Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çocuklar Korunmuyor

09 Haziran 2014 Pazartesi

Meclis komisyonlarında tartışılan ceza yasasında kimi değişiklikler öngören tasarının, cinsel dokunulmazlığa karşı suçları önlemeye yönelik olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz... 
Adli Tıp Uzmanları Derneği, Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği ve Türkiye Psikiyatri Derneği’nin ortak saptamalarını okursanız eğer, havanda su dövüldüğünü anlıyorsunuz: 
Tasarı, genel mantığı ile çocukların korunmasına değil failin cezalandırılmasına odaklanmış, önleyici tedbirlere yer verilmemiş. Tasarıda yer alan “fiilin ani bir hareketle işlenmesi” ifadesiyle ne kastedildiği anlaşılamıyor. Sarkıntılık (ani hareket) gibi eylemler, hafifletici bir unsur olarak ele alınmış; bu tanım, cinsel saldırının bütününe ve çocuk istismarına da taşınmış, hangi hareketin ani olacağı konusu ise belirsiz bırakılmış. 
Çocuk kavramı ile çocuğa yönelik cinsel istismarı uluslararası sözleşmelere uygun tanımlamadaki eksiklikler giderilmemiş. Erken yaşta evlendirilmelerde çocuğu koruyucu bir düzenleme getirilmemiş. Yakın yaşlardaki çocukların flört veya merak nedeniyle ya da gelişimlerinin doğal bir parçası olarak gerçekleştirdikleri eylemler de ağır cezalar ile karşılanmış. Uğradığı şiddet sonucu çok ağır düzeyde hastalanan bireyin adalet hakkının sağlanması için de herhangi bir hüküm yok. 
Uzman derneklerin genel kanısı, öngörülen düzenlemeler kötüye kullanılmaya çok uygun, caydırıcılıktan öte teşvik edici nitelikte. Bazı eylemler için daha ağır cezalar uygulanacağı savlansa da, çocukların mağdur olması engellenemeyecek...

Biçilen Doğa
Yazar Alper Akçam, Ardahan’da yol genişletme gerekçesiyle Ölçek KöyüÇığıstan ormanı bölgesinde binlerce sarıçam fidanı ve ağacının katledildiğini duyuruyor:
“Ardahan’daki Pinus Silvetris türü çam ormanları bir doğa harikasıdır. Kendi ekolojik yapısı içinde gelişmeyi sürdüren bu ormanların altı çimen çiçektir. Yaz kış bu ormanlarda yalın ayak gezilebilir, yaban yemişleri toplanabilir. Çiğelek, jolo, horoz gözü, kuzukulağı, karakat, meğsal, laba… Doğanın yaşam gizi, Oğuz-Ahıska kültür tarihinden günümüze, bu yemişler de yok oluyor.
Bu bölge, Kür ve Aras dışında Fırat- Dicle kollarına, hatta Kızılırmak’a kadar su sağlayan, yapılan araştırmalara göre gelecekte barınılabilecek, yaşanılabilecek çok ender coğrafyalardan biridir. Ardahan’daki bin iki yüz ayrı kır çiçeğinin, beş yüz bine yakın insanı besleyen ve çok önemli bir hayvancılık kaynağının sigortası da bu ormanlardır.”
Akçam, diyor ki:
“Umurunda mı politika bezirgânlarının? Halkı düşünce, inanç, kültür ayrılıkları üzerinden birbirine karşı kışkırtırken avuç ovuşturup cukkayı dolduruyorlar!”

Kıbrıs’ta Ne Ortaklığı?
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Kıbrıs’a gitti; Yunan ve Güney Kıbrıs sanayicileri ile bir toplantı yaptı. Arkadaşımız Utku Çakırözer’in yazdığına göre taraflar, Kıbrıs’ta “imtiyazlı ekonomik bölgeler kurulması, ortak tahkim kurulu ve ortak girişimci kümesi oluşturulması” konusunda görüş birliğine vardılar.
Eski KKTC Ankara Büyükelçisi Ahmet Zeki Bulunç, görüşmeye ve uzlaşılan konulara bir anlam veremiyor:
“Rumların varılan mutabakatların yeniden gözden geçirilmesi önerileri, gerçek bir uzlaşmayı sağlama yerine zamana oynama tavırları karşısında, ortak birtakım yaklaşımlar ortaya konması, açıkçası yalnızca bizi Rum tarafına yamamaya yarar.”
Bulunç, haklı olarak “Ortak bölgeler, kurullar nerede kurulacak? Kim sorumlu olacak? Bana limanımdan ihracat yapmama bile ambargo koyarak izin verilmezken imtiyazlı bölge kime ait olacak?” gibi soruları gündeme getirip TOBB’nin attığı adımın asıl hedefini şöyle açıklıyor:
“Sermaye kesimi, Annan Planı döneminde de benzer bir tutum içindeydi. ABD’den kimi görevliler Türk işadamları ile birlikte Kıbrıs’a gelmiş, ‘Annan Planı’na evet dersek, önümüz açılacak, yatırımlar başlayacak’ gibi bir tavır geliştirmişlerdi. Sermaye kesimi bu kez, ‘Biz Avrupa Birliği’ne giremiyoruz, ama Kıbrıs AB’de. O halde KKTC’yi ortadan kaldıracak iki eyaletli bir sistem öngörürsek, kurulacak imtiyazlı ekonomik bölgelere girersek, AB’ye de girmiş oluruz’ düşüncesinde...”
Küreselleşme çağındayız. Sermaye; ulusal çıkarlarmış, sınırmış, şuymuş, buymuş dinlemez... Önemli olan paranın, patronların ve şirketlerin özgürlüğüdür.

Düzenli 
Cukkacılara, havuzculara, kutuculara vergi affı gelir de, neden hiç işçinin maaşından kesilen gelir vergisine, vatandaşın evi için ödediği emlak vergisine af gelmez? Çünkü, onlar düzenli ödenir... Bir ödeme de bak, ne yapıyorlar adamı...

Dursun
Değini İbrahim Eroğlu’ndan:
“Boğazınıza, hatta gözünüze dursun, mesela bazı şeyler.”

Gizlilik
Nüfuz ticareti, para sıfırlamak “özel hayatın gizliliği”ne girdiğinden suç olmaktan çıktı.
“Anlayamadım babacığım” filan yok artık, götür götürebildiğini...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları