1915: Ganimetin adresi, suç mahallidir!
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

1915: Ganimetin adresi, suç mahallidir!

02.05.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

İki hafta önce Manastır Muharebesi’ne değgin anılarını yayımladığım Düyunu Umumiye Müdürü ve Fransız casusu Ernest Grenier; Makedonya’dan sonra 1890’larda gittiği Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki misyoner etkinliklerini, özellikle de Amerikan Misyonu’nu gözlemlemiştir. 

Salt ABD’nin değil, İngiltere’nin de beslediği bu örgüt, 1897 yılında bölgede görev yapan her misyonere bedava lojman, üç öğün yemek, bir at ve 25 İngiliz Sterlini maaş vermektedir. Misyonerler, Sultan Abdülhamit’ten aldıkları özel izinle çalışır. 

Fransız casus, Bitlis’te tam teşekküllü bir hastane kurup Amerikalı doktorlar, hemşireler atayan; Siirt halkına yün eğirecek, pamuklu bez ve halı dokuyacak tezgâhlar açan, çil çil altın dolar dağıtan hayırsever Amerikan Misyonu’na ilişkin kuşkularını şöyle kaleme alır:

“Türk Ermenistan’ı ve Kürdistan’ın en ücra köşelerine kadar yayılan kadınlı erkekli misyonerler bölgeyi karış karış geziyorlar, köylere gidiyorlar ve halkla bire bir ilişki içindeler. Osmanlı Sultanı, herhalde Amerika’nın Asya’dan toprak koparmak peşinde olmadığını bildiği, öte yandan halkın İslam dinine bağlılığına güvendiği için onlara izin veriyor. Ancak böylesine cömertçe altın dağıtan bir hizmetin arkasında gerçekten soylu ve insancıl amaçlar mı var, yoksa başka bir hesap mı?” *

Kullanışlı cahiller

Ernest Grenier’nin anılarında, bölgeyi 1915 tehcirine taşıyan olaylara ilişkin elbette taraflı ama ilginç bilgiler de vardır. Örneğin Doğu’da 1890’lardan itibaren başlayan Ermeni katliamlarını ve bu katliamlarda Osmanlı Devleti’nin payı kadar, yabancı misyonların da parmağı olduğunu şöyle anlatır:

“Cahil Kürtler, din bayrağını çekip Hıristiyanların servetini ganimet olarak işaret eden hükümetin kışkırtmasıyla Ermenileri hedef aldı. Yoğun katliamlar Erzurum, Bitlis, Van, Samsun gibi aslında Kürt aşiretlerine uzak büyük merkezlerde yapıldı. Bölgedeki tam yetkili Şakir Paşa’nın kan banyosuna davet ettiği Kürtler, yine onun emriyle köylerine döndü.

1895-1896’daki Ermeni katliamından hemen sonraydı. (Osmanlı döneminde) Bir kaymakamlık olan Muş’a, çok sayıda Hıristiyanın Siirt yakınlarındaki Melefan köyünde, Kürtler tarafından öldürüldüğü ihbarı geldi. Bölgedeki konsoloslukların (yabancı ülke temsilcilikleri) ısrarlı baskısı üzerine Muş kaymakamı tarafından görevlendirilen bir müfettiş, Melefan’a gitti. Köye girişte, kendisini tepeden tırnağa silahlı otuz kadar Kürt karşıladı. Her birinin elinde tüfek, belinde hem piştov hem hançer; göğsünde çifte fişeklik, yok yoktu seyyar silahhanelerinde. 

Her gün bu türden savaşçılara rastlamaya alışık müfettiş için manzara, ürkütücü olmaktan çok maskaralık sayılırdı. Ancak asıl maskaralık, müfettişi karşılamaya gelen Kürt beyleri kendilerini Amerik Bey, Ahmed Cheko, Boston Bey vb. diye tanıtınca başladı. Özetle tüm Kürt beyleri, asıl adlarını tıpkı bir küfe üzüme karşılık değiş tokuş yapılan Kürt kadınları gibi Amerikalılardan öğrendikleri, hatta insan ismi bile olmayan sözcüklerle değiştirmişlerdi. Ve bu durum, Amerika’dan gelen masalcı misyonerlerin bölgede ne kadar etkin olduğunu gösteriyordu...” *

Güden de güdülen de sorumlu

Değerli okurlarım, gazeteciliğe adım attığım 1986 yılından beri gerek Türk basını gerekse Avrupa medyalarına yazdığım her yazı ve yaptığım her konuşmada 1915’teki bölgesel tehcirin bir soykırım iradesi taşımadığını, Osmanlı Devleti’nin bu kararı almak zorunda kaldığını savunuyorum. Ancak tehcir sırasında salt sivil Ermenilerin değil, Süryanilerin ve Ezidilerin de topraklarından koparıldıklarını, yola düşen binlerce sürgünün yağmacılar tarafından barbarca öldürüldüğünü de inkâr edemeyiz. Dolayısıyla büyük bir felaket yaşandığını kabul etmek gerekir diye düşünüyorum.     

1890’lardan 1915 tehcirine uzanan süreç, Ermeni Komitacıların başta Ruslar, bölgede aktif tüm Batılı devletlerin dolduruşuna gelmesi ve Osmanlı Devleti’nin Kürt aşiretleri üzerlerine salmasıyla çığrından çıkan bir katliam orjisidir. Güden de güdülen de sorumludur ve elbette Türkler de sorumludur. 

Olay yeri, ganimetin adresi

Kim kimi daha çok öldürdü sorusunun yanıtı ise açıktır: Bugün kimlerde Ermeni, Süryani, Ezidi vb. malı var ve gayrimenkul tapuları kimlerin üzerine geçirilmiş ise onların ataları daha çok öldürmüştür!

Örneğin İsveç’teki Süryaniler, Nusaybin’e bağlı Marin/Eskihisar köyündeki Mor Avgin Manastırı’na ait olup tapuları bazı BDP’li yöneticiler üzerine kayıtlı arazilerin iadesi için 2013 yılında eşbaşkan Selahattin Demirtaş ve Mardin milletvekili Ahmet Türk’e başvurdular. 

Selahattin Demirtaş’ı bilmem ama bölgede 60 bin dönüm arazi, devasa bir servet ve Kasrı Kanco kalesinin sahibi, Kanco aşiretinin reisi Ahmet Türk, doğru adresti. 

Zaten Ahmet Türk de 2014’te İsveç’te yaptığı bir konuşmada, “1914-15 yıllarında devletin kararları yerine getirilirken, maalesef Kürt halkı da İslamiyet adına açık bir şekilde kullanıldı. Süryani, Ermeni halklarından ve Ezidi kardeşlerimizden bizleri bağışlamalarını diliyoruz” dedi. 

Sizin atalarınız, buyurun yüzleşin!

Hal böyleyken HDP’nin ABD Başkanı Biden’ın Türkiye’ye salladığı soykırım sopasını kapıp bizlere “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin” buyurması, ben yapmadım, o yaptırdı ezikliğinde bir suçluluk transferinden ibarettir.   

Sayın HDP yetkilileri! 

Amerik Beyler, Boston Beyler sizin atalarınızdı, kâh Türk kâh yabancı, hep birilerinin maşası oldular, kullanıldılar. 

1915 tehciri eğer soykırım ise buyurun, atalarınızın utancıyla yüzleşin! 

Ağalarınızın üstüne oturduğu toprak ve ganimetleri de geri verin. 

*Ernest Grenier, Kürdistan’da/ La Nouvelle Revue, 1936. 

YAKLAŞ GÜN IŞIĞI

Yaklaş gün ışığı

kara kıştan kalan 

karanlığın adamları bunlar

koynumuzdaki yılanlar

bir ellerinde yalan

bir ellerinde dolan

nefesleri kan

ölümü devşiriyorlar

yaklaş gün ışığı

Deniz’lerin 6 Mayıs’ı geldi

tenezzülsüz bırakıp canlarını 

darağaçlarına

sonsuzluğa gülenler

duyduğun dedem Pir Sultan’ın sesi

öyle mi Elverdi Paşa öyle mi

bir ellerinde umut

bir ellerinde sevgi

hayatı devşiriyorlar...

A.KADRİ ERGİN

Yazarın Son Yazıları

Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025