Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hayatlarımızı Çalanlar
Ülkemizdeki kadın erkek ayrımcılığını bir sözcükle simgelemek olasıdır: Hayat.
\n“Hayat adamı” dediğinizde, zamanın gereklerine kolayca uyum sağlayan ve başarı kazanan er kişiyi anlarsınız; “hayat kadını”ndan ise fahişeyi...
\nÖyle ki, bir yazıma da yansıttığım “hayat kadını fahişe ise, erdemli kadınlar ne oluyor, ölüm kadını mı?” sorusu, beynimde yıllardır dönüp durur.
\nArtık yanıtını biliyorum. Çok yakın zamanda “Evreka!” dedim ve bilgi sembolü elma, bir dost meclisinde düştü kafama.
\nOktay Ekinci hocamız ve eşi Zehra Hanım, sağlığımızın yılmaz bekçisi, ortak doktorumuz Emel Gökmen’i, sinema yönetmeni Yüksel Aksu’yu ve beni, harika bir lokantaya, NAR Gourmet’ye davet ettiler.
\nZaten çocukluk arkadaşı Emel ile Yüksel ve Zehra ablaları aslen; Oktay Ekinci de enişte kadrosundan, takım Muğlalı Türkmen...
\nYöreye özgün muzip zekâ ve yaşam biçeminin kahkahalarımıza yön verdiği gece, Yüksel Aksu’nun filmi “Entelköy Efeköy’e Karşı”nın, Ankara Film Festivali’nde 5 dalda ödül kazanmasını da kutladık. Yüksel, Muğla’ya selam çaktığı “Dondurmam Gaymak”tan sonra, yine Ege kültürünü yansıttığı yeni yapıtıyla da başarı yolundaydı. “Hayatta çöveze çıktı” demek, belki daha doğru.
\n***
\nÇünkü o gece, Oktay Ekinci hocamızdan Muğla Türkmen dilinde, güneşin altında gölgenin düşmediği aydınlık alana “çövez” denildiğini öğrendim. Ama “hayat” elmasını, Emel Gökmen düşürdü. Sevgili doktorumuz, bir ara “Hayata çıkardık...” diyordu ki, durdu, Muğlalı olmayan bana dönüp: “Bizim oralarda avluya, evin dışındaki ön bahçeye hayat deriz” diye açıkladı.
\nİşte o an jeton düştü, her şey aydınlandı, salt aradığım yanıtı bulmakla kalmadım, bütünü kavradım.
\nYöreden yöreye çardak, tahtaboş, yazlık, önlük, ev ortası diye de anılan hayatın, Türk evinin iç mekânını dışarıyla birleştiren açık alan, ortak yaşam birimi olduğunu biliyordum. Ama önce çarpık kentleşme, ardından bilinçli yok edişler, Akdeniz kültürünün bir parçası olan “hayat” kavramını unutturmuştu, Emel sayesinde anımsadım.
\nHayat, çocukların buluştuğu, ev sakinleri ve komşuların birbiriyle yârenlik ettiği, toplanıp konuştuğu bir sosyalleşme alanıydı.
\nToplumsala açılımda erkeğe başarı, kadına fahişelik biçen hayat, can ve yaşam anlamında değil, evin dışına çıkıp, ortak alanın bir parçası olmak anlamında kullanılıyordu. Er kişi için oldum olası dışarda bir hayat vardı. Kadın ise dışarda orta malı sayılıyor, fahişenin ortak alanda paylaşılırlığı da “hayat kadını” vurgusuyla anlatılıyordu.
\n***
\nMuhafazakârlaşan Türkiye’nin bilinçaltına nasıl çakılmışsa bu sosyalleşme alanı, ortak alan korkusu; hayatlarımızı çaldılar, bahçelerimizi ve parklarımızı betonladılar, çardaklarımızı yıktılar, meydanlardan zaten nefret ediyorlar, tüm Akdeniz kıyılarında sokağa atılan masalara bile tahammül edemediler, sokağa taşan kahve sohbetini yasakladılar!
\nTOKİ konutlarına bakıyorum, mimari yaratıcılık sıfır. Hepsi birbirinin kopyası, askeri düzende beton dikimi. Askeriyeden bile beter, çünkü askerler hiç olmazsa ağaç diker, yeşillendirir. Bunların çevresinde ot bitmiyor. Olan ağacı da kesiyorlar.
\nLüks gökdelenler ve siteler de bir mahallenin öteki mahalleliyle karşılaşmayacağı, her şeyi orada bulacak ve yaşadığı kenti tanımaya ihtiyacı kalmayacak biçimde planlanıyor: İçe dönük, dışa kapalı.
\nAman ortalıkta dolaşmayalım, herkes kapalı AVM’lerden alışveriş yapsın diye açık halk pazarlarını yasaklıyorlar yahu, daha ötesi var mı?
\n***
\nCHP Genel Sekreteri Bihlun Tamaylıgil dikkatimi çekti: Düşünün ki, kadına karşı şiddeti önlemek amacıyla, kadın örgütlerinin harcadığı çabayı hiçe sayarak ve 8 Mart’a yetişsin diye yarım yamalak çıkardıkları yasanın adı, “Ailenin Korunması…” diye başlıyor!
\nKafalarındaki “korunaklı aile”, işte size anlatmaya çalıştığım içe dönük, dışa kapanık, tekdüzen ve kimliksiz mimarinin, sosyolojik sistem parçası: Genelinde toplumu, özellikle kadınları dar ve sınırlı alanda, kontrol altında tutabilmek!
\nHer şey aynı mantığa dayalı ve başı zaten bağlı kızları buluğ çağında evdeki baskıya teslim ve zorbalığa tutsak edecek 4X3’lük eğitim modeli de bu kontrol mekanizmasının bir uzantısı.
\nKentin ortak kültür barındıran eski mahallelerinin yavaş yavaş boşaltılıp yapışık otel düzenine sokulması, yani yabancı turiste açılıp, yerli yerleşime kapanması boşuna mı?
\nHayatlarımızı, bahçelerimizi, parklarımızı, meydanlarımızı işte böyle çaldılar. İşte böyle karartıyorlar hayatımızı, daraltıyorlar ufkumuzu.
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nSevgili okurlarım,
\nSizlerden üç yazı/1.5 hafta, ayrı kalacağım. Paris’e gidiyorum. Baharda yeşillenen yüzyıllık ağaçları, parkları ve her mahallede haftada iki gün açılan halk pazarlarını özledim. Biraz dinlenecek, biraz da çalışacağım. Çok özlerseniz, çarşamba gecesi TSİ 22.05’te TV5Monde kanalında, Fransa Cumhurbaşkanlığı adaylarından Nicolas Dupont Aignan’ın karşısında olacağım. Hazret sağın yükselen yıldızı ve Türk düşmanı, sorgulamak görevi bana verildi. Tutmayın, gidiyorum.
\n\n\n“Akıllı kadınları sevmek, ancak eşcinsellere nasip bir zevktir.”
\nCHARLES BAUDELAIRE
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!