Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soma cinayeti ve Kınıklı Hidayet’ler...

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Hidayet’i Soma faciasından birkaç ay önce Kınık’ta tanımıştım. İri bedeninin üzerine bir heykel gibi oturan başıyla benim sözlerime karşılık veriyor, adeta ben heyecanlanınca oda heyecanlanıyordu. Özgürlüğümün ilk aylarıydı. İnsanlara susamıştım. Hapiste yazmak, insanlara bu yolla ulaşmak güzeldi ama gözlerinin içine bakarak konuşmanın tadı, anlamı bir başkaydı. 15 20 dakika kadar konuştuktan sonra sözlerimi noktalamaya hazırlandığımı ima eden ilk sözcükleri duyar duymaz “Hayır!” diye bağırdı. İlk anda söylediğim bir şeye itiraz ettiğini düşündüm ama devamını şöyle getirdi:
“Sen Kınık’a geleceksin diye madendeki vardiyamızı değiştirdik. Bunun karşılığında birkaç saat daha fazla madende kaldık. O kadar kısa konuşup gidemezsin. Biraz daha anlat...”
Güncel birkaç konuya da değindim, yine müdahale etti, seslendi:
“Biraz maduriyetinden bahset be adam. Yıllarca seni hapiste yatırmak istediler, çürütmek istediler, bak işte dimdik karşımızdasın...”
İçeride, özgürlüğe kavuşunca, insanlarla kucaklaşınca, onlara hitap ederken ne tür ortamlar olur diye hayaller kurmuştum. Beni en çok etkileyenlerden biriyle karşı karşıyaydım...

***

13 Mayıs 2014’te Soma cinayetini duyar duymaz aklıma ilk gelenlerden biri elbette Hidayet’ti. İlk aşamada ulaşamadım. Onu tanıyan arkadaşları vasıtasıyla hayatta olduğunu duydum. Cinayetin ardından önce Soma’ya, daha sonra Kınık’a geldiğimde Hidayet’le kucaklaştık. Ama karşımda bambaşka bir Hidayet vardı artık. 301 maden şehidinden 50’si Kınıklıydı. Herkes Soma diyordu ama Kınık’ın adı fazla geçmiyordu. Cinayet geliyorum demişti. Zamanında yöneticileri birkaç kez uyarmışlardı ama bir türlü dinletememişlerdi.
Bütün bunlar bir yana, facianın ardından ne hükümet yetkilileri ne de madendeki sorumlular işin bu yanından söz ediyordu. Asıl buna isyan ediyordu. Enerji Bakanı Taner Yıldız’ın değiştirmediği gömlek bile facia nedenlerinin önüne geçmişti.
Hidayet’in o kabına sığmaz bedeni, cinayetten bir hafta sonra ruhuyla küs hale gelmişti. Bazen yüz yüze, bazen telefonla konuşup her şeye rağmen hayatta kalmanın sorumluluğunu da taşımak gerektiğini paylaştık. Hem ölüme isyan ediyordu hem hayata. Hükümet yetkililerinin verdikleri sözleri tutmayacağını düşünüyordu. Ben de benzer düşüncedeydim ama kendisine, “Bu cinayet herkesin gözü önünde işlendi. Hükümet sorumluluktan kaçamaz, en azından sizlerin hakkını tümüyle verir” gibi sözler söyledim.
Cinayetten 6 ay sonra Hidayet’le birlikte tam 2 bin 800 işçinin işine son verildi. Bunlardan 400’ü Kınıklıydı. Hidayet işi gücü bıraktı, işten atılanların kimler olduğunu inceledi, neredeyse tümü hakkını arayanlar, televizyonlar mikrofonu uzatınca kaçmayanlardı.
Hidayet ve arkadaşları özetle hayatta kalma ve hakkını arama suçu işlemişti. Bunları bir ölçüde aştı, bir iş olanağına ulaştı. Bu kez karşısına şu çıktı:
“Sen depresyon ilacı kullanmışsın. İşe alamayız!”
Hidayet bir de depresyona girme suçu işlemişti...

***

Hidayet Soma’da, Kınık’ta aynı kaderi yaşayan yüzlerce kişiden biriydi. İşsiz, tazminatını alamadı, fişlendi...
Bugün Soma faciasının birinci yıl dönümü.
Cinayet devam ediyor...
Akhisar’daki mahkemede, olay mahalinde rasgele yakalananlar yargılanıyor, asıl faillerse iktidarlarını sürdürmenin uğraşında...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Asgari ortalama ücret! 12 Aralık 2024
Atatürk bakışı gerek 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları