Osmanım dışarda, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ içerde...
‘Osmanım’a yeni bir yüz, yeni bir kimlik!
Peki Osmanım nasıl geçinecek, nereden para bulacak?
Devletim bir yolunu bulur, ‘Osmanım’ı aç bırakmaz!
Korur, kollar, geçimini sağlar...
İçeride Balbay var, Tuncay var, Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek, Deniz Yıldırım...
Haklarında yakalama emri çıkanlar var, tutuksuz yargılanan...
Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ var...
Bu ülkede muhalif aydın, yazar, gazeteci, bilim insanı dik duruşunun bedelini her zaman ödemiştir.
Hangi siyasal iktidar olursa olsun bu böyledir...
Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet...
1960 öncesi ve sonrası...
12 Mart ve 12 Eylül...
Sivil iktidarlar dönemi...
İsmail Beşikçi’den Yalçın Küçük’e dek...
Yaftalama; terör örgütü üyeliği, hükümeti devirmeye kalkışma...
Bir dönem TCK’nin 141, 142, 146 ve 168. maddeleri...
Kimler geldi kimler geçti...
Şimdilerde değişen ne var?
Merdan Yanardağ için Silivri yargısı tutuklama kararı çıkardı.
Gerçekten adına “Ergenekon” denilen bu “torba dava” neyin nesidir?
Bir yanda itirafçı, gizli tanık, açık tanık, sanık Osman Yıldırım, katil Alparslan Arslan, öte yanda eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, bilim insanları, gazeteciler, siyasetçiler...
KCK davasında milletvekilleri, Odatv davasında gazeteciler...

Merdan Yanardağ zindanları tanır 12 Eylül’den ötürü...
Başı dik, onurlu, kalemini satmayan, ne imamlara ne de Kenan Evren cuntasına boyun eğen bir gazetecidir...
Merdan hem askeri vesayetlere karşı çıkmış hem de sivil vesayetlere...
Camiyle kışla arasında mekik dokumamıştır. Ezenin değil ezilenin yanında olmuştur.
Merdan yurtseverdir, devrimcidir, sosyalisttir!
Ne darbeci paşalarla şarap kadehi kaldırmış ne de imamlarla gül şerbeti içmiştir.
Türkiye hukuk, adalet adı altında sivil bir faşizmden geçerken, bu gerçeği görmeyip gözlerini yumanlara, bu konuda tek satır yazmayanlara “yuh olsun” diyorum.
Biraz vicdan gerekir vicdan!
Onurlu olmak, dik durmak!
Gerdan kıvırmamak!
Artık yurtseverlerin, solcuların, sosyalistlerin, devrimcilerin, komünistlerin, demokratların tek yumruk olma dönemidir.
İşaretimiz sandık, parolamız demokrasi olmalıdır.

Adaleti siyasal bir intikam olarak kullananlar dün de vardı, bugün de...
Onları hiçbir zaman tarih affetmez!
Bir kara leke olarak tarihin sayfalarında yer alacaktır...
Özel yetkili mahkemeler AKP iktidarı döneminde hukukun üstünlüğü ve adalette eşitlik ilkesini çiğnemiştir.
Çok merak ediyorum, Osman Yıldırım’ın, yani ‘Osmanım’ın Ankara’da görülen Danıştay davasında müebbet hapis cezası almasından sonra, davanın Ergenekon’la birleştirilmesinin nedeni sizce nedir?
Kimilerine göre Ergenekon’da “derin devlet” ortaya çıkmış.
Ankara’da müebbet alan ‘Osmanım’, Ergenekon’da tanık, sanık ve gizli tanık oluvermiş...
Sonra?
Sonra beraat etmiş...
Kararı öğrenen İlker Başbuğ, mahkeme heyetini alkışlayarak dışarıya çıkıyor...
Bilmiyorum Başbuğ’un mesajını aldı mı siyasal iktidar?
Osmanım’ın “derin güçlerin” kullandığı bir eleman olduğu açıkça ortada...

Arkadaşım Merdan Yanardağ için yakalama emri çıktı...
Devletin zirvesi ise Başbuğ için çok üzülüyor, dava sürecinin bitmediğini açıklıyor.
Çelişkiler ülkesinde yaşıyoruz...
Yapılmamış darbenin yargılanması, bir torba dava, gizli tanıklar, Şemdin Sakık, ‘Osmanım’...
Belki başkaları da var!
“Derin Devlet” yerli yerinde duruyor, görevini başarıyla yapıyor...
Faili meçhullerin, katliamların aydınlatılmasına gelince.
Tıs yok, tıs!