Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

AKP böyle plansız programsız nereye kadar?

17 Eylül 2023 Pazar

Sevgili okurlarım korkmayın Türkiye ne Taliban’ın yönettiği Afganistan olur ne de komşumuz İran’a benzer bir şeriat ülkesi. Bizimkisine bir ad verecek olursak “Türkiş Şeriat” diyebiliriz. Çünkü ülkemizin önemli bir geliri turizmden. Ayrıca acayip tüketici bir ülkeyiz, bu ülkeyi bize mal satan hiçbir ülke yitirmek istemez! Artı jeopolitik konumumuz ve Türk şirketlerini taşeron olarak kullanan yabancı şirketlere verdiğimiz 2 bin 500 maden arama ve çıkarma ruhsatı da söz konusu.

Şimdi biraz yüreğinize su serptikten sonra, önce giderek artan işsizliğin AKP iktidarı tarafından nasıl önlemlerle azaltılmaya çalışıldığını hep birlikte görelim. Efendim bendeniz Gorbaçov zamanında iki kez Sovyetler Birliği’ne davet edildim. İlk gidişimde Moskova Havaalanı’nda gördüğüm bir olay beni acayip şaşırtmıştı. Toplasan üç kilo gelmeyen bir çöp birikintisini vallahi de billahi de tam yedi kişi süpürüyordu. Gençlerin devrim çığlıkları attığı zamanların Moskova’sında ben, dünyanın her yerinden gelmiş 2 bin dünya vatandaşı kadınla birlikte kocaman bir otele yerleştirildim. Ve 15 katlı otelin her bir katın önünde masa sandalyesinde oturan yaşlı adamlar vardı. Bütün gün orada oturuyor ve hiçbir iş yapmıyorlardı. Meraklandım, efendim çoğu İkinci Dünya Savaşı görmüş yaşlı askerlerdi ve Sovyetler Birliği bir işçi devleti olduğundan ve her yetişkine iş vermesi gerektiğinden onları burada bekçi yapmışlardı. O günlerde Sovyetler’de içki yasağı vardı ve bekçi amcalar nereden bulmuşlarsa bulmuşlar bize dolar verip yabancılara içki yasağı uygulanmayan bebuşkalardan (bir çeşit turistlik market) votka almamızı istiyorlardı.

Devam edeceğim ama bunları neden anlatıyorum, ülkemizde son ekonomik politikaların da etkisiyle işsizlik tavan yaptı. Eh AKP hükümeti de kendisine oy veren ahalinin yetişkinlerini kollamak zorunda. Memur istihdamı doldu peki ne yapalım? Camilerde imam sayısını artıralım, okullara imam hatipli genç taraftarlarımızı gönderelim. Hem tarikatların gönlünde taht kurarız hem de baş belası işsizlik biraz azalır. 

Sonra her mahalleye iki bekçi koyalım. Polis olmayı kolaylaştıralım. 

Devam edelim, yanımda genç Azeri bir rehberle Moskova’dan Kazakistan’ın Almatı kentine uçuyoruz. Türkiye’den gelirken bindiğim uçağın her tarafından dumanlar fışkırıyordu ve hostesler votkanın dibine vuran uçak ahalisini bir türlü yerlerine oturtamıyordu, ahali ayakta piste indik. Bu nedenle korkuyorum, o da ne iki katlı kocaman bir uçak. Biniyoruz, ben hemen sigaraya saldırıyorum, o zamanlar uçaklarda sigara içmek serbest ama hostes “Yasak” diyor, ben “Hastayım, korkuyorum” diyorum, hostes gene “Yasak” diyor. Neyse hostes, rehberime anlatıyor. Uçağa binenler sigaralarını yere atıp basıyorlarmış, sönmeyen sigaralar iki uçağın patlamasına neden olmuş. Peki diyoruz, bu arada ben bir bebuşkadan bir litre votka almışım, otelden de iki bardak yürütmüşüm. Votkamızı açıyoruz, herkes bize bakıyor; rehberim “benim doğum günüm” olduğunu söylüyor öyle mi birden uçakta herkesin eli kalkıyor, herkesin doğum günü oluveriyor, votkayı doğum günü olanlara bölüştürüyoruz, bu arada yanımızda oturan genç bir adam söze giriyor, Ural Dağları’nda çalışan bir petrol mühendisi ve acayip yakınıyor çünkü otelde hiçbir iş yapmayan kişiyle aynı parayı alıyor. Ve çok hoşnutsuz. 

Bunu niye anlatıyorum, yani bizde de mühendisler, doktorlar masa başı iş yapanlardan daha az alıyorlar ve bu tehlikeli bir durum. Sonuç biliyorsunuz Gorbaçov’un yaptığı düzenlemeler geç kaldığı için sonuç vermedi ve Sovyetler Birliği ne yazık ki parçalandı. 

Çünkü sosyalist bir ülke de olsa, işler “Ben yaptım oldu!” diyerek yürümüyor. Her zaman her yerde bir yaşam diretiyor. Plan ve programsız olmuyor. Koskoca aynı zamanda bir tarım ülkesi olan Sovyetler Birliği’nde ben kadınların işten çıkıp marketlerin önünde domates için kuyruğa girdiklerini gördüm. Plan program olmayınca Azerbaycan’ın muhteşem domatesleri, biberleri Moskova’ya ulaşmıyordu. Beni yemeğe davet eden Nâzım Hikmet’in sevgili eşi Vera yemekte bana yeşil biber ikram etmişti, rehberime söylediğimde “Siz önemli bir konukmuşsunuz” dedi. Ve Moskova’da konuştuğum kadınlar “Ben en çok evimin kadını olmayı istiyorum” demişlerdi. Kuyruklardan bıkmışlardı. 

Evet, koskoca Sovyetler Birliği çöktü. Sözüm AKP iktidarına: Üretim yapanları değil, mahallede geceleri iki kez dolaşan bekçileri çoğaltırsanız; günde beş kez namaz kıldıran, ezanı bile CD’nin düğmesine basıp okutan imamların aylığını, kısıtlı imkânlarla sekiz saat çalışan doktorların aylığından fazla yaparsanız üstelik imamları lojmanda bedava oturtursanız; mazotu 40 lira yapıp çiftçiden üretim yapmasını isterseniz hiç kuşkunuz olmasın sadece iş bilmeyen göçmenlerin eline kalırsınız. 

AKP’nin artık ne planı ne de programı var, bu iş bir yerde biter, benden söylemesi. Sizi her şeye evet diyen muhalefet bile kurtaramaz. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları