Madende Boğulmak!..

30 Ekim 2014 Perşembe

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamaya hazırlanırken Soma faciasını yaşadık. Doğal olarak tüm bayram kutlamaları iptal edildi. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamaya hazırlanırken de Karaman’ın Ermenek ilçesinden gelen acı haberle sarsıldık. Bu kez de Cumhuriyet Bayramı’nın şölensel bölümleri iptal edildi.
Kim bilir belki de ilahi adalet, “Cumhuriyeti ne hale getirdiniz? Bütün değerlerini erozyona uğrattınız. Ülkeyi çağdaş uygarlık seviyesine değil, ortaçağa taşıdınız. Bütün bunlar üstüne bayram mı kutluyorsunuz?” diyor.
Soma faciasının ardından günlerce madenlerdeki olumsuzluklar, çalışma koşullarının kötülüğü dile getirildi. Alınması gereken önlemler yasa haline getirildi. Ne yazık ki iktidar partisinin oylarıyla Meclis’ten geçmedi, getirilen kimi yeni düzenlemeler de hayata geçti.
Şimdi Ermenek faciasının ardından acı yine tazelendi. Yine günlerce aynı olumsuzlukları konuşacağız.
Hükümet adına açıklama yapanlar son derece pişkin; böylesi kazaları neredeyse olağan bir durum olarak karşılıyorlar. Utanmasalar, “Ülkemiz ne kadar kalkındı? Üretim ne kadar arttı? Tabii artınca da kazalar da olabiliyor. Bunu ona yormak lazım” diyecekler.

***

Türkiye’de büyüme ile gelişme aynı şeymiş gibi algılanıyor. Oysa birbirinden çok farklı. Büyüme, örneğin iyi şişirirsen bir balon da büyük olabilir.
Ülkeler açısından bakıldığında ekonomisi büyük olan ülkeler aynı zamanda gelişmiş ülkeler anlamına gelmez. Gelişmişlik uygarlığı, birikimi, insana saygıyı, çağdaş yaşam değerlerini, iktidarların hesap verebilmesini, yönetimde şeffaflığı gerektirir.
Bugün Türkiye’de bunların hiçbiri yok. Böylesi kazalardan sonra yaraların sarılmasının ardından en önemli durum kaza nedeninin açıkça ortaya konması, sorumluların hesap verebilmesidir. Eğer bu gerçekleşirse bu tür kazalar yenilenmez, alınması gereken önlemler daha acil yaşama geçirilir. Oysa Türkiye’de sorumlular hesap vermek yerine hesap sormaya cüret edebiliyor. İstifa etmesi gereken yöneticiler de istifanın “de” halini kullanıyor ve durumdan istifade etmenin bir şekilde yolunu buluyor.

***

Ermenek faciasından ilk gelen haberler madeni suyun bastığı ve su seviyesinin çok kısa sürede 50 metre yükseldiği yönünde. Boğulmak deyince insanın aklına doğal olarak denizde ya da benzer bir ortamda boğulmak geliyor. Ama madende boğulmak ancak Türkiye’de olabilecek bir kaza şekli.
Madende çalışmayı bıraktığı halde yaşadıkları maddi sıkıntılar nedeniyle tekrar olumsuz koşulları bile bile işe dönen insanların yaşamöyküleri Türkiye’nin bir başka fotoğrafı.
Türkiye’de bakanlıkların her biri, içinde bulunduğumuz kara tablonun yansıması haline geldi. Gelinen noktada Bakanlar Kurulu’nun listesini şu şekilde oluşturmak uygun düşecek:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bunca kazadan sonra adı artık Enerjide Tabii Felaketler Bakanlığı oldu.
İçişleri Bakanlığı’na, Türkiye’nin güvenlik sorunlarını artıran bir kurum olarak Suçişleri Bakanlığı demek uygun düşecek.
Ulaştırma Bakanlığı’nın adı ihalelerle öne çıkınca Üleştirme Bakanlığı’ndan başka bir şey değil.
Dışişleri Bakanlığı, boşa düşen bunca hayalin ardından Düşişleri Bakanlığı haline geldi.
“Düş” sözcüğünün anlamını her şekilde kullanmak mümkün.
Tarım Bakanlığı’nın adı sadece ithalat yapılınca öne çıkıyor; oldu Yatarım Bakanlığı.
Zaten Tarım Bakanı’nın ekip biçmeyle tek ilgisi soyadı.
Bakanlar Kurulu’nun listesini burada keselim, halkımıza seslenelim:
Her ulus layık olduğu şekilde yönetilir sözünü ne kadar anlamlı buluyorsunuz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları