
1930’larda düzenlenen bir bayram töreninden...
Siyasi dinciler, etnikçi Turancılar ve etnikçi ayrılıkçılar, Türkiye’yi bir “sayım, suyum yok” mızıkçılığına doğru sürüklüyorlar.
1923 Cumhuriyet Devrimi’nden intikam alma soyundan gelen üç hareketin, ulusal egemenliği, ulus istenci, dolayısıyla demokrasiyi askıya alacak bir oyun içindeler.
Büyük babaları tarafından evlat edinilmiş, yedirilmiş, içirilmiş, büyütülerek sadık birer hareket olarak yetiştirilmiş üçlü bağlaşıklar, aralarında toplaşıp “O, piti piti, karamela sepeti” diye sayıştırarak işaret parmağının son gösterdiği Saray’da karar kıldılar. Çünkü Saray rejimi, halkın tepesinde boza pişirerek küresel egemenlerinin karar düzeneği olarak onlara güvence sağlamaktadır.
Çünkü Saray rejimi, demokrasi aracılığıyla ulusal egemenliğe sahip olan halka boyun eğdirmenin en kısa yoludur.
Üstelik, emperyalizmin yeni masalı küreselleşmeci egemenlikte, sömürülecek olan uluslarda bağımsızlık anlayışı çok tehlikelidir. Huzur ve kardeşlik içinde yaşamaları kabul edilemez. Mutlaka birbirleriyle didişmeliler ki rahat yönetilebilsinler. Birlik içinde bütün olmaları büyük tehdittir. Aykırılıklar öne çıkarılmalı, bütün parçalanmalı, küçük küçük lokmalar haline getirilmelidir ki kolay yutulsunlar.
Bağlantısızlar hareketinin öncüsü Tito’nun Yugoslavya’sı bu yüzden neredeyse 10 parçaya bölünmüştür.
Irak’ta, Suriye’de benzer bir süreç işlemektedir. Filistin kanla yok edilerek ABD’nin deniz tatili kasabasına dönüştürülmektedir.
Araplar, aynı halkın unsurları olarak birbirine düşürülmüştür.
Türkiye’de de benzer kurgu; ülkeyi yönetemez hale gelmiş, bugün seçim olsa hemen alaşağı olacak, halkın dertlerine yabancılaşmış, Saray entrikalarıyla ve muhalefeti yasaklayarak zindanlara tıkarak ömrünü uzatmak çabasındaki iktidar eliyle gerçekleştirilmektedir.
Cumhuriyeti kurmuş parti ve iktidarın en güçlü seçeneği olan CHP’nin düşmanlaştırılarak boğulmak istenmesi bu yüzdendir.
Cumhuriyeti imhacılık, soykırımcılıkla suçlayıp kendisini adeta zafer kazanmış bir ordu olarak ilan etmeye kalkan terör örgütünün göklere çıkarıldığı, öte yanda ise CHP’li belediye başkanları ve üyelerinin “terör örgütü bağlantılı” diye tutsak kılındığı; kavramların ve tutumların çelişik, karmakarışık hale geldiği bir dönem yaşıyoruz.
Bu karanlık süreçte halk ve gençlik, büyük bir soğukkanlılık ve bilinçle olayları izlemekte ve tepkisini, direncini açıkça göstermektedir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve ekibinin, yığınsal etkinliklerle halk direncine çalışkan ve tutarlıca önderlik etmesinin iktidar bağlaşıklarını çok rahatsız ettiği, düşman hukuku uygulanmasından bellidir.
Düşmanlık, sonunda düşman olanları da yer bitirir.
Toplumun demokrasiyi ve Cumhuriyeti içselleştirmiş büyük kesiminin örgütlü mücadelesi, ülkenin başına örülen çorapları boşa çıkaracaktır.
ADALET CAMİSİ
Ankara’da, İncek yolunda, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Türkiye Adalet Akademisi dışında yerleşim merkezi bulunmayan bir yere, ormanın tam ortasına koskoca bir cami yapılıyor.
Adalet mülkün (ülkenin) temeli olmaktan çıktı. Temel, ruhaniyet olsun diyedir bütün çaba.