Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Devrimin Beyaz Tavşanları
\n\n\n
Hakan Şensoy, klasik müzikte Türkiye’nin dünya çapındaki müzisyenlerinden biri, sıra dışı bir violonist ve benim varlığıyla gurur duyduğum arkadaşımdır. Sohbeti de kemanı kadar esaslıdır.
\nYıllar önce ondan duyduğum ve başına gelmiş sandığım, çünkü öyle anlattığı bir olayı anımsadım dün. Telefona sarıldım, “Hani sen Bebek’te otururken bir labradorun vardı da, komşunun da tavşanı… ” diye başladım.
\nŞaşırdı, Hakan. Evet semt doğruydu; ama köpeği değil, kedisi vardı. Komşu doğruydu; ama tavşanı değil, hamster’i vardı. Birden fark ettim ki, belleğim bana oyun oynuyor. Belirsiz bir yer ve zamanda dinlediğim bir fıkrayı, onun başına gelmiş de anlatmış gibi anımsıyorum!
\nDenizde kum, Hakan’da bilgelik. “Hiç önemli değil” dedi. “Benim başıma gelmiş gibi yazabilirsin!”
\nSözünü dinliyor ve belki de bildiğiniz bir fıkrayı, sizlere onun öyküsü olarak aktarıyorum:
\nHakan Şensoy’un Bebek sırtlarındaki apartman bahçesinde beslediği labrador cinsi, dünya tatlısı bir köpeği vardır. Yandaki villada oturan komşunun ise çok sevdiği ve bahçesinde beslediği beyaz bir tavşanı. Labrador öyle iyi huyludur ki, çoğu zaman serbest takılır ve gel zaman git zaman, tavşanla bile ahbaplık kurmayı başarır; iki hayvan gayet iyi anlaşmaktadır.
\nGeç vakit biten konserden döndüğü bir kış gecesi, Hakan için kâbusa dönüşür. Kovadan boşalırcasına yağmur yağar ve şimşekler çakarken eve zar zor varan Hakan, arabadan inerken köpeği tarafından karşılanır. Labrador sırılsıklamdır ve ağzında çamurlu, beyaz bir şey taşımaktadır. Bir de ne görsün? Hayvanın ağzındaki o çamurlu beyazlık, komşunun tavşanından başka bir şey olmayıp, üstelik ölüdür! Köpeğinin tavşanı boğazladığını düşünen Hakan’ın eli ayağı kesilir. Komşunun yüzüne nasıl bakacak, nasıl papaz olmayacak, en önemlisi köpeğini bir misillemeden nasıl kurtaracaktır? Hızla düşünür ve cinayeti örtbas etmeye karar verir. Köpeği eve sokar, ölü tavşanı ağzından alır, güzelce yıkayıp çamurlarını temizler.
\nElinde tavşanın ölüsü, göğün korku filmlerindeki gibi gürleyip şimşeklerin çaktığı o kâbus gecesi, gizlene saklana komşu bahçeye geçip, hayvanın cesedini yuvasının kapısına diker. Tekrar eve döner, labradoru alır, o yağmur altında bir arkadaşına götürüp bir haftalığına ortadan “yok” eder.
\nCinayet neredeyse mükemmel, Hakan şoku atlatmış, vicdanıyla baş başa kalmıştır. Aradan iki gün ya geçer ya geçmez, bir Bebek kahvesinde komşusuna rastlar. Adamın hali perişandır. Niye perişan olduğunu gayet iyi bilen Hakan, yapmacık bir ilgiyle hatırını sorar.
\nAllak bullak komşu, başını umutsuzlukla sallayarak “Sorma! Tavşanım öldü…” der. Hakan, “Vah, vah, öldü mü?” diye şaşırmaya çalışırken vicdanı sızlayarak, komşu dehşet içinde devam eder: “Ölse iyi… Öldü diye bahçeye gömdük, zaten. Ertesi sabah bir de baktık yuvasında bembeyaz, dimdik oturuyor!”
\n***
\nKonuyla ilgisi yok elbette, ama aklımın şaşkın bilgisayarı bu fıkradan palamarı çözüp, Atatürk’ün 80 yıl önce Türk Tarih Kurumu’na yazdığı gök gürültülü ve şimşekli mektuba bağlandı nedense…
\nDüşünün ki araştırmacı yazar Atilla Oral’ın “Atatürk’ün Sansürlenen Mektubu” adıyla kitaplaştırdığı (ilgiyle okuyacağım) 21 sayfalık bu mektup, 16-17 Ağustos 1931 tarihinde, Yalova’dan yazılmış ve o gün bugündür sansürlenmiş. Sansürcüler, daha Atatürk yaşarken mektubu gizlemekle yetinmemişler, tahrif etmişler ve zaten Atilla Oral da mektubun kopyasını, Uluğ İldemir’e ait çöpten çıkarılıp müzayedeye konulan belgeler arasında bulmuş.
\nAtatürk’ün kendine özgü, görkemli bir öfkeyle kaleme aldığı mektuba baktığınızda, daha o zamanlar El Ezher mezunları TTK tarihçileri var. Daha Atatürk ölmeden başlamış Cumhuriyet devrimlerine karşıdevrim hazırlıkları, Türk yurttaşlığına karşı Osmanlı kulluğunu diriltme çalışmaları.
\nAnımsayın: Atatürk’ün gerçek ses tonunun, özgün görüntülerinin saptanabildiği belgesel film bobinleri de bir bakkal dükkânından çıkan çöpler arasında bulunmuştu!
\nAnlaşılan, Atatürk’ün ölüsü bile titretiyor karşıdevrimcileri ve hâlâ ve dehşetle. Çünkü biliyorlar ki, dünya tarihinde tüm devrimlerin karşıdevrimi yüzyıl içinde (Hedef 2023!) yapılır, ışığı söndürüldü sanılır. Ama o ışık sönmez. Yıllar geçer, elli geçer, yüz geçer, önünde durulmayacak bir çoğunluğun aydınlığı olarak geri gelirler.
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nSONRA DA
\nSonbaharlardan sonra da
\nsonbaharlar gelir bazen
\nkışlar bitmez
\nyazlar gelmez
\nparklarda sıkışır
\nbaharlar
\n\n
ağır bir kırlangıç olur geçersin
\nkendi bulutlarının üzerinden
\n\n
ayrılıklardan sonra da
\nayrılıklar gelir bazen
\nkonuşacak bir şeyi kalmayan
\nmasalara kalırsın
\nbir gelincik gibi durur
\nkırmızıda zamanlar
\n\n
ağır bir kırlangıç olur geçersin
\nkendi yıkıntılarının üzerinden
\n\nAHMET KADRİ ERGİN
\n\n\n“Devrim, yaşamın tatile çıktığı zamandır.”
\n\nANDRE MALRAUX
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza