Mehmet Ali Güller

Moskova AKP’yi İdlib’den uyardı!

16 Mayıs 2019 Perşembe

Önce anımsayalım: Neydi İdlib meselesi?
Suriye ordusu Rus Hava Kuvvetleri desteğinde kuzeye doğru taarruz yapıyor ve teröristleri adım adım temizliyordu. Sıra İdlib’e gelmişti. ABD İdlib’e operasyona karşı çıktı. Çünkü Suriye’nin İdlib’i almasıyla Halep’ten Hama’ya, Humus’tan Şam’a güvenli bir hat oluşacaktı. Ayrıca İdlib operasyonuyla Rusya’nın Hmeymim üssünü güvence altına alması da ABD’yi rahatsız ediyordu.

İdlib ısrarının nedeni
Suriye’nin İdlib operasyonuna karşı çıkanlardan biri de AKP hükümetiydi. Öyle ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan telefonda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “Suriye rejiminin İdlib’e yönelmesi durumunda Astana mutabakatı sona erer” tehdidinde bile bulunmuştu (14.07.2018). Peki neden? Çünkü AKP hükümeti çok iyi biliyordu ki, desteklediği kimi İslamcı grupların da mevzilendiği İdlib düşerse, Afrin’den de er geç çıkmak zorunda kalırdı! Bu ise “Halep 82. İl” sloganlı fetih ve Suriye’nin kuzeyinde genişleme hedefinin boşa düşmesi demekti.
Erdoğan bu nedenle Putin’e şu teklifi yaptı: İdlib’e operasyon yapılmasına gerek yoktu, zira Türkiye radikallerle ılımlıları ayrıştırır, radikallerin ağır silahlarını teslim etmesini sağlayabilirdi.
Kuşkusuz Putin bunun mümkün olmadığını görüyor ancak Ankara’yı da kaybetmek istemiyordu. Belirli süreliğine kabul etti ve Erdoğan’la Soçi mutabakatını imzaladı. Uzatmayalım, aradan hayli zaman geçmesine rağmen AKP hükümeti mutabakatın gereğini yapmadı.

ABD’yle müzakereye tepki
AKP hükümetinin ABD ile güvenli bölge müzakerelerinde ilerleme sağlamaya başladığı süreçte ise Moskova İdlib konusunda Ankara’ya sorumluluklarını yerine getiremediği uyarısını yapmaya başladı. Önce Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekât Dairesi Başkan Yardımcısı Tuğgeneral Stanislav Gacimagomedov açıklama yaptı: İdlib’de El Nusra güç topluyordu, bölgenin yüzde 99’u onların kontrolündeydi (24.4.2019).
Ardından Putin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev, Türkiye’nin İdlib’de kontrolü kaybetmesinin kendilerinde hayal kırıklığı yarattığını söyledi (26.4.2019).
Hemen sonra da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov konuştu ve “İdlib’deki Nusra (yeni adıyla HTŞ) varlığını kabul etmeyeceklerini” ilan etti (29.4.2019). Rusya’nın bu açıklamalarının ardından da Suriye ordusu yavaş yavaş harekete geçti ve İdlib çeperindeki köyleri tek tek teröristlerden temizlemeye başladı.

AKP’nin İdlib ısrarı
Ankara operasyona tepki gösterdi ve Moskova’yı “Astana süreci” üzerinden uyardı!
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar “Suriye’deki rejim unsurlarının İdlib’in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizlerinin 6 Mayıs’tan itibaren kara harekâtına dönüştüğünü” söyleyerek, bunun Astana mutabakatına aykırı olduğunu belirtti (10.5.2019).
Yine Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Suriye rejiminin saldırıları Soçi Muhtırası’nın açık ihlalidir ve Astana ruhuna aykırıdır” dedi (14.5.2019).
Aynı süreçte Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da “Suriyeli katil” diyerek Esad’ı hedef aldı (12.5.2019).
Bu açıklamalarla AKP hükümeti 1) İdlib’i Suriye toprağı olarak görmediğini 2) İdlib nedeniyle Astana sürecini askıya bile alabileceğini ve 3) Esad’la anlaşmayacağını ilan etmiş oluyordu!

İbreyi kırmak
Ankara ile Moskova arasındaki sorun İdlib’den ibaret değil ve yukarıda da belirttiğimiz gibi İdlib meselesi esas olarak Moskova’nın Ankara ile Washington arasındaki güvenli bölge müzakerelerine tepkidir.
Diğer yandan S-400 konusunda Ankara ile Washington’un en azından alımı 2020’ye ertelemede anlaştığı şeklindeki iddia da bir başka sorun olarak dosyaya girmiş durumda.
Kısacası AKP hükümetinin iki kuvveti de idare ederek kendisine alan açma taktiğinde geldiği aşamanın -23 Haziran baskısı ve ekonomik kriz nedeniyle- ibreyi biraz da Washington’a kırmak şeklinde olduğu anlaşılıyor.
Aynı anda iki sandalyeye birden oturamayacak zayıflıkta olunduğu ise er geç anlaşılacak elbette!
Biz olması gerekeni ısrarla yazalım: Ankara Şam’la anlaşmalı ve kendi milli füzesini üretmek üzere Rusya’dan S-400 almalı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları