Beşiktaş’ın yenilgi nedeni; atak gücü yüksek bir takım olması. Ne var ki topla oynama becerisi fazla olan futbolcuların hiçbiri atağa doğru yoldan gitmiyor, hücuma çıkıldığı anlarda takım taktiğine ilişkin bir dayanışmayı gösteremiyor. Öne doğru oynayan 5 ismin kâğıt üzerindeki tanımı ‘yıldız’. Bu yıldızların (!) tamamı top rakibe geçtiğinde geriye dönemiyor. Buna bağlı olarak Beşiktaş savunması, tandem üzerinden rakibe kontra pozisyon veriyor. Bu pozisyonlarda savunma hatalı gibi görünse de; gol durumlarının asıl sebebi orta alanda. Beşiktaş’ın dünkü maçta temel sorunu buradaydı. Aurelio savunmanın önünde sağlam durmasına karşın Kayserisporlu futbolcular ikinci bölgeyi çok rahat geçti. Basın tribününün arka sıralarından bir meslektaşımızın yakarışı, Guti’nin futbolu unutmasına ilişkindi. İspanyol oyuncu, ülkemizde ne zaman futbolu anımsadı ki...

Guti’nin oynadığı orta sahanın direnci düşüyor. Zaten hücuma da katkı yapmıyor. Quaresma da her zamanki gibi önce topu değil, kendini koşturmanın peşinde olunca Beşiktaş kâğıt üzerindeki atak gücünü maça yansıtamadı. Carvalhal’ın Guti’ye karşı tutumu dünkü maç öncesine kadar yerindeydi.

Ama Kayserispor karşısında bir duran top kullanmasının dışında oyunda görülmeyen İspanyol’a bu kadar sabır göstermek, kadro sorunundan mı kaynaklanıyordu acaba?

Kazanmak üzerine kurulan bir kadroda bulunması gereken Mustafa Pektemek ve Holosko, Guti’den daha kötüler ise esame listesine yazılıp, kulübede oturmalarının sebebi nedir? Guti pas yapma becerisini bile yitirmiş. Forvetteki arkadaşlarına attığı topların çoğu rakibe gitti, dönüşte pozisyon oluşturdu. Simao da kötü oynamakta Guti’ye özenmiş. Fernandes ve Aurelio’nin çabası orta alandaki gediği kapatmaya yetmedi. İlkyarıda defalarca açılan gol yollarından sonra Kayserispor’un ikinci 45 dakikadaki doğru hamleleri maçın sonucunu belirledi. Konuk ekip haklı bir galibiyet aldı.