Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gün Gelir

22 Ekim 2011 Cumartesi
\n\n\n

Ensar Vakfının kurucusu olarak kendisiniKuranıkerim kursları açmak, imam hatip liselerinde eğitim ve öğretimin daha verimli hale gelmesi için her türlü çalışmayı yapmakamacına vakfetmiş bulunan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, bakanlığın yasasındakiAtatürk ilkelerine bağlı vatandaş yetiştirmeilkesini değiştirmesinin gerekçesini Ankara temsilcimiz Utku Çakırözere açıkladı.

\n

Meğer Dinçer, Her şeyin bir yeri vardır ve her şey yerinde olmalıdır. Her şeyin bir zamanı vardır ve zamanında olmalıdırdiyen Fransız bilim adamı Henry Fayoldan esinlenmiş.

\n

Ömer Dinçer demeye getiriyor ki, Ben Atatürkü ve Cumhuriyet ilkelerini artık milli eğitimden siliyorum. Çünkü, zamanı gelmiştir.

\n

Bakan Dinçere, zamana ilişkin bir deyimimize Fransız kalmamasını öneririz:

\n

Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.

\n

\n\n\n

Olmayan Yönetmeliğe Göre

\n

\n\n\n

Ankara Barosu Başkanı Metin Feyzioğlunun, oturduğu bir lokantada polislerin içkili mekânda bulunan çocuk ailesine teslim edildiyönünde tutanak düzenlemelerine karşı durması üzerine AKPnin olayı bahane ederek cemaate yandaş olmayan polisleri görevden uzaklaştırmasına karşın o denetime olanak tanıyan 2005 tarihli yönetmeliğin halen yürürlükte olduğunu duyurmuştuk. Feyzioğlu, bir açıklama gönderdi:

\n

Bahse konu hukuka aykırı uygulama nedeniyle Avukatlık Kanununun, barolara insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü koruma görevi veren düzenlemelerine dayanılarak gerekli başvurularda bulunulmuş ve bunun sonucunda sorumlular hakkında gerekli idari işlemlerin yapıldığı bildirilmiştir. Bunun dışında herhangi bir spekülasyona dayanarak yorum yapmam mümkün değildir. Malumunuz olduğu üzere, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması bir yönetmeliğe dayanılarak yapılamaz. Nitekim bahse konu çocuk şube uygulaması, yazınızda sözünü ettiğiniz yönetmeliğe değil, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanununun bir hükmünün hukuka aykırı yorumuna dayanılarak yapılmış idi.

\n

Türkiyenin en güçlü de-mokratik kitle örgütlerinden biri olan Ankara Barosunun, yönetim kurulumuzun bütün üyelerinin, bütün kurul ve komisyonlarımızın anayasanın ve kanunların bize verdiği görevleri yerine getirmek amacıyla durup dinlenmeden çalıştığı; haksızlığa uğrayanın kim olduğuna bakmaksızın hukuka aykırı uygulamaları, insan hakları ihlallerini en güçlü şekilde kamuoyunun gündemine taşıdığı; sözlerinin samimiyetini eylemleriyle doğruladığı; söz değil, iş ve proje ürettiği tarafsız gözle bakan herkesin bilgisi dahilindedir.

\n

Anlayamadığımız bir şey var: Madem uygulama,Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanununun bir hükmünün hukuka aykırı yorumuna dayanılarakyapılmıştı, niye Sayın Feyzioğlu, 1984te çıkmış bir yönetmeliğin ilgili 15. maddesini de dayanak yaparak şikâyette bulunmuş? Hem de 2005te yürürlükten kaldırılmış bir yönetmeliğe dayanarak...

\n

Sayın Feyzioğlu, bize gönderdiği açıklamasına Cumhuriyet ve demokrasiye yürekten bağlı herkes, vatan söz konusu ise gerisi teferruattırdiyerek hukukun üstünlüğü ve demokrasi mücadelesinde tek vücut olmak zorundadır. Hal böyleyken demokrasinin geleceğinden kaygı duyanların, insan hakları ihlallerinden dehşete düşenlerin enerjilerini birbirlerine söz yetiştirerek tüketmedikleri günleri göreceğimiz umuduyladileğini de eklemiş.

\n

Kendisine hak veriyoruz da bir hukukçunun, yürürlükten kalkmış (eski hukuk diliyle mülga) bir yönetmeliğe de dayanarak şikâyette bulunmasının birteferruatolarak algılanamayacağı kanısındayız.

\n\n\n

Parmak Kimi Göstermeli?

\n\n\n

Başbakanın, daha sonra MİTin başına getirdiği özel temsilcisinin, ayrılıkçı şiddet örgütü ile pazarlık yaptığının resmine tanık olmuştuk ki... Abdullah Gül, Başbakan ile birlikte Genelkurmay Başkanlığına atadıkları Necdet Özeli yanına alıp Gabar Dağına çıktı. Komando giysisi giydiler, işaret parmaklarını istikbal göklerdeder gibi yukarıya kaldırıp birlikte fotoğraf çektirdiler.

\n

Medya da parmağı yukarıda Abdullah Gülün, sınırdaki Mehmetçikleremoral aşıladığını yazdı, kendisine övgüler düzdü.

\n

Ve... Ülkenin istihbarat örgütü, Hamasçıları kurtarmakla meşgulken Bitliste, Çukurcada onlarca çocuğumuzun \tcanına kıyıldı, gönüllerimiz kanatıldı.

\n

Soruyorum size:

\n

Bugüne değin her olumsuzluğun suçlusu olarak ordusunu, ulus devleti ve Atatürkün Ne mutlu Türk’üm diyenesözünü işaret eden parmaklar, şimdi nereye dönmeli, nereye?

\n

\n\n\n

Biraz Üzerinde

\n\n\n

Bülent Arınçın, 2009 Bilgi Üniversitesi mezunu oğlu Mücahit Arınçın TOBBde çalışmasının ardından, TPAOya bağlı Türkiye Petrolleri Uluslararası Limitet Şirketinde danışman olduğunu, maaşının da bin dolarlarla ifade edildiğini yazmıştık.

\n

Mücahit Arınç aradı. TOBBye bağlı TEPAVda çalışırken ücretinin bin lira olduğunu bildirdi. Türkiye Petrolleri Uluslararası Limitet Şirketinde de dolar değil, Türk Lirası üzerinden maaş aldığını belirtince, maaşının ne kadar olduğunu sorduk.

\n

Mücahit Arınç, kesin bir rakam vermedi, Maaşım dolara vurulursa bin dolarlarla ifade edilemez. Bin doların biraz üzerindededi.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları