Mehmet Ali Güller

Ortadoğu’da Çin-ABD farkı

12 Aralık 2022 Pazartesi

Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in üç günlük Suudi Arabistan ziyaretinde özellikle Körfez ülkeleri ve 21 Arap ülkesiyle düzenlediği iki zirve, büyük devletlerin dış politika yürütme farklarını ortaya koyması bakımından önemliydi.

ABD ve Çin arasındaki bu farkı dört maddede inceleyecek olursak:

1. İyi komşuluk-düşmanlık farkı

Çin-Körfez İşbirliği Zirvesi sonrası yayımlanan sonuç bildirisinde dikkat çeken bir hedef vardı. Bildiride, “Körfez ülkeleri ile İran arasındaki ilişkilerin iyi komşuluk ve içişlerine karışmama ilkesine uygun olarak yürütülmesi gereğine” işaret edildi.

Gerçi İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cemşidi bu ifadeyi Suudi Arabistan’ın Yemen politikası bağlamında yorumlayarak karşı çıktıysa da toplamda Çin’in böyle önemli bir zirvenin sonuç bildirisine “Körfez-İran iyi komşuluk ilişkisi hedefini işaretlemesi” çok önemlidir.

Emperyalist ABD ise yıllardır Ortadoğu’daki varlığını, hele de Körfez ülkeleriyle ilişkilerini İran’a düşmanlık temelinde inşa etmeye çalışmıştı.

2. Filistin’e destek, İsrail’e uyarı

Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile hem Çin-Arap Ülkeleri Zirvesi’nde, hem de oturum arasında baş başa görüştü.

Şi Jinping, ülkesinin Kuşak ve Yol kapsamında Filistin’e ekonomik yardımları artıracağını belirtirken Abbas da Filistin davasına siyasi, Filistin halkına ekonomik ve sağlık alanındaki desteği için Çin’e teşekkür etti.

Çin-Körfez İşbirliği Zirvesi sonrası yayımlanan sonuç bildirisinde, “1967 sınırlarında iki devletli çözüm temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurularak, Filistin sorununda adil bir çözüme ulaşılması gerektiği” belirtildi. Ayrıca İsrail, “yerleşim yerlerinin durdurulması” konusunda uyarıldı.

ABD ise tersine Arap ülkeleri arasındaki çelişkileri İsrail lehine kullanmanın siyasetini yaptı yıllarca ve İsrail’i Filistin’de yayılmacılığı için teşvik etti, tepkilere karşı kalkan oldu.

3. Hegemonya karşıtlığı

Tıpkı Afrika ülkeleri gibi Arap ülkeleri de Çin’le ilişkilerini ABD’den farklı olarak, hegemonyacılığın olmadığı türden bir ilişki olarak niteliyorlar.

Çin-Arap Ülkeleri Zirvesi’nde bu farka önemle dikkat çeken kişi, Cezayir Başbakanı Eymen Bin Abdurrahman oldu.

Arap dünyası ile Çin arasındaki stratejik ilişkilerin güçlendirilmesinin önemine işaret eden Bin Abdurrahman, “bu ilişkilerin güçlendirilmesinin tek taraflı politikalardan ve hegemonik çabalardan uzak” olduğunu ve “çok kutuplu bir dünyanın ortaya çıkmasına katkıda bulunacağını” vurguladı.

4. Kalkınmacı ve gelişmeci işbirliği

Yine tıpkı Afrika ülkeleri gibi Arap ülkeleri de Çin’le ilişkilerini, Batı’yla ilişkilerinden farklı olarak karşılıklı kazanç temelinde görüyorlar.

Çin-Arap Ülkeleri Zirvesi’nde bu farka dikkat çeken isim Lübnan Başbakanı Necib Mikati oldu. Mikati, zirvedeki konuşmasında, Çin’in “istikrar, kalkınma ve küresel gelişim için bir ağırlık merkezi olduğunu” belirtti. Lübnan Başbakanı Mikati, “dünya ülkelerinin ve halkların yararına olacak şekilde aradaki işbirliğini aktif hale getirme konusunda ümitli olduğunu” dile getirdi.

İlk kez düzenlenen Çin-Arap Ülkeleri Zirvesinin “Riyad Bildirisi” isimli sonuç bildirisinde, “sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için Arap ülkelerinin Kuşak ve Yol Girişimi’ne ortak olmasının” önemi vurgulandı.

Özetle Çin’in bu hamlesiyle bölgemizde yeni bir süreç başladı diyebiliriz. Nitekim Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman, Çin’le işbirliğinin “yeni bir tarihi çağ başlattığını” belirtti.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Esad’ın analizi 25 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları