A, erik 10 lira! Ve Canan Kaftancıoğlu’ndan korkanlar!
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

A, erik 10 lira! Ve Canan Kaftancıoğlu’ndan korkanlar!

15.05.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Arabanın içinde şaşkınlıkla bağırıyorum; arkadaşlarım hemen arabayı durdurup eriğin 10 lira olduğu seyyardan bir kilo erik alıp bana uzatıyorlar. Meğer kilosu 40 liraymış; ben “Bizim orada 80 lira” diyorum ve erikleri iştahla yemeye başlıyorum. Bilin bakalım neredeyim, az sonra doktorlarımın sıkı sıkı tembihlediği diyetimi bozup açgözlülükle kebapları mideye indireceğim. Evet, bildiniz, Adana’dayım! Bir Geç Hitit kenti olan Adana, Hititlilerden bu yana yemenin, içmenin, şiirin, edebiyatın, türkülerin, aşkların başkenti. Bu kadar methiyeden sonra neden Adana’dayım efendim, burada Seyhan Belediyesi’nin isteği üstüne bir kısa film atölyesi yapıyorum. Atölyeyi ikiye böldüm; gençler ve her zaman genç olanlar!

Vay canına tebdili mekânda ferahlık varmış, geçen hafta kendimi bir seçmen olarak çok aşağılanmış hissediyordum, seçilmesi için çalıştığım belediye başkanımız bana parmak sallayıp akıllı olmamı istiyordu. Neyse Adana bana bu aşağılanmayı unutturdu. Çünkü hani derler ya, haber insanın ayağına gelirmiş, benim için de öyle oldu. Atölyeden kalan zamanlarımda mülteci kadınlarla (Suriyeli, Afgan), Adanalı kadınların birlikte çalıştıkları, Seyhan ilçesini çepeçevre kuşatan dayanışma merkezlerinde, bilgi evlerinde vakit geçirdim. Şimdiden kocası savaşta ölen, üç çocuğuyla ülkemize sığınan gencecik bir Suriyeli kadının yaptığı harika bir tablom var. Dayanışma evlerinde Türkçe öğrenen bir Afgan kadının yazdığı şiir beni benden aldı, bir İranlı kadın da boşanma üstüne 5 dakikalık bir kısa film yapmış. İranlı kadınların şiir ve sinemaya olan tutkusunu bizzat yaşayarak görmüştüm, şaşırmadım; belli ki bu coğrafyada özellikle şiir bir kardeşlik türküsü. 

On yıldır Türkiye’de yaşayan, iş kurmuş, burada evlenmiş pek çok mülteci var. Hiçbiri gitmek istemiyor, çünkü çocukları burada doğup büyümüş, kendilerini artık Türkiyeli olarak hissediyorlar. Öte yandan sayıları çoğaldıkça işler biraz karışmış, belli mahallelerde polisler bile tedirgin dolaşıyor. Yani her şey gibi durum siyah-beyaz ve grileri var. Adana’da benim her zaman dikkatimi çeken bir olgu var: Burada pek çok kültür birbirinin içinde erimiş, Arapça, Kürtçe ve Türkçe kentin ortak dili. Bu da mültecilerin bu bölgede kendilerini daha özgür hissetmelerini sağlıyor, öte yandan mülteci kadınlarının mahalle kreşlerinden çıkan çocuklarına öyle bir sarılmaları var ki, gözleriniz yaşarır, belki de sarıldıkları o çocuğu sınırın tellerinden atıp ülkemize geldiler.

Evet, Adana günleri böyle geçiyor, şimdi gelelim müthiş müjdeye. Tayyip Erdoğan müjdeyi verdi: Çok düşük bir faizle 2 milyon TL kredi alıp ev alabilirmişiz! Aman efendim ne büyük bir müjde, belli ki müteahhitlerin elinde hesapsızca yaptıkları pek çok ev kaldı. Hani bütün Arap ülkeleri hatta İranlılar, hatta İngiliz ve Almanlar ev üstüne ev satın alsalar da o hapishane gibi evler bomboş. Durdukça da eskiyor. Büyük ekonomist Erdoğan çareyi böyle bulmuş ve kendisi saraylarda oturup her gün 10 milyon harcadığı için ülkesindeki insanların da ayda 28 bin lira kredi borcu ödeyebileceğini düşünüyor. Neyse ağanın eli tutulmaz. Bu arada ağanın evinden çalışanları depolara yığılmış oyuncak arabaları, konuşan, yürüyen bebekleri beş yıldır sistemli olarak çalıp oyuncakçılara satıyorlarmış. Gerçekten tam Türkiyelik bir olay. Düşünün ne kadar çok oyuncak var ki, azaldıkları beş yıldır fark edilmiyor, kimden alındı bu oyuncaklar, kim zengin edildi bilmiyoruz ama çok organize olan bu çalma olayı, Saray’daki işlerin nasıl yürüdüğünü bize bir güzel gösterdi, kim bilir çalınan daha neler var? 

Neyse ben eriklerimi yemeye, mülteci kadınlarla kolonya yapmaya başlayayım. Meğer kolonyayı pahalı yapan madde etil alkolmüş. Bu etil alkol rakı yapımında da kullanılıyor, zaten Adana’da evde yapılan boğma rakının yerini hiçbir şey alamaz, üstelik Hititliler gibi her pazar büyük saatin orada ciğerciler tezgâh açar ve aileler çoluk çocuk sabahın köründe buralara gelir, masalara oturup hep birlikte rakılı kahvaltı yaparlar. Dedim ya, Adana ayrı bir cumhuriyet.

Eyvah, Türkiye’de yaşadığımı unutmuşum. AKP yargısı İstanbul’u kaybetmenin faturasını Canan Kaftancıoğlu’na kesmiş. Hapis cezası vermiş, bir de üstelik siyasetten men etmiş. Haklılar, kadınlardan korkuyorlar çünkü gerçeği söylemek gerekirse ülkemizde en gerçek muhalefeti kadınlar yapıyor. Evet, kadınlardan korkun efendiler!

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025