Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yaşamla Hesaplaşma...
Gizemli kapılar ardında yaşamak... Uzaklardan yankılanan bir ses ya da çığlık... Kaygı karanlığında diz çökmüş bir aşk...
Yerkürenin insanı çoğaltan yalnızlığı içinde, bir minik serçe...
Camın önünde içeriye bana bakıyor.
Sık ağaçlıkların içinden geçip denize çıkıyor insanlar.
Deniz dalgalı ve hırçın...
Cesare Pavase’yi okuyorum bir akşamüstü. Yaz düşlerim, güz düşlerim bitti. Şimdilerde kış düşlerindeyim.
Bir ışık sarıyor bahçedeki ağacı...
Ben serçeye bakıyorum, serçe bana.
Bir iletişim başlıyor aramızda. Serçe ve ben anlaşıyoruz.
Pavase’nin “güney denizleri”ni anlatıyorum ben minik kuşa...
“Sessizce yürüyoruz gece yamacında bir tepenin. / İlerleyen boşluğunda ikindi vaktinin, / beyazlar giyinmiş bir dev sanki amcamın oğlu / davranışı ağır, yüzü kavruk ve suskun bir dev. / Bize bunca sessizliği öğretebilmek için.”
Kaybolan dalgalar benim kış düşlerimde kabardıkça kabarıyor. Denize yakın bir yerde ağaçlar arasında.
Yürüyorum...
Kırlangıçlar uçuyor başımın üzerinden...
Bir rüzgâr çıkıyor, bir gemi geçiyor, güvertesi ıslak...
“Biz de durup dinleriz geceyi / rüzgârın çırılçıplak estiği an: rüzgâr / Soğudu yollar, kokular hep inmiş; burun kanatları sallanan ışıklara kalkar.”
***
Bir kadın gözlerinin içinde büyütür o saatlerde hüznü ve sevgiyi. Geçen yıllara inat, bir başka evrede bulur kendini. Bir genç kız kendi öyküsünü anlatır kış akşamlarında.
Olimpos’un eteklerinde renklerle çoğalan doğaya inat aşkın türküsünü söyler delikanlı.
Mor menekşeler, sümbüller, karanfiller ortasında sırılsıklam olmuş sevgililer. Hani o terk edilişler ve kaçışlar.
Yalnızlığın beyaz badanalı duvarlarına asılı fotoğraflar!
Bir şiir, bir türkü, bir bağırış... Ben Oktay Rifat’ı anımsarım:
“Burası dalyan kahvesi
Ortalık süt mavisi
Apostol bu ne biçim meyhane
Tabağımda bir bulut
Kadehimde gökyüzü”
Süren bir çiçek kokusu ve benim kış düşlerim, ilkyaza özlemim!
Ve bitirmeye çalıştığım iki kitap... D.H. Lawrence’ın “Oğullar ve Sevgililer”le “Bakire Çingeneler”i... Can Yayınları’ndan çıkan bu iki kitabın yanı sıra yine Can’dan Uwe Tımm’ın “Kırmızı”, Federico Andahazi’nin “Gölgedeki Zengin”i, Wofgang Borchert’in “Fener, Gece ve Yıldızlar”ı...
“Evet, hiç değilse / ben ölünce / bir fener olsun; tek başıma geceleri / uykulardayken dünya, / gökte ayla senli benli / sohbete dalsam.”
Behçet Necatigil’in o olağanüstü çevirisi...
“Veya limanda / gemilerin uyuduğu zamanda, / gülüşürken kızlar, / uyumasam; dar kirli bir kanalda / bir yalnıza göz kırpsam.”
Yumuşak ve adsız mevsimlere gitmek istiyorum kış düşlerimde...
Banu Avar’ın “Sınırlar Arasında” kitabını (Remzi Kitabevi) okurken Balkanlar’ın hüznünün ağır örtüsünü kaldırmaya çalışıyorum... Komrad’daki kadın öyküsünü okurken bir duygu ırmağına kapılıyorum...
Göklerin ardındaki gökler... Tahran’da Asgar Fardi ve İstanbul şiiri... Bir Semerkant gecesi.
Yaşamın derinliğine götürüyor beni, hüznü!
***
Pencerenin pervazına konan minik serçeyle konuşuyorum saatlerdir... O beni anlıyor, ben onu...
Sonra hafif bir sis iniyor İstanbul üzerine...
Fırtına, toprağın bittiği mavi bir aydınlığın izdüşümü olurken Balzac’ın o ünlü tümcesi geliyor aklıma: “Hükmeden aşk, köleleştirici aşk!”
Öfkeli bir kasırga, sabaha karşı gördüğün düşlerde hep ben varım, sevdiklerim var, dostlarım ve arkadaşlarım!
Yaşamla hesaplaşıyorum Ataol Behramoğlu gibi... Homeros’un “ışık sahili”nde “Hayata Uzun Veda” (Tekin Yayınevi) belki beni, sizi anlatıyor...
Şiirsel tümlük, uzun bir yolcuğun sonunda çıkar ortaya...
70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllar...
Bizim kuşağımız hâlâ “Bir gün mutlaka” diyor yaşamın derinliklerinde dolaşırken...
Belki bir “Hayata Uzun Veda” olacaktır, bizim 40 yıllık öykümüz, yaşadıklarımız, tutkularımız, sürgünlük ve hapislik günlerimiz.
Başımızı bükmeden, gerdan kırmadan, düzene boyun eğmeden geldik bugünlere.
Hiç ödün vermedik, düşüncelerimizden dönmedik!
Belki anlattık belki de anlatamadık yurtsever olamadan sosyalist olunamayacağını...
Yeterince yazıp çizemedik kendi öykümüzü, sevdalarımızı, türkülerimizi, alanlara nasıl sığamadığımızı...
Kalemine, usta şairliğine merhaba dostum, sevgili kardeşim Ataol Behramoğlu!
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!