Politikacıların gerçeği saptırması, çarpıtması, değiştirmesi, açık söylemek gerekirse işlerine geldiği zaman yalan söylemesi hepimize normal gelir.

Siyaset bir anlamıyla sözü eğip bükme, işine geleni çarpıtma, işine gelmeyeni saklama, insanları yanıltma ve biraz göz boyama işi haline gelmiş zamanla...

Zaman zaman avukatların, yazarların, gazetecilerin de böyle özellikleri olmasına şaşırmıyoruz.

Ama göz göre göre gerçekleri çarpıtmanın, tuttuğu tarafa göre açıkça yalan söylemenin bu kadar sıradanlaştığı, bu tür insanların sayısının böylesine çoğaldığı bir dönem hiç hatırlamıyorum ben.

Buna aslında ilk önceleri fazla izlemediğim futbol programlarında dikkat etmiştim.

Göz göre göre tuttuğu takımı savunabilmek için yalan söyleyen, komplo teorileri uyduran, olmadık şeyler öne sürerek kavga çıkartan, söylediği yalan çıksa da fazla umursamadan başka bir saçmalığa geçmekten sıkılmayan yorumcular görmüştüm. Hatta karşılarındaki öteki yorumcular bu derece çarpıtma karşısında kızarıp bozarıyor, ne yapacaklarını, ne diyeceklerini şaşırıyorlardı.

Sonra Biri Bizi Gözetliyor türü programlarda gördük aynı durumu. Ama oradaki insanlar sıradan insanlardı ve amaçları yarışmayı kazanmaktı. Bunun için de ellerinden geleni yapıyor, birbirlerini karalamaktan, dedikodu yapmaktan, kötülemekten çekinmiyorlardı.

***

Şimdi bu insan tipi ülkenin bir gerçeği haline geldi. Politika, hukuk, felsefe, tarih fark etmiyor. Ne tartışırsanız tartışın, belli görüşlere sahip insanlar her türlü kavramı istedikleri gibi eğip büküyor, herkesin gözüne baka baka bunları savunuyor, yalanları ortaya çıktığı zaman da dünyanın en saçma teorilerini bulup çıkartıp olayı başka yöne çeviriyorlar.

Haberler bile kanalına göre, gazetesine göre bambaşka biçimlere dönüşüyor. Artık haberin kendisini bulup çıkartabilmek için, garip yorumlardan, eklemelerden, çarpıtmalardan soyutlayıp anlamanız gerekiyor.

Gerçek herkese göre başka bir biçime sokuluyor, her şey o kişilerin inandığı, savunduğu, ait olduğu görüşlere göre düzenleniyor. Ve karşı tarafı, karşı görüşü her ne olursa olsun yok edebilmek için adalet duygusu tamamen siliniyor.

Güç elde etmek, kendini haklı çıkartmak, savunduğu insanları kollamak, bir şeyler kazanmak için her yol mubah.

Üstelik bunları yapanlar Biri Bizi Gözetliyor programındaki insanlar değil, en azından yüksek eğitimli, mesleki kariyeri olan, bazıları mesleki yemini olan insanlar...

Türkiye, gerçek ve adalet duygusunu yitiriyor mu?