Ustalıktan Çıraklığa...

23 Haziran 2013 Pazar

Geçen ay siyasetin analizini yaparken 2014 yılının başladığını söylemiştik.\n

\n

Hızlanan gidiş fiilen 2014ü öne çekmiş ve seçimler yılına girilmiş görünüyordu.\n

\n

\n

Haziranda işler daha da hızlandı. Şöyle bir yorum yapsak abartmış olmayız:
Galiba 2015’e de girdik!
Siyasette genellikle partideki hesap sandığa uymaz.
Normal takvim şöyleydi:
Mart 2014’te yerel seçimler, Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanlığı seçimi, Haziran 2015’te genel seçimler yapılacak.
Başbakan’ın geçen sonbaharda anayasa değişikliği yapıp yerel seçimleri öne alma girişiminin başarısız olmasıyla başlayan takvim belirsizliği devam ediyor.

\n

***

\n

Takvimi bozan başlıca unsur, halkın uyanması. Öyle bir uyandı ki, artık uyumuyor, hiç kıpırdamadan yerinde duramadığını gösteriyor.
AKP’nin toplumdaki dalgalanmayla ilgili düşünceleri de demokrasi deneyimimizin önemli bir halkasını oluşturacak... Zira iktidarın olaylara bakışı şu:
Başbakan giderek ustalaşan bir kusursuzlukla ilerlerken toplum neden gerginleşti?
Bakış böyle olunca çözüm de tabii ki, toplumun
“kusurlarını” gidermek yönünde aranıyor.
Haberlere göre psikologlarla, sosyologlarla toplantılar yapılıp halkımızın içine düştüğü
“özgürlük istiyoruz”, “artık yeter”, “hükümet istifa” krizine çare bulunacakmış. Haberi ilk okuduğumda bu toplantıları kendileri için yapacaklarını sandım, yanılmışım.
Görünen o ki, AKP hâlâ Türkiye’deki genel değişimin, iktidara yönelik
“artık yeter” tavrındaki kalıcılığın farkında değil. Bugüne dek uyguladığı yöntemlerle, taktiksel toplum mühendislikleriyle yola devam edebileceğini düşünüyor.
Özel sektör kuruluşlarını bile kendi 2023 hedefine kul eden AKP için, Cumhuriyet’in 100. yılına kadar yapılacak tüm seçimler formaliteden ibaret. 2023’ten sonra da 2071 var. Daha açıklamadılar ama, bakarsınız devamında 2099, Osmanlı’nın 800. yılı gelir. 22. yüzyıla Allah kerim.
Tek adam iktidarları, iç destekle dış desteği birbirine karşı kullanır. İçeride zayıflarsa, bütün dünyada kabul gören bir lider havası yaratıp, dengelemeye çalışırlar. Dışarıdan çok yüklenen olursa, bunu ülke içini birlik tutmanın aracına çevirirler.
Her iki alanda da yalnızlık çeken bir iktidar var.
Deyim yerindeyse; Başbakan yurtta yalnız, dünyada yalnız. Çünkü yalnız kendisi var.

\n

***

\n

Genel bir değerlendirmeyle iktidarın ustalık, kalfalık, çıraklık karnesini şöyle özetleyebiliriz.
İlk 4 yılda büyük bir ustalıkla, AKP’nin doğal tabanı ve çevresi ile merkez sağ, İ-kinci Cumhuriyetçiler, solun küskün kesimleri, Türk-İslam, Kürt-İslam sentezcileri iktidar potasında tutuldu. Bu tablo başta AB olmak üzere tüm dünyaya Türkiye’de demokrasinin hızla rayına oturduğu, büyük bir toplumsal mutabakat sağlandığı yorumuyla sunuldu.
Kabul etmek gerekir ki; usta işiydi.
İkinci 4 yılda usul usul güç gösterisi başladı. İktidar gücünü artırdıkça etrafındaki koalisyonu tek renge dönüştürdü. Bunu kabul etmeyenleri dışladı. Bu süreçte AB ile ilişkiler de gerilemeye başladı.
Gidiş ustalıktan kalfalığa doğruydu.
Son 4 yılda yaygın söylemle
“güç zehirlenmesi” ortaya çıktı. Devleti yönetmekten toplumu, aileleri yönetmeye kadar her şey iktidardan sorulur hale geldi.
Sözü uzatmayalım; son tablo hükümetin çıraklık evresidir.
Halk bu aşamadan daha geriye gidişe hayır demiştir.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları