İrfan Hüseyin Yıldız

Sermaye Türkiye’den çıkmaya devam ediyor

20 Mart 2022 Pazar

Net uluslararası yatırım pozisyonu (UYP), bir ülkenin yurtdışına giden varlıkları ile yurtdışından gelen varlıklar (yükümlülükleri) arasındaki farkı ifade eder. Merkez Bankası verilerine göre, Türkiye’nin yurtdışına giden varlıkları 2020 yıl sonuna göre yüzde 16.6 oranında artarak 298.1 milyar dolar, yükümlülükleri ise yüzde 17.5 oranında azalarak 528.3 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Buna göre, Türkiye’nin 2020 sonu itibarıyla eksi 384.8 milyar doları olan net UYP, yüzde 40.16 oranında azalarak 2021 sonunda eksi 230.2 milyar dolara inmiş bulunuyor. 

İlk bakışta, Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri azalmış, bu iyi bir şeydir diyebilirsiniz ancak bu durum pek öyle değil. Açıklayalım: 2021 yılında yükümlülüklerdeki azalışın asıl nedeni; portföy yatırımı olarak gelen paranın 17 milyar dolarının geri gitmiş olması ve Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımların değerinin bir yılda 108.3 milyar dolar erimiş olmasından kaynaklanıyor.

Ayrıca, Türkiye’nin net yatırım pozisyonundaki açığı azaltan diğer bir unsur da Türklerin, 2021 yılında sermaye, diğer yatırımlar ve rezerv varlıklar olarak dışarıya toplam 42.1 milyar dolar çıkarmış olmalarıdır. 

BORÇ YÜKÜ AĞIRLAŞIYOR

Türkiye ekonomisinin önemli iki problemi tasarruflar ve yatırımlardır. Türkiye’nin tasarruf oranı yüzde 24’ler civarında ve milli gelir büyümesini finanse etmekte yetersizdir. Ekonominin yüksek oranlarda büyüdüğü dönemlerde dahi, yatırımlar büyümenin ana kaynağı olamamıştır. Ekonomi esas olarak yatırımlar üzerinden değil, borçlanma ve tüketim üzerinden büyümektedir. Merkez Bankası’nın açıkladığı “Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri”ne göre, Ocak 2022 sonu itibarıyla, Türkiye’nin bir yıl veya daha kısa vadeli toplam brüt dış borç stoku 173.7 milyar dolar olarak rekor seviyede gerçekleşmiştir. Toplam brüt dış borcunun 460 milyar dolar civarında olduğu hesaplanmaktadır. Ayrıca Türkiye’de kamunun, özel sektörün ve hanehalkının iç ve dış borçları toplamı 10 trilyon Türk Lirası’nı geçmiş ve ağır bir yük oluşmuştur. Daha da vahimi, kamu iç borç yükünün bile yüzde 31’i aşan kısmı döviz cinsindedir. 

TİCARET AÇIĞI ARTIŞA GEÇTİ

Türkiye ekonomisi döviz geliri elde etmekte zorlanmaktadır. Türkiye sürekli cari açık veriyor, bunun anlamı, Türkiye’nin döviz kazancı döviz giderini karşılayamıyor demektir. 2021 yılında ihracat artış hızının, ithalat artış hızından yüksek olmasına bağlı olarak dış ticaret açığında bir daralma olmuştur. 2021 yılında dış ticaret açığı yüzde 7.5 azalarak 49.9 milyar dolardan 46.1 milyar dolara gerilemiştir. Ancak Eylül 2021’de 1.5 milyar dolara kadar inen aylık dış ticaret açığı, devamında yükselişe geçmiş; kasımda 5.4, aralıkta 6.8, ocakta 10.3 ve şubatta 8.1 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2022 yılının daha ilk iki ayında 18.4 milyar dolar dış ticaret açığı verilmiş ve ilk iki ayda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 70’in altına inmiştir. 

CARİ AÇIK BÜYÜYOR

2021 yılında cari açık ise yüzde 58.1 oranında küçülerek 14.88 milyar dolara düşmüştür. Ancak dış ticaret dengesine paralel bir bozulmayı cari açık rakamlarında da görüyoruz. Kasımda 2.68 milyar dolar olan aylık cari açık, aralıkta 3.84, ocakta 7.11 milyar dolara çıkmış, aylık cari açıkta zirve yapmıştır. Bu rakamlar bize, öngörülen ihracata dayalı yeni ekonomik modelin, Türkiye ekonomisinin yapısal gerçekleriyle uyuşmadığı için çalışmadığını göstermektedir.

Cari açığı, artan dış borçlar ve ithalata yüksek bağımlılığımızla birlikte değerlendirdiğimizde, Türkiye’nin her zamankinden fazla döviz ihtiyacı bulunmaktadır. Enflasyonda, dünyada en üst sıralardayız. Bu ortamda kur korumalı mevduat düzenlemesinin de kur artışlarına istikrar kazandırması zor görünmektedir. Bunun işaretlerini şimdiden görüyoruz. 

BÜTÇE AÇIĞI ARTIYOR

Genel seçim zamanında olsa bile, seçimi kazanmaya yönelik harcamaların, teşviklerin ve sübvansiyonların artacağı görülüyor. Bütün bunlar, artan faiz, kur farkı ve KÖİ projelerinin garanti ödemeleri gibi finansman yükleriyle birleşince, 2022 bütçe açığının patlayacağını söyleyebiliriz. 

Kredi derecelendirme kuruluşları, Türkiye’ye yatırım yapılabilir ülke notu vermemektedir. Böyle bir ortamda yerli yatırımcılar bile önünü göremezken yabancı yatırımcıları Türkiye’ye davet etmenin bir faydası olmaz. Üstelik bu daveti bir hukuk devletinde olmaması gereken bir üslupla yapıyorsanız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları