Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
1000 Deprem
1999 depreminde ailem İzmir’de, ağabeyim ve ben İstanbul’daydık. Hayatta sadece depremden korkan annem, iki evladının iyi olduğu haberini alana kadar paralanmış, korkunun ürettiği aralıksız sorular sormaya başlamıştı. Ama hiçbir yanıtla rahatlamıyordu. Sonunda, 43’e kadar yavaş yavaş saymasını istedim içinden. “Annem, işte bu süreyle sallandık, anlamadık, korktuk, çaresiz kaldık, bir yerlerde bizden beter şeyler yaşayanların olduğunu anladık” dedim.
\nİzmir’de 1000 karanfil, Silivri’de 1000 gül eylemlerini izlerken, annemin depremden korktuğu kadar korktuğumu hissettim, olanlardan. Ona söylediğim gibi yaptım. İçimden yavaş yavaş 1000’e kadar saydım. Bazı yerlerde biraz hızlı gittim ki herhalde, 987 saniye sürdü. Yani 13 saniye erken bitti, 1000 gündür tutuklu olanların her gününe bir saniye ayıran, sabır hesabım. Ama ben sıcak evimde, her saniyede bir günü bitirmenin huzuru ile rahat, 16 dakika 45 saniyede bile sıkıntıdan patladım, 1000’e kadar sayarken. Aritmetikle de aram iyi değildir. Bir şeyleri çarpıcı hale getirmek için sayılardan da etkilenmem. Yine de elimde telefonun hesap makinesi, basit dört işlemler yaparken buldum kendimi: 1000 x 24 diye mi, 1000 / 365 diye mi üzüleyim; 1000 x 24 x 60 diye mi kahrolayım bilemedim… İçeridekilerin dışarıda kalan yakınlarını topladım, reşit olan kızını, yeni doğan, onlarsız büyüyen çocuğunu, eşini, sevgilisini, dostlarını çıkaramadım.
\nBugün kimlerin 1000. günü tutukevinde, kimler için daha da fazlası?
\n***
\nBir davanın makul sürede çözülmesi kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından belirlenmiş üç kriter vardır: Sanık sayısı, olayın karmaşıklığı ve tarafların tutumu. Makul süre, belli bir süre değildir. Maddi gerçeğe, insan haklarına uygun olarak ulaşılabilecek en kısa zaman beklentisidir.
\nSanık sayısını anladım, olay tüm kolluk kuvvetleri emrinde olan savcılığın bile anlamakta zorlanacağı kadar karmaşık, onu da anladım.
\nAma tarafların tutumu diye bir şeye bakamıyoruz, çünkü dava tarafları el altında… Makul süreden gitmeyelim, çünkü benim okuduğum: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tutuklu kalma süresini azami 3 yıl olarak düzenledi. Ama bizim yasamızda uzatmalarla, özel yetkilerle 10 yıl olarak düzenlenmiş…
\nBiraz kafası çalışan bir insan evladı, bu çağda hâlâ bir davanın ilk derece yargılamasının nasıl bu kadar uzun sürebileceğini, bana anlatabilir mi acaba?
\nHaydi, onu da anlamış gibi yapayım: İçeride tutulan insanların nasıl olur da suyunu sıkana kadar tüm bildiklerini öğrenememiş olabilirler, hâlâ?
\nTutuklama için neler gerekiyor, der Ceza Muhakemeleri Kanunu. Kuvvetli suç şüphesi oluşturan olgu, tutuklama nedenlerinden birinin varlığı halinde tutuklama kararı verilir.
\nDiyelim ki kuvvetli suç şüphesini gösteren olgu var… Olgunun ne demek olduğunu pas geçiyorum. Tutuklama nedenlerinden hangisi var? Kaçma şüphesi mi? Delilleri karartma tehlikesi mi?
\n1000 gündür, yani yaklaşık 3 yıldır, toplanamamış ne delil kalmıştır, eğer kalmışsa normal midir?
\nBu insanların kaçmamaları için yurtdışı yasağı koymak, gözetim altında tutmak ama serbest bırakmak mümkün olamayacak kadar zor mudur?
\nYoksa asıl bırakılmama sebepleri devletin hiçbir kurumunun ötekine güvenmemesi midir?
\nGece arkadaşlarıyla dışarı çıkarsa endişeden uyuyamayacak ebeveynlerin, çocuklarının bir yere gitmesine izin vermemesi gibi, ellerinin altında tutmaya mı çalışır sistem bu insanları ve tüm yakınlarını?
\n***
\nBana “hukuk devleti” ilkesini cümle içinde kullanan kimse, artık bu olanları anlatamaz. Kendi koyduğu kurallara uymayan, muhakemenin üç sacayağının eşitliğini hiçe sayan bir yönetim, en basit ve kolay şekilde yapılacak teamül değişiklikleri ile uluslararası hukuka uygunluğu sağlayabilecek manevra yeteneğinden eksik bir yargı, hukuka güveni kalmamış bir halk…
\nAramızda en umutlu durumda olanlar içeridekiler belki de. Onlar çıkacaklarına ne kadar emin, ne kadar umutlularsa, dışarıdakiler bir o derece korku dolu, anafikre ters bir cümle kurup konu dışı kalmaktan... Onlar çaresizlik, artık ölüm, sağlıksızlık, dış dünyadan kopuklukları artçılar olarak yaşarlarken biz dışarıdakiler olası depremlerden korkuyoruz.
\nEn acısı, her 16 dakika 45 saniyede, bir yerlerde birilerine, bizlerin bildiğinden daha beter şeyler yapıldığının haberleri karşısında, depremlerden gibi korkar olduk…
\nAnlatsanıza bana bu 1000 gündür kimler tutukevinde… Kimler tutuk halinde?
\nAslıhan Öztezel
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nAslıhan Öztezel, gençliğine karşın uluslararası değerde, zehir gibi bir ceza hukukçusu. AİHM’de çalışmış, Sorbonne’da master yapan ve halen BÜ’de eğitim ve araştırma görevlisi, üç dil bilen bir akademisyen. Türkiye’de sözde var edilmeye çalışılan “hukuk devleti”nin özde nasıl yok edildiğini gayet net anlatan yandaki yazısının kısaltılmamış aslını, www.mgkmedya.com’da okuyabilirsiniz. Zaten pek çok değerli kalemi ve Cumhuriyet yazarını aynı sitede bulabilirsiniz.
\n\n\n“Yasaların ırzına geçmek kolaydır. Tecavüz sırasında bağırıp çağırmazlar.”
\nTALLEYRAND
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- Bir acayip Türkiye hikâyesi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Başkan Özarslan’dan açıklama