Şimdi Sadece Türküleri Geri İstiyorlar

04 Kasım 2012 Pazar

\n

22 Haziran 2002de Aksarayda bir eve davet edildim. Köhne bir evdi ve onlar yedi-sekiz kişi beni bekliyorlardı. Hepsi ölüm oruçlarından geriye kalmış örselenmiş bedenleriyle beni karşıladılar ve hikâyelerini anlattılar. O günü unutamam. Sizlere yeniden anlatmak istedim. Çünkü uzun bir yurtdışı yolculuğundan sonra ülkem beni en can alıcı yerimden vurdu. Yalvarırım, ey hükmedenler; BDPsi, PKKsi, AKPsi, CHPsi, MHPsi ölüm oruçlarını durdurun Analar en çok size yalvarıyorum, bu ölüm oruçlarını bir an önce durdurun! Yalvarırımİşte ölümün soğuk soluğundan geriye kalanların hikâyeleri:

\n

Aslıhan yirmi sekizinde genç bir kadın. Armutluda bir evde ölüm orucunun 227nci gününde tanıdığım Sevginin Uşak Hapishanesinden ranza arkadaşı. O yaşıyor. Sevgi öldü. Parlaklığını hiç yitirmeyen gözleri kapandı, parlaklığını hiç yitirmeyen uzun kara saçları küçülen bedenini sardı ve o derin bir uykuya bıraktı kendini. Aslıhan yaşıyor. Ölüm orucu sırasında bir ara şuurunu yitirdi ve kendi deyimiyle ona zorla müdahaleyapıldı. Şimdi yaşıyor ama ölüm orucu sonrası ortaya çıkan Wernicke-Korsakoff (denge ve bellek bozukluğu) onu da vurdu. Gözleri görmüyor, altı aydır dışarıda, şimdilerde kendini yepyeni bir hayata hazırlaması gerek; önce kör alfabesini öğrenecek, sonra usulca hayata karışmayı, uzun tecritlerden sonra en zor iş bu. Çünkü dışarıdaki hayat daha az kolay değil. Hayatı başarmayı öğrenecek ve çekilen tüm acıların boşa gitmemesi için içinde ölümün olmadığı yeni anlatım biçimleri bulması gerekecek. Yeniden, yeniden düşünmesi gerekecek, onun gibi son anda yaşama dönenler için en birinci şart bu.

\n

Zeynel Abidin Şimşek de yirmi yedi yaşında ama daha genç gösteriyor. Yüzündeki, ellerindeki ödemler henüz geçmemiş, o da ölüm orucu sırasında komaya girmiş, ona da müdahale yapılmış, şimdi o da iyileşmek için dışarıda. Uzun değil, bir aydır dışarıda ve hiç durmadan çay içiyor, sigara içiyor. Ona en çok zararlı olanlar bunlar, inatla vazgeçmiyor ve inatla türkülerini istiyor. Zeynelin kız kardeşi Hülya Şimşek de ölüm orucuna yatmış ve ölmüş. Kız kardeşinden söz ederken gözleri doluyor, onu çok özlemiş. Şimdilerde önce dengesini çok kolay yitiren ayaklarıyla yeniden yürümeyi öğrenecek ve belleğindeki boşluğun usul usul dolmasını bekleyecek. Bir de sil baştan türkülerini öğrenecek, en çok da istediği bu.

\n

İnan Gökün iki mesleği birden var. O hem bir pasta ustası hem bir şair, yazar. Şiirlerini 19 Aralıkta, o büyük yangında arkadaşları kurtarmış, iyi ki kurtarmışlar; çünkü onun şu anda belleğinde üç yıllık bir boşluk var ve şiirlerinin hiçbirini anımsamıyor. O, belleğinde oluşan bu üç yıllık boşluğu umursamamaya karar vermiş. Yeni yazdığı şiirler, kitabı Unutulmayan - Bir Sevgi Masalışimdilerde ona yetiyor, tabii bir de fotoğraf makinesi. Ama pastayı artık sadece dostlarının doğum gününde, yılbaşlarında ve bayramlarda yapıyor. Yılbaşında özellikle annesine pasta yapıyor. Çünkü yirmi beş yaşındaki İnan, 1999 yılında tutuklanıp ömür boyu hapis cezasına çarptırıldığında şöyle bir düşünmüş: Hayatta en çok gücüne giden şey ne?Bulmuş sonunda, yeni bir yıla girerken kendi pişirdiği pastaları, tatlıları annesi asla yiyemiyormuş, çünkü annesinin ve dostlarının hiçbir zaman onun çalıştığı o lüks lokantalara girecek paraları yokmuş. Öyleyse demiş, fırsat bulursam yapacağım tek şey var, yılbaşlarında anneme pasta pişirmek. O da ölüm orucunun 180inci gününde şuurunu bir an yitirmiş ve müdahale görmüş, şimdi şartlı olarak dışarıda ve Wernicke-Korsakoffhastalığı nedeniyle belleğinde oluşan boşlukları doldurmaya çalışıyor, en çok da şiir yazıyor.

\n

Evet başkaları da var. Bütün yaşananlara rağmen onlarla birlikte dışarıda, sıcak bir günde ölümden değil hayattan konuşmak ve kiraz yemek güzel.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları