Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Vatandaş-İnsan
YAŞLI BAŞLI, kadınlı erkekli bir araya gelmişler, bir televizyon kanalında, kendi deyimleriyle “Kürt sorunu”nu ya da “Kürt sorunlu Güneydoğu”yu tartışıyorlar. Durumu irdeleyip çareleri de söyleyerek. Ülkenin her yerinde şu sıra sık sık yapıldığı gibi.
O bakımdan, kanalın, konuşanların ya da aidiyetlerin adı önemli değil.
Biri, sorunun ve çözümün “siyasal” olduğunu savunmakta.
“Siyasal” sıfatının ne anlama geldiğini pek bilmeden, derinliğine düşünmeden ya da bilse ve düşünse bile, açıkça söylemeden.
Belki köklü bir anayasa değişikliği istiyor olabilir; ama o zaman hukuk düzeninde değişiklikten söz etmesi gerekmez mi?
Her neyse, şöyle ya da böyle, federatif bir sistem mi istemektedir? Öyleyse, merkezi Diyarbakır olan bir Güneydoğu federe devleti ile bütün öbür illeri içeren ve merkezi Ankara olan ikinci bir federe devlet arasında mı? Yoksa, yine onların deyimiyle, ortak “vatandaşlık kimliği” altındaki “etnik kimlik”lerin az çok yoğunlaştığı Doğu Karadeniz, Marmara’nın doğusu ya da Orta Anadolu bölgelerinin federe devletleri ile “Kürt kimliği” üzerine kurulmuş Güneydoğu devletini içeren çok yanlı bir federasyon mu? O zaman, aynı kimlikleri taşıdıklarını söylemekle birlikte başka yerlerde bölgelerde yaşayanlar ne olacak?
Yoksa, az çok bağımsız bir Kürt devleti ile Ankara cumhuriyetinin kendi rızalarıyla devrettiği bazı siyasal yetkileri kullanacak bir konfederasyon mu? Bu çözümlerin kaynak kullanımı ve paylaşımına getireceği güçlükleri biliyorlar mı?
Günaha girmeyelim, belki de hukuk açısından anadil, yerel kültür gibi “etnik özgürlüklerin genişletilmesi”ni istiyorlardır. Bunların mutlaka “ortak” etnik hak olarak yerine getirilmesini değil, değişik etnik kökenli bireylerin özgürlüğü olarak tanınıp saygı görmesini ve güvence altına alınmasını istiyorlardır.
Ama o konuda “insan hakları hukuku” açısından saygının ve güvencenin bu özgürlükleri laf olarak sıralamakla değil, vatandaşlar arasında mutlak eşitliğin sağlanmasıyla ve bunun tersi olan ayrımcılık konusundaki en ufak belirtinin bile kesinlikle yasaklanıp ağır biçimde cezalandırılmasıyla gerçekleşebileceğini kerli ferli insanlar olarak bilmeleri gerekmez mi?
Öyle anlaşılıyor ki, Kemalist Cumhuriyet’in 85. yıldönümünde bile, bazı vatandaşlarımız cumhuriyetçi felsefeyi anlamış ve özümsemiş değiller. Oysa, bilmeleri gerekir ki, “ulus devlet” bireylerine sadece “insan-vatandaş” olarak bakmak zorundadır. Vatandaşın etnik kökenini olumlu ya da olumsuz olarak gözönünde tutmak, onu ayırımcılığa iter ve “insan”ı unutturarak yanıltabilir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!