine “korku imparatorluğu” kuranlar, başkalarının acılarını görmezden gelenler sanıyorlar ki tarihe nokta koyacaklar...
Kalleşliğin, puştluğun, vesayetin alacakaranlığında kurulan pusular, heyelanlar, yağmur suları...
Artvin’in Hopa ilçesinde, doğanın öfkesi, yağmur sularına kapılıp ölenler...
Hepsi ama hepsi bizim çocuklarımız...
Kumral çocukluk günlerinden yoksun, miğferlerle örtülü alınlar, o eski mevsimler!
Nasıl anlatabilirim doğanın öcünü, evlerini ve çocuklarını yitiren o acılı insanları...
Bir batık kentin içindeyiz; belki Lice, Silopi, Hopa burası farkında değiliz...
Anıların hep beyazlar giydiriyor sana gülüm, anıların seni alıp götürüyor bir başka mevsime.
Yağmura, fırtınaya...
Evlatlarını feda eden anaların, babaların çığlığını dinle...
Hayat!
Umut!
Barış!

***

Tümünü bir kıyıya koy, acıyı gör, ölümü gör, bir şehit tabutu daha eller üzerinde götürülürken şu çığlığı duy:
“Vatan sağ olsun, diyorlar, vatan mı kaldı sağ olacak!”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları