Dıgıdık, dıgıdık, zorbalık
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Dıgıdık, dıgıdık, zorbalık

25.07.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tarihçi René Grousset’nin hayatımda özel bir yeri vardır. 

Bana her şeyden önce din sosyolojisine duyduğum ilgi ve kazandığım bilginin yollarını açan değerli hocam Prof. Dr. Cahit Tanyol, ilginç ödevler verirdi. Örneğin Türklerin, İslamlaşma sonrası korudukları ve İslami ritüele ekledikleri Şaman geleneklerini incelemek için İstanbul’un bir ucundan ötekine çaput bağlanan dilek ağaçları peşinde az koşmadım. Türbeleri dolaştım, tuhaf ayinler izledim, İslami olmayan öğelerin çetelesini tuttum, Müslüman Türklerin ibadete dahil ettiği Şamanist ritüellerin izini sürdüm. Hocamız Cahit Tanyol, beni iki yıl boyunca kimseyi çalıştırmadığı kadar sahada çalıştırdı. Mezuniyet tezi vermek zamanı geldiğinde, talebi yine özeldi: Diğerleri gibi bir ödev tezi hazırlamak yerine, René Grousset’nin “Tarihin Bilançosu” kitabındaki kallavi Orta Asya bölümünü olduğu gibi Türkçeye çevirecektim. 

Çevirdim. 

Bir Türk ırkı (1970’lerde ırk sözcüğü “politically incorrect”* değildi) ve Atatürk hayranı olan Grousset’nin, aziz milletimin genetik olmasa da kültürel anlamda sahiplendiği soya değgin anlattıkları, Prof. Dr. Tanyol ve sonraki öğrencilerinin ne kadar işine yaradı, bilmiyorum. Ama ben çok yararlandım!

ESNEK KİMLİK, PRAGMATİST KİŞİLİK

René Grousset, dünya tarihinin büyük macerasında geniş yer ayırdığı Türkleri, zor çevre koşullarının tavında dövülmüş, her değişime ayak uyduran zeki ve pratik bir ırk olarak tanımlar. Ancak Türkler, yerleşik ve yazılı olmayan, dolayısıyla güçlü rüzgârların erozyonuna açık bir göçebe kültürün insanlarıdır. 

Öylesine zayıftır ki kültürel kimlikleri, Çin’i işgal ettikten bir süre sonra Çinli, Hindistan’da Hintli olup çıkarlar. Çin ve Hindistan yerine Arap Yarımadası’nı işgal eden Türklerin, Şamanizmi bırakıp Müslüman olmaları ise İslamiyet ve Halifelik bayrağını Haçlı ordularına karşı Araplardan daha etkin biçimde savunmalarıyla sonuçlanmıştır. 

Yani Türkler, bir tür kalıp macunu gibidirler. Girdikleri yerleşik toplumların biçimini alırlar, ancak bu yeni biçimlerini önderlikte kullanacak kapasiteye sahiptirler. Ama özgün kimliklerini yitirmek pahasına...

Osmanlı, bu bukalemun yeteneğinin en parlak örneği sayılır. Arabistan çöllerinde Fars ve Arap kültürüne sahip çıktıktan sonra Türklüğü bir yana koyup, hatta yeni zenginin yoksulluk günlerini yadsıması gibi Türk adını bile anmaktan utanç duyarak bir yamalı bohça kültürü yaratmışlardır. 

TÜRKÇEYİ DOĞURMAK

Yamalı bohça oluşu, yarattıkları kültürün değerini elbette düşürmez. Ama gün gelmiş ve yamalı bohça, spiral bir döngüde tekrarlanan tarihin koşulları gereği bin parçaya ayrılmıştır. Atatürk ve Atatürk’ün temsil ettiği ulusalcılık, bu bin parçanın içinde “aslolana” dönerek tu kaka edilen Türk kavramından yeni bir güç, anlam, ulus ve yurt yaratmak bahsi üzerine inşa edilmiştir. 

Ancak, denize düşenin yılana sarılması gibi, sanal bir girişimdir bu. Çünkü canlandırılmak ve sırtına yeni bir toplumsal kimlik yüklenmek istenen kültür, günün kompleks yapısına yanıt verebilmekten uzak, hâlâ yoksul bir göçebe kültürüdür. Yine de işe yarar. En azından altı kaval, üstü şeşhane bir dilin, Osmanlıcanın temizlenerek az çok duru bir toplum dili yaratılmasını sağlar. Türkçeyi doğurur, söz konusu çaba. Bu girişim, aynı zamanda tarihte ilk kez Türk dilinde yazılı, yani yerleşik kültürün başlangıcıdır.

ZORBALIK HAYRANLIĞI

Yıllardır, Türk toplumunda zır cahil ya da yarı cahil, yani geniş bir tabana yaygın ve en küçük tezahürünü “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” babalanmasına indirgeyebileceğimiz “zorbalık” eğilimi üzerine kafa yoruyorum. 

Bu zorbalık eğilimi, bal tutan parmağını yalar diye başlayıp suyun başını tutanın en çok içmesini, hocanın sözde din öğrettiği çocuğa tecavüz etmesini, iktidarı ele geçirenin yurdu talan edip halkı soymasını ve daha pek çok yolsuzluğu, ahlaksızlığı normalleştiriyor. Toplumun topluma karşı işlenen suç, haksızlık, baskı ve zulmü “tepedeki tepeler” mantığıyla mazur görmesini sağlıyor.

Ve toplumsal piramitte yukarıdan aşağı, büyükten küçüğe yayılan zorbalık, elbette ki yanlış rol modelleriyle başlayıp süren bir kültür, daha doğrusu cehalet birikimi.

Her toplumun tarihi elbette barbarlıkla başlar. Ama kalıcı imar, kalıtlı sanat, yazılı hukuk kurunca yerleşik uygarlık sayılır ve ömrü yüzyılı aşabilene de devlet denir. 

ÖĞRENME, DÜŞÜNME, SALDIR!

Tarihte pek çok devlet kurmuş, hukuk düzeni oturtmuş, yerleşik uygarlık yaratmış Türk boyları vardır. Yaşadığımız çağda Türkçü tanımına parmak kaldıran bir kesimin, üstelik Hun İmparatorluğu diye bilinen, ömrü zaten devlet olmaya yetmeyen, yağma ve talandan başka hiçbir becerisi olmayan göçebe haramilerin önderi Atilla’yı rol modeli olarak yüceltmesi; ancak zorbalık eğilimiyle açıklanabilir. Zaten böyle bir rol modelliği, kendisine Türkçü diyen toplumsal katmanda zorbalık eğiliminin hem yaratıcısı hem de ürünüdür.

Bazı Türkçülerin Atilla’nın yanına Atatürk’ü rol modeli koyması ise barbarla uygar, yok edenle var eden arasında ayrım yapamayacak kadar büyük bir cehalet içinde olduklarını göstermektedir.

Gelecek pazar yıkıcı Atilla’yı zorbalık hayranlarıyla yeniden kavuşturacağım, değerli okurlarım. 

*Siyaseten uygunsuz

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025