Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Güldal'ın İçinden Geçen Zaman
“Biz 1976’da evlenmiştik Uğur’la. 12 Eylül’e doğru hızla giderken olaylar yoğunlaşıyor, şiddet hızla tırmanıyordu. Savcı Doğan Öz’ün, Bedrettin Cömert’in, İstanbul Üniversitesi önünde 7 öğrencinin öldürüldüğü 1978 yılında, hem kapının önünde sürekli bir bekçi hem de sürekli bizimle birlikte dolaşan bir yakın koruma vardı. Zamanın İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı’nın talimatıyla tahsis edilmişlerdi.
\nO sırada şimdiki adı Exim Bank olan Devlet Yatırım Bankası’nda çalışıyordum. Özgür henüz bir yaşındaydı. Her sabah onu Bahçelievler’de oturan kayınvalideme bırakıyor, akşam da alıyordum. Arabada giderken herhangi bir saldırı olursa, Özgür’ü nasıl koruyacağımı, onu nasıl koltukların arkasından iyice yere yaklaştırıp kendim nasıl üstüne kapanacağımı planlardım. Çünkü o dönemin suikast yöntemi, otomobilleri çapraz ateşe tutmaktı.
\n***
\nBu koşullar yüzünden uzman olduğum bankadan, dolayısıyla memuriyetten istifa ederek ayrıldım. Çalışmaya devam etmem halinde hareketlerimizin zamanlaması çok belirli ve değiştirilemez oluyordu. Aynı saatte evden çıkmak, aynı saatte dönmek zorundaydık. Saldırganlar için biçilmiş kaftan durumu. Gerçi onların da yöntem değiştirebileceklerini, çapraz ateş yerine bombayı yeğleyebileceklerini yıllar sonra görecek yaşayacaktık, ama o dönemde Özgür’ü düşünerek bu kararı vermiştik.
\nUğur’a yönelik tehditler Gün Sazak’ın öldürülmesinden sonra daha da arttı. Sokaklara bile açıkça bu tehditlerin yazıldığı söylenmişti. Gün Sazak cinayetinin soruşturmasını Dürüst Oktay adlı bir komisere vermişlerdi. Dürüst Oktay, suikastın kimler tarafından yapıldığını hızla çözmeye başlayınca görevden alındı.
\nO yaz, Kemal Türkler de öldürüldü.
\n***
\nVe geldik 12 Eylül’e…
\nAskeri darbelerde, darbelerin gerekçeleri ne olursa olsun, hep solcu aydınlar toplandığı için Uğur o sabah çok erken saatte küçük bir valiz hazırladı. Sokaktan askeri cipler geçiyordu. Ve kapı çaldı. Bizi götürmeye geldiler diye düşünürken kapının önünde beliren bir asker Uğur’a bir mahkeme tebligatı verdi.
\nKenan Evren’in o gün saat 13.00’te darbenin mahiyetini açıklayacağı bir basın toplantısı yapacağı bildirilmişti. Tam onu dinlerken telefon çaldı. Arayan, o sırada yurtdışında bulunan Mümtaz Soysal’dı. Ne olup bittiğini öğrenmek istiyordu. Uğur’un içeri alındığını öğrenirse Türkiye’ye dönmeyecek, alınmamışsa dönecekmiş.
\nTerör, 12 Eylül darbesiyle bıçakla kesilmiş gibi durdu. Bu arada bizim koruma da geri çekildi. Darbeyle birlikte Komiser Dürüst Oktay gibi ‘dürüst’ emniyetçilerin neden görevden alındığı, cinayetlerin faillerinin neden bulunmadığı da böylece, yani darbe ile terörün anında kesilmesiyle anlaşılmış oluyordu.
\n***
\nUğur o dönemin ünlü sıkıyönetim savcılarından Süleyman Takkeci’nin mafya ile olan ilişkilerini yazmaya başladıktan sonra yeniden koruma verildi. Birkaç yıl sonra bu koruma da geri çekildi.
\nBahriye Üçok’un öldürülmesinden sonra, o zamanki hassas korumalar şube müdürü eve geldi. Uğur’a yönelebilecek bir suikastın olası yöntemlerini tararken apartman kapısı kilitli olduğu ve diyafonla açıldığı, Uğur evde çalıştığı için giriş çıkış saatlerinin düzenli olmadığı, dolayısıyla geriye bir tek arabaya bomba konulması ihtimalinin kaldığını söyledi.”(*)
\n\n(*) Güldal Mumcu, “İçimden Geçen Zaman”/um:ag Vakfı Yayınları, 2012
\n‘G’ NOKTASI
\nRaslantı tanrısı, ki ‘Evren’dir adı, insanları dengi dengine karşılaştırır, özel insanları özel insanlarla buluşturur, güzelleri güzellerle... Her şey raslantı olunca hiçbir şey raslantı değildir. Güldal ile Uğur Mumcu’nun karşılaşması da evrensel kuraldır, eşleşmesi de.
\nBu ülkeyi bir kan kuyusuna ve insanlarını karanlık bir umutsuzluğa gömenlerin yaşamını çaldıkları Uğur Mumcu’nun meşalesini ancak Güldal kaldırabilirdi yerden ve kaldırdı, onurla taşıyor yıllardır. Nihayet kendi içinden geçenleri, kendisi gibi düz ve dürüst söylemiyle yazdığı günce kitabını okurken gülün niçin dikenli bir dal ile korunduğunu anladım!
\nÜstelik siste pusta gizlenen bir gerçek dank etti kafama apaçık: Bugün Silivri’de yargılanan sivil ve askerler, 12 Eylül’ü hazırlayan karanlık güçler asla açığa çıkmasın, uygulayanlar da göstermelik davalara çıkamayacak yaşa gelinceye kadar rahat bırakılsınlar diye içeri tıkıldılar.
\nTıpkı Kenan Evren ve cunta heyetini iktidara getirmek için ülkeyi kana bulayıp darbenin hemen ertesinde bıçak gibi kesilen suikastlarda olduğu gibi; faili belli olsa da azmettireni meçhul cinayetler de ‘Ergenekon’ ve ‘Balyoz’ tutuklamalarının akabinde duruverdi, şıppadanak.
\nDemek ki gerçek azmettiriciler de, katiller de aramızda, pusuda bekliyorlar. BOP’a direnirseniz vay halinize, vay haline ülkenin, diyorlar besbelli.
\n\n
“Bu dünyanın en güzel varlığı ışık, gökyüzünden gelir ve bize onu sezdirir.”
\n\nJEAN BOUSQUET
\n\n
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu