Ulusal Takımımızın, Euro 2012’ye gitme hakkını yitirmesinin ardından TFF yönetimi tarafından Hiddink’in görevine son verilmesi geç kalınmış ancak doğru bir karardır. Daha play-off kuraları çekilmeden önce bu sütunlarda yazdığım gibi eğer Hiddink’in görevine hemen son verilip Hırvatistan’la oynadığımız eleme karşılaşmasına Abdullah Avcı ya da başka bir Türk hocayla çıksaydık Ay - Yıldızlılar Euro 2012’ye gidebilirdi. 2008 Avrupa Şampiyonası’nda yarıfinale yükselmiş ve oynadığı futbolla dünyanın beğenisini kazanmış Ulusal Takım’ın 3 yıl içinde bu kadar başarısız olup kargaşa ortamına sürüklenmesinin tek nedeni de 2008-2011 döneminde TFF Başkanlığı yapan Mahmut Özgener’in yönetim tarzıdır.

Gelelim TFF yönetiminin Ulusal Takım teknik direktörlüğü için aldığı Abdullah Avcı kararına. Avcı ile ilgili olarak futbol kamuoyunda oluşan bazı kaygılar var. Avcı’nın Ay-Yıldızlıların başına gelebilecek kadar deneyiminin olmadığı, İstanbul BŞB. haricinde başka bir Süper Lig takımı çalıştırmadığı, genç olduğu, siyasi desteklerle bu görevin başına getirildiği gibi söylemler şimdiden seslendirilmeye başlandı. Bana göre Avcı, Ulusal Takımımızın başına hak ederek ve tırnaklarıyla kazıyarak gelmiştir.

Futbolculuk yaşamında da büyük takımlarda oynamadığı, göz önünde bulunan bir isim olmadığı için altyapıdan başlayarak çıraklık ve kalfalık dönemlerini geçirmiş U17 Ulusal Takımı ile de ülkemize Avrupa şampiyonluğu kazandırmış, bazıları gibi futbolu bırakır bırakmaz önemli görevlere adeta paraşütle indirilerek getirilmemiştir. Avcı’ya “genç” diyenler Ulusal Takım hocasının artık 48 yaşına girdiğini, Fatih Terim’in de Ay-Yıldızlıların başına ilk kez geldiğinde 40 yaşında olduğunu unutmamalıdır.

TFF yönetimi, Avcı ile futbolun yapılandırılmasından bahsederken Ulusal Takım yardımcılığına Okan Buruk’un getirilmesini kamuoyuna nasıl açıklayabilecek? Tamam, Okan Buruk G.Saray’da, Inter’de ve Ulusal Takım’da oynamış; başarılı bir futbol geçmişine sahiptir. Ancak, Buruk 2010’da İstanbul BŞB. oyuncusu olarak futbolu bıraktıktan sonra minik takım hocalığı dahi yapmamıştır. Eğer futbolumuzda yeniden yapılandırmadan bahsediyorsak, Ulusal Takım yardımcı hocalığı yapan kişi geçmişteki Piontek-Fatih Terim örneğinde olduğu gibi Abdullah Avcı’dan sonra Ay-Yıldızlıların başına geçecek kişi olmalıdır. Gerçek bir yapılandırmada samimiysek bu durumda Ulusal Takım’ın bir sonraki teknik direktörünün Buruk olması gerekir. Peki, teknik adam olarak daha çıraklığını dahi yapmamış Okan Buruk gelecekte nasıl ulusalların başına geçecek? Buna TFF yönetiminin de inandığını sanmıyorum. İşte o zaman futbolda yapılandırmadan bahsetmek mümkün olmayıp her zamanki gibi günü kurtarmak adına göz boyama icraatlarından söz edilebilir. Ulusal Takım adına geleceğe ümitle bakabilmek zordur.