Bütün Mutlu Aileler...

15 Temmuz 2012 Pazar
\n

Kavurucu sıcaklardan sığınacak bir yer bulmuş, oturuyorum. Biraz soluklanmak istiyorum, çünkü dehşet içindeyim. Katilleri gördüm.

\n

Gözümün önüne sürekli dehşet dolu, şiddet dolu sahneler geliyor, onları bir türlü engelleyemiyorum. Sabahtan beri, faşizmin ve şiddetin temellerini araştıran filmlerin yönetmeni Hanekenin bir filminde gibiyim. Onun Ölümcül Oyunlarfilminde, birbirine uzak yazlıklardan oluşan bir bölgede üstü başı pek bir düzgün olan iki genç, bir kapıyı çalarlar ve evin sahibi kadın kapıyı açar, gençler kibarca Yumurtanız var mı diye sorarlar ve film başlar. Gençler, evde yaşayan çekirdek aileyi (anne-baba-çocuk) usul usul ve en vahşi yöntemleri uygulayarak öldürürler. Keyif için ardından başka bir evin kapısını çalarlar: Yumurtanız var mı?”

\n

Kendi kendime kalıp, üstümdeki dehşeti atmaya çalışıyorum ya, olmuyor, az ötemde iki küçük çocuk, bir Haneke filmi kahramanları gibi acayip işler yapıyor.

\n

Önce masalardaki toz şekerleri ve tuzları masaya boca edip, dilleriyle yalama yarışına giriştiler.

\n

Garsonlar şaşırmış durumda, çocukların anneleri az ötede, arkadaşlarıyla derin bir sohbete dalmış, garsonlar anneye hiçbir uyarı yapamıyorlar, sadece masaları silmekle yetiniyorlar ve her masa silindiğinde çocuklar gene tuzları, şekerleri birbirine karıştırıp, yalamaya başlıyorlar.

\n

Haneke filminden çıkıp, onları izlemeye başlıyorum, işi nereye vardıracaklar? Çocuklar bir süre sonra bu yalama işinden sıkılıp, ufaktan etraftaki kedilere musallat olmaya başlıyorlar. Müthiş bir taktikleri var, kedilere önce çok sevecen yaklaşıyorlar, okşayacakmış gibi; şefkat eksiği kediler buna kanıyor ve çocukların onları kucaklamalarına izin veriyorlar. İşte olanlar ondan sonra oluyor, çocuklar kedilerin kuyruklarından tutup hızla çevirmeye başlıyor ve deliye dönmüş kedileri uzağa atıyorlar.

\n

Yok artık, dayanamayıp, çocukların annelerinin oturduğu masaya gidiyorum, gayet kibarca Lütfen çocuklarınızı yanınıza alın ya da bir şey söyleyin, kedilere çok kötü davranıyorlardiyorum. Kadın bir hışımla kafasını benden yana çevirip, Size ne diyor, kediler de onları rahatsız ediyor”... Kadında öyle bir hava var ki, sanki bütün dünya onun ve çocuklarının çevresinde dönüyor.

\n

Yeniden yerime dönüyorum, bu nasıl bir duyarsızlık, bu nasıl bir bencillik... Neden olmasın ki; bütün gün reklamlarda, mutlaka biri kız biri erkek çocuk sahibi, genç çiftlerin, bir buzdolabı satın aldıklarında, bir yeni televizyona geçtiklerinde ne denli mutlu olduklarını izleyip duruyoruz.

\n

Mutluyum, mutlusun, mutlular!

\n

Onların çocukları her şeyi yapabilirler. Onlar mutlu ailelerin çocukları çünkü. Olayı ben mi abartıyorum yoksa; yedi TİPli öğrenciyi Bahçelievlerde vahşice öldüren katillerin, yeni yargı torbasına korsan bir eylemle giren önergeler kapsamında teker teker salıverildiğini gözlerimle gördüm çünkü. Yedi TİPli bir sokak çatışmasında öldürülmediler, televizyon izlerken evlerine baskın yapan ülkücüler önce onları eterle uyuttular, daha sonra türlü işkencelerden geçirdiler ve öldüklerine emin olmak için de en son başlarına birer kurşun sıkıldı.

\n

Üstelik onlar Haneke filminin kahramanları gibi bu işi \tkeyiften yapmadılar, o yedi öğrenciyi sol düşüncede \toldukları için öldürdüler. Yani insanlık suçu işlediler ve bu suçun asla zamanaşımına uğrayamayacağı ve hiçbir affa girmeyeceği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin değiştirilemeyecek en önemli maddesi olmasına rağmen, ellerini kollarını sallayarak çıktılar. En korkutucu olansa, onları savunan avukatların, Onlar bizim kahramanlarımızdır! demeleri.

\n

Bir yandan eli kanlı katillere kahramanımızdırdiyenler, bir yanda mutluyuz, biz mutluyuzsahnesinde boy gösterenler; bana ne oluyor ki

\n

Çocuklar hâlâ kedileri dövmekle meşguller, anneleri aldıkları yeni TOKİ evinden söz ediyor ve ben ilk kez, seçimlerde Aman MHP Meclis dışı kalmasındiye MHPye oy veren bazı sosyal demokratların yüzlerinin kızarıp kızarmadığını, bu basit bir şey, uyku uyuyup uyuyamadıklarını merak ediyorum. Merak işte...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları