Hukuk devletinin korunabilmesi için elbet yasal dinlemeler yapılır...\n

Ancak bir hukuk devletinde yasadışı telefon dinlemeleri, kişilerin özel hayatları, gizli kameralarla çekilerek itibarsızlaştırma eylemine girişilmez.\n

Bunlar, insan hak ve özgürlüklerini, özel yaşamın gizliliğini çiğnedikleri için suçtur.\n

Hukuk devletinde, yasadışı dinlemeler, yasalara göre suçtur ve önlemleri alınmıştır.\n

Türkiye’de bunun örneklerini gördük...\n

Deniz Baykal’a ve MHP’ye yönelik yasadışı çekimlerin internete düşmesinin amacı neydi?\n

Her şey bir anda oldu...\n

Amaç, Baykal’ı koltuğundan indirmek, MHP’yi itibarsızlaştırarak yüzde 10 barajının altına çekip Meclis dışı bırakmaktı.\n

Ülkeyi yönetenlerin ellerinde her türlü olanak varken, bu tür çekimleri yapan ve internete sızdıranların kim ya da kimler olduğunu bulamaması gerçekten ilginçtir.\n

***\n

2013 yılına girerken, laik demokratik hukuk devletinde yasadışı izlemelerin sürmesi pek çok kişiyi kuşkulandırıyor.\n

Eğer bu ülkede Başbakan dinleniyorsa ve bir yıl içinde bu eylemi kimin, kimlerin yaptığı ortaya çıkarılamıyorsa, yandı gülüm keten helva...\n

Demek ki devletin içinde derin bir yapı var ve bu yapı bir türlü çözülemiyor.\n

Tam tersini söyleyelim:\n

Siyasal erki baskı altında tutmak için AKP döneminde örgütlenen illegal örgüt, devletin istihbarat birimlerinde ipleri eline almış.\n

Belki salt Başbakan değil, Cumhurbaşkanı ve bakanlar da dinleniyor, izleniyor, gizli çekimler yapılıyor.\n

Ne olursa olsun tüm bunlar insanın içini sıkıyor.\n

Kimileri yabancı istihbarat birimlerinden söz ediyor...\n

Bakın, Antakya yöresinde, özellikle Hatay’da yabancı devlet ajanlarının cirit attığını, hem bölge milletvekilleri söyledi hem de oralarda yaşayanlar...\n

Sadece onlar değil, köktendinci terör örgütleri de var...\n

El Kaide, Taliban ve Müslüman Kardeşler’in kolları...\n

Suriye sınırımızın yolgeçen hanına dönüştüğünü, kendilerini “devrimci” olarak niteleyen gazetecilerin, bilim insanlarının televizyonlarda bu militanlara “özgürlük savaşçısı” dediğini de biliyoruz...\n

***\n

Yazımı yazdığım saatlerde Silivri’de Ergenekon, Çağlayan Adliyesi’nde Odatv ve KCK davaları görülüyordu.\n

Soner Yalçın gazetecilik yaptığı için yargılanıyordu tutuklu olarak.\n

Öteki tutuklular Prof. Dr. Yalçın Küçük ve eski polis müdürü Hanefi Avcı’ydı.\n

Ergenekon’da Mustafa Balbay, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Tuncay Özkan, Doğu Perinçek, Mehmet Perinçek, Turan Özlü, Hikmet Çiçek...\n

Ergenekon torbasında 21 ayrı iddianame olduğunu çok yazdım...\n

Mafya liderleri, bombacılar, katiller...\n

Ne ararsanız var torbanın içinde...\n

Bu dava kolay kolay bitmez...\n

Sorum şu:\n

“Gazeteciler, bilim insanları, siyasi parti liderleri darbe yapabilir mi?”\n

Saydığım adların hepsi (unuttuklarım olabilir) demokrasiye inanmış, darbelerle mücadele etmiş insanlar...\n

***\n

Salt Ergenekon, Odatv değil, Balyoz’dan 16 yıl hapis cezası alan denizci astsubaylar, yüzbaşılar, binbaşılar, albaylar, Amerikancı komutanlar.\n

27 Nisan e-muhtırasını veren eski komutan dışarıda, kimi komutanlar sütten çıkmış ak kaşık, keyifleri yerinde...\n

Sağına bak Devrimci Karargâh, soluna bak Pınar Selek davası.\n

Sarp Kuray sessiz sedasız yatıyor Ankara Sincan’da... Kızı Zeynep Kuray İstanbul’da zindanda...\n

***\n

Çağlayan’daki KCK davasına “ülkücü” baskını...\n

Ve gözümüz aydın... Saat 17.15...\n

Gazeteci arkadaşımız Soner Yalçın tahliye edildi...