Hayal var, hayalcik var...
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Hayal var, hayalcik var...

05.09.2021 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Son Rus Çarı Nikolay Aleksandroviç Romanov, 1916 yılında çarlığını sürdürürken bir yıl sonra gerçekleşecek Ekim Devrimi’ni ve iki yıl sonra öleceğini elbette düşünmüyordu. 

Ülkesinde tabii ki sorunlar vardı ama Rasputin ve Çariçe Alexandra da vardı. 

Japonya’ya ilan ettiği savaşta Rus ordularının uğradığı hezimet her ne kadar 1905 ayaklanmasına yol açtıysa da 270 grevci maden işçisinin katliamı dolayısıyla her ne kadar “Kanlı Nikolay” lakabını kazandıysa da 1914’te ilan ettiği seferberlikle her ne kadar Birinci Dünya Savaşı’nın düğmesine bastıysa da o koskoca bir Çar; uçsuz bucaksız Rusya’nın imparatoru, Polonya Kralı, Finlandiya Gran Dükü ve tüm dünyadaki Rus Ortodoks Kiliseleri’nin efendisiydi. Saray sofrasından Fransız şampanyası ve konyağı eksik olamazdı!

MEÇHULE GİDEN BİR GEMİ

1916 yılında, Jönköping adlı İsveç bandıralı yük gemisi Fransa’nın Bordeaux Limanı’ndan işte bu nedenle demir aldı. Sağrısında 5 bin şişe Fransız şampanyası ve 100 varil Fransız konyağıyla Finlandiya’ya doğru yola çıktı. Jönköping, değerli yükünü bir Fin limanına boşaltacak, şampanyalar ve konyaklar karayoluyla Rusya’ya, Çar 2. Nikolay’ın mahzenlerine taşınacaktı. Ancak hani aynı Çar’ın düğmesine bastığı Birinci Dünya Savaşı var ya? O savaş, denizlerde de iyice hızlanmıştı.

Bir Alman denizaltısı, Jönköping’i batırdı. İsveç yük gemisinin taşıdığı canım içkiler, Rus Çarı, Çariçesi ve deli papaz Rasputin’in midesi yerine Baltık Denizi’nin derinliklerini boylayıverdi. Denizlerin kursağı insan midesi gibi öğütemediğinden, şişe şişe şampanyalar ve varil varil konyaklar, o soğuk sularda 82 yıl sürecek uykularına daldı.

UÇAN DEĞİL, DALAN LİNDBERG

İsveçli profesyonel dalgıç Peter Lindberg’in, tıpkı okyanusları uçarak aşan adaşı gibi bir hayali vardı. Lindberg, beş yaşından beri, yani kendini bildi bileli Jönköping’in batığını bulmak ve çıkarmak istiyordu. 

Yıllarca İsveç’te dalarak biriktirdiği paraları, tatil zamanlarında Finlandiya açıklarında dalarak harcadı ve aradığı batığı 1997 yılında buldu! Ama kurduğu düşü ancak bir yıl sonra gerçekleştirebilecekti. Dalgıç Lindberg’in o bir yıllık süreçte Jönköping’in sahibi gemi işletmesinin mirasçılarını arayıp onaylarını alması, batığı çıkarmak için gerekli parayı denkleştirmek için 60 ortak bulması ve tabii, 650 tonluk bir vinç kiralaması gerekti. 

Peter Lindberg ve adamları günlerce, günlerce daldılar ve batık gemiyle birlikte içinden tam 2 bin 400 adet hiç bozulmamış, olağanüstü kalitede şampanya şişesi ile ahşap oldukları için hepsine deniz suyu karışmış, yani işe yaramaz 64 konyak varili çıkardılar.

 DENİZDEN ÇIKAN HAZİNE

Lindberg, gemiyi de karaya taşıyıp sergilemek istiyordu. Ancak parası bitmişti. Finlandiya ve İsveç müzeleri ilgilenmediği için Jönköping’i tekrar Baltık Denizi’ne iade etmek zorunda kaldı. 

Sonuç yine de Lindberg’in hayalleri kadar parlaktı: Bazı şampanya şişeleri tanesi 25 bin dolara müşteri buldu. En düşüğünün fiyatı, 2 bin 500 dolar ediyordu. Dünyanın en varsılları, “Son Rus Çarı”nın içemediği şampanyalara sahip olabilmek için yarışıyordu. Bozulmuş konyak varilleri bile müşteri buldu. Peter Lindberg ve ortakları, onun çocukluğundan beri besleyip büyüttüğü düş sayesinde zengin oldu. 

DÜŞ ZENGİNLERİ

Dünyada zenginlik hayali kurmayan kimse yoktur. Çoğunun zenginlikten anladığı, paradır. 

Ama hayal vardır, hayalcik vardır.  

Kimi “gemicik” hayali kurar, çalar, çırpar, dolandırır, gemi filoları kurar, yüzyıllarca yiye yiye bitiremeyeceği kara servetler edinir. Kimi de Lindberg gibi batık geminin mallarını çıkarmayı hayal eder, çabalar ve başarır. Elbette Lindberg, gemicik diye yutturulan filo sahiplerinden çok daha varsıl, çünkü düş zenginidir. 

Düşler parayla satın alınmaz. Alınamaz.

Gemicik diye yutturulan gemi filoları ise gün gelir taşınamayacak bir yük oluşturur. Sahibini de mirasçısını da ağırlığı altında ezer, yok eder. Çünkü haydan gelen daima huya gider. Çalanı ya çarpar ya da cezalandırırlar. 

Çabalayan ise düş hakkını er ya da geç, mutlaka alır.

Doğanın da liyakat diye bir gerçeği vardır.

Rahatça çalabilmek için kamudan liyakati kovup toplumsal cehaleti “yemeye” çağıranlar, soydukları devletle birlikte batarlar. Ellerinde sadece hayalleri kalır ki onlar da zaten güdük ve çapsız hırslardan ibarettir. 

Oysa tarih sadece düş zenginlerini anımsar. 

EYLÜL DİYORLAR BUNA

Bakmadan boylarına poslarına

büyük rüzgârlarla

oyuna başlar

küçük sarı yapraklar

sevdalar, Eylül diyorlar buna

yıl yıl gezer

namuslu cüzdanlarda

eski fotoğraflar

coşan bir gecede

maskeli gözyaşlarıyla

ıslanır resimler

şiirler, ayrılık diyorlar buna

yollar karşına dikilir

baş edemezsin

üstelik karanlık da çöker

Prometheus elini tutar

bir bakarsın

ufacık kibrit başı ışıklar yanıyor

yürekliler umut diyorlar buna..

A. Kadri ERGİN

Yazarın Son Yazıları

Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025
Konuşmayan bizden değildir

Savaşmak için toplanıp savaşmaya koşullanan ama küçük muharebelerle yetinip topyekûn saldırıya geçemeyen tüm ordular gibi, vatanla ada karışımı “vadan” kıyılarında pinekleyen Mikron ordusuna da sıkıntı çökmüştü.

Devamını Oku
24.05.2025