Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İkisi Arasındaki Çatlak
Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet yürüyüşçülerinin önündeki barikatların kaldırılması konusunda “Polise ben talimat vermedim” diyor.
Anlaşılıyor ki, talimatı Abdullah Gül vermiş...
Aynı çelişki açlık grevcileri için de söz konusu. Biri, “Yiyip içiyorlar” diyor, diğeri “Sonlandırılmalı” diyor.
Söylenenlere bakılırsa, iyi polis-kötü polis oyunundan çıktı, bir farklı ayrışmaya doğru gidiyor iki eski MTTB’li yakın dostun ilişkisi.
Ankara’da dile getirilenlere kulak kabarttığınızda duyuyorsunuz kimi çatırtıları:
- Abdullah Gül istemezse, Erdoğan Çankaya’ya çıkamaz...
- Tayyip Erdoğan’daki bastırılamaz ihtiras, durdurulamaz hırçınlık, daha sakin olan Abdullah Gül’ün elini güçlendiriyor...
- AB’den sonra ABD de, çoğu kez ne yapacağı belli olmaz hale gelen Erdoğan’dan desteğini çekiyor...
- Bu gidişle AKP’de yerel seçimlerden önce, en geç Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi bir bölünme, beklenmedik bir gelişmeden sayılmamalı...
Unutmadan: Ayrışma, kesinlikle dünya görüşünde değil, kişilik özelliklerinde!
Güvenimiz Yerine Geldi
Cumhuriyetin sermayeye de orduya da emanet edilemeyeceği hep söylenir, yazılırdı.
Şimdi yaşayarak öğreniyoruz.
Tarihte örnekleri çok: Aydınlanma yaşamış toplumlar zaman zaman bocalayabilirler ama tümüyle geriye düşmezler.
İçinde bulunduğumuz dönemin bir ortaçağ, Cumhuriyet için bir gerileme devri olduğu kesin...
Bu ortaçağdan; Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’ten, Atatürk’ün kurduğu partiye değin tüm kurumlar olumsuz etkileniyor.
Ama genimizde saklı bağımsızlık, özgürlük ve eşitlik duygusunun verdiği dirençle bu ortaçağı da aşacağız.
29 Ekim’de halk olarak güçlü olduğumuzu gördük, özgüvenimiz yerine geldi. Yakında gerçek öncü ve önderlerimizi de buluruz.
Biz halkız, yeniden doğarız.
İllegal
Ankara’da biber gazına, basınçlı suya, polis copuna karşın Cumhuriyet’ine tüm yüreği ile sahip çıkanlar “illegal örgüt”tenmiş.
Kim söylüyor bunu?
Ülkenin istihbaratının başına oturtacağı yakın adamını, yabancıların hakemliğinde yasadışı ayrılıkçı şiddet örgütü ile görüşmeye gönderen söylüyor... Partisi, Anayasa Mahkemesi’nce “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olmaktan cezaya çarptırılmış olan söylüyor.
Salla gitsin.
Yoktan Var Etme
Belediyeleri toptan AKP’li yapma tasarımına ilişkin yazılarımıza bir katkı da Prof. Dr. Sabri Ergüney’den geldi:
“Son yerel seçim öncesinde Bahçeşehir belde belediyesi lağvedilip yoktan varedilen Başakşehir Belediyesi’ne (o zamana kadar Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlıydı) bağlandı. Başakşehir ile Bahçeşehir arasında coğrafi sınır yok. Arada Avcılar ve K. Çekmece toprakları (!) var. Bahçeşehir Belediyesi’nin tüm malvarlığı Başakşehir’e devredildi. Hamdolsun hiç sıkıntı çekmedik, aynı belediye binasına (tabelasında ‘Başakşehir’ yazmasını hazmederek) başvurabildik! Ama neticede, Madımak sanıklarının avukatlarından biri olan Mevlüt Uysal yönetiminde bir yerel yönetime terk edildik.
O dönemde, bu durumu meşrulaştıran yasayı protesto etmek, bir işe yaramadı. 150-200 kişi, kendi kendimize bağrıştık. Birçok medya köşesine ses gelir ümidiyle başvurdum. Sonunda sesimi kestim.
Bunlarda oyun bitmez!
Bu tür mücadeleler, ‘Fatih Hilmioğlu’nun neden bir gece evinde kalmasına izin verilmedi?’ sorgulamasına benziyor! Mesele o değil ki! Mesele, neden Fatih Hoca içeride?”
Cadde
Boyu
Boy boy reklamlardan biliyoruz, İstanbul’un son kalan toprak parçalarına da siteler kuruluyor. Birinin adı da “Maslak 1453.”
Okurumuz Deniz Banoğlu, merak etmiş, aramış ilgili şirketi “Neden 1453?” diye. İşte yanıtı:
“Efendim, sitenin yapılacağı arazinin önündeki caddeyi ölçmüşler, tamı tamına 1453 metre. Caddenin önceden adı yokmuş, çünkü onu da kendileri döşeyeceklermiş ve boyu metreyle ölçünce ne ilginçtir ki, 1453 metre çıkmış. Ondan 1453.”
Banoğlu diyor ki:
“Bundan sonra dikilecek bir başka gökdelenli sitenin adı da 2023 olur belki. Caddenin boyuna göre.”
Kin
Kindar gençlikten geliyor. Öyle görmüş, öyle büyümüş.
Yüzünden, mimiklerinden, konuşmalarından çok belli:
Toplumun laiklikten, Cumhuriyet ilkelerinden yana kesiminden iğreniyor, hatta onlara kin duyuyor. Gözleri çakmak çakmak. Bıraksalar, bir kaşık suda boğacak.
Ve bu haliyle Cumhurbaşkanı olacak; Türkiye Cumhuriyeti ile Türk ulusunun birliğini temsil edecek!
Yeltsin Örneği
Yurttaşlar biber gazını yerken Kemal Kılıçdaroğlu, korumalarınca Ulus Meydanı’ndan kaçırılırcasına çıkarıldı. Anıtkabir’e de gitmedi.
Bir dostumuz dedi ki:
“Hatırla, tankın üzerine çıkan Yeltsin, Rusya’ya devlet başkanı olmuştu.”
Yükselen
Dalga
Geçen hafta Ulus’ta 7’den 77’ye, halk bir barikat aştı.
Geçen hafta Sinan Erdem Spor Salonu’nda, AKP’liler yuhalanırken halk içten gelen tepkisini ilk kez açıktan gösterdi.
Her iki gelişme, yükselen dalganın habercisidir. Kıyıya vurmaya başladı, yakındır, kumdan kaleleri de yıkar.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği