Mehmet Ali Güller

AKP’nin dış politikası

20 Haziran 2020 Cumartesi

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, önce ABD merkezli Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi’nin (TASC) video konferansla düzenlediği panelde, ardından CNN Türk’te, Türk dış politikasına dair kapsamlı değerlendirmeler yaptı.

Bu değerlendirmeler, AKP’nin dış politikasını anlamamızı sağlamakta ve bundan sonraki yönüne dair ipuçları içermektedir. O nedenle önemle üzerinde duracağız.

Çavuşoğlu’nun Türk dış politikası değerlendirmelerini Irak, Suriye ve Libya düzlemlerinde ele alacağız. Kuşkusuz bu düzlemleri ele almak, aynı zamanda Türkiye’nin ABD ve Rusya’yla ilişkilerini de ele almak demektir.

‘Rusya ile ayrı, ABD ile aynı’

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Türkiye ile ABD’nin Irak politikasının birbirine yakın” olduğunu söylüyor!

Demek ki ayrılık konuları Irak’ta değil, Suriye’de! Ancak Çavuşoğlu’nun açıklamalarına göre orada da makas kapanıyor, hatta en kritik konu olan İdlib’de AKP en büyük desteği ABD’den gördüğünü açıklıyor: “İdlib harekâtımızdan sonra en güçlü desteği ABD’den gördük. İdlib’de duruşumuzda en çok desteği ABD’den gördük. Rusya ile İdlib’de karşı karşıya geldik.”

Sadece İdlib’de değil, Çavuşoğlu Şam yönetimi konusunda da ABD ile yan yana, Rusya ile karşı karşıya olduklarını söylüyor: “Rejim konusunda Rusya ile ayrı, ABD ile aynı düşünüyoruz.”

Neyse ki Çavuşoğlu devamında şu ayrımı -hâlâ- ortaya koyabiliyor: “Rejim konusunda ABD ile aynı düşünüyoruz diye ABD’nin Suriye’yi bölme çabalarına destek vermiyoruz.”

Ancak Fırat’ın batısında nüfuz bölgesi kurma özel hedefinin, pratikte Türkiye’yi Fırat’ın doğusundaki Amerikan nüfuz bölgesini tanımaya götürme riski taşıdığını önemle yineleyelim!

Libya’da ABD’yle ortak çalışma

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Libya düzleminde ise yeni bir duruma işaret etti: Türkiye ile ABD’nin Libya’da birlikte çalışmaya başlayacağını duyurdu!

Ufuk Ötesi köşemizi okuyanlar için kuşkusuz bu sürpriz değil. Erdoğan’ın 29 Nisan’da Trump’a yazdığı o “ittifakı sürdürme” teklifli mektuptan itibaren hemen tüm gelişmeler zaten adım adım “ortak çalışma”ya doğru ilerliyordu. Artık bunu ilan da etmiş oldular.

Ancak yine bu köşede belirttiğimiz gibi, Libya, Doğu Akdeniz ve Suriye artık tek bir cephedir; Türkiye’nin Libya’da Rusya’ya karşı ABD ile ortak çalışmaya başlaması, Suriye’de Rusya’yla ortak çalışmasını baltalar ve ardından da ABD’yle ortak çalışmaya zorlar!

Bu ise Fırat’ın doğusuna dair kırmızı çizgiyi pembeleştirir!

Nitekim tam da bu süreçte ABD’nin Suriye’de iki önemli adım attığına dikkatinizi çekmek isterim: Birincisi, ABD Sezar Yasası ile Esad yönetimine yaptırım başlattı; bununla ekonomik sıkıntılar üzerinden halkı yönetime karşı kışkırtmayı hedefliyor. İkincisi ise Fırat’ın doğusunda Barzani ile PKK’nin Suriye kolu PYD/YPG’yi aynı cephede birleştirmeye çalışıyor; nitekim taraflar ABD’li yetkililerin huzurunda bu konuda bir anlaşmaya vardılar!

Neo-Abdülhamitçilik

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “son zamanlarda ABD ile aramızda bir yumuşama söz konusu” diyor ve ekliyor: “Biz ne Avrupa’dan uzaklaştık ne de Rusya’ya yaklaştık. ABD ile müttefikiz diye neden Rusya ile kötü olalım.”

Bu cümlenin anlamı ne? ABD’yle müttefiklik var, Avrupa’dan uzaklaşma yok, Rusya’ya yakınlaşma yok.

AKP’nin eski savunma bakanlarından Fikri Işık, geçenlerde ABD’lilere şu mesajı işte bu nedenle veriyordu: “Rusya’yla ilişkimiz stratejik değil, taktik!”

Gerek Çavuşoğlu gerekse Işık, yıllardır AKP dış politikasını tanımlamakta kullandığımız Neo-Abdülhamitçilik benzetmemizi doğrulamışlar aslında. Şöyle tarif ettik hep: “Neo-Abdülhamitçilik; Rusya’yla Suriye’de alan açmak, bunu ABD’yle pazarlıkta kullanmak, iki gücü de AB ile dengelemeye çalışmaktır.

Ancak dün olduğu gibi bugün de, sözde dengeci olan bu dış politika yöntemi felaket getirme potansiyeli taşımaktadır!

AKP’nin dış politikası ile Türkiye’nin çıkarına olan dış politika arasında makas yeniden açılmaya başlamaktadır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları