Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sabah-ATVNeden Satışta?

09 Ocak 2012 Pazartesi
\n

\n

AKP iktidarının 2008in başında, ihaleye ikinci bir firma sokmadan, TMSFden, hem de devlet bankalarına kredi musluklarını açtırarak RTEnin damadının yönettiği Çalık Grubunun bünyesine geçirdiği ve kaç yıldır tepe tepe kullandığı Sabah-ATV grubu, satışa çıkarıldı. Satış için Goldman Sachs yetkilendirildi ve ilk teklifler 18 Ocaka kadar alınacak.

\n

Hatırlayalım, Dinç Bilginin kurucusu olduğu bu medya grubu, Bilginin banka hortumlama ihtirası ile suç batağına saplanmasının ardından TMSFye geçmiş, bir ara Ciner ile Doğan Grubu arasında paylaşım kavgası konusu yapılmış, ama en sonunda TMSF, patronajında tuttuğu bu ikinci büyük medya grubunu, her alanda, YÖKte, sendikal alanda, yargıda, poliste... güç yığınağına girişen AKP iktidarının emrine sunmuştu. Açılan ihaleye yerli-yabancı ikinci bir firma girmemiş, girememişti ve bu tek talipli satışta, Sabah-ATV, RTEnin yakın ahbabına ait, damadı Berat Albayrakın yönettiği Çalık Grubuna devredilmişti. Açıklamalara göre, yaklaşık 1 milyar 250 milyon dolara satış gerçekleşmişti ve bunun 750 milyon dolarlık bölümü, devlet bankaları Halk Bankası ve Vakıflar Bankasından; 125 milyon doları Katar Emirinden gelmişti. Bu durumda, 375 milyon doların Çalıkın kendi kaynaklarından ödenmiş olması gerekiyordu. Ama, öyle olup olmadığını bilmiyoruz. Bilinen şuydu: Bu grubun AKP iktidarının dolaylı kontrolüne geçişiyle beraber, zaten fincancı katırlarını pek ürkütmemekte olan TMSF patronajındaki Sabah-ATV, iyice araçsallaşmış ve iktidarın hık deyicisi durumuna gelmişti.

\n

Ele geçirilişi itibarıyla, dost düşman herkese, Bu kadar da olmaz dedirten bu el değiştirmenin ardından, AKP lideri, Doğanın medya gücünün dengelenmesi gerektiğini düşünüyor, dolayısıyla bu operasyon için Fena mı oldu ifadesini kullanıyordu.

\n

RTE, bir yandan Cemaat ile birlikte, yeni TV kanalları, gazeteler vs. ile medya alanını genişletirken, kamu kurumu TRTyi ve AAyı iyice borazan durumuna getirdi. Rakibi gördüğü merkez medyayı ise küçülmeye zorladı ve yaptı da...

\n

***

\n

Çok değil, geçen yılın 18 Kasımında Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Hürriyet Towerın toplantı salonunda, gazete yönetiminin davetiye çıkardığı işadamlarıyla gazetecilere ekonominin durumunu anlatmak üzere çağrılıydı. Ev sahibesi olarak Hoş geldiniz konuşması yapan Hürriyetin Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Babacana ve iktidarına büyük övgüler düzüyor ve İşlerimiz 8 yıldır tıkır tıkır gitti. Türkiye bulunduğu coğrafyada tek büyüyen ülke durumunda. Sayın Babacan önümüzdeki yıllarda da işlerin böyle gidip gitmeyeceğini bize anlatacak diyerek Babacana şükranlarını ifade ediyordu. Bu buluşma ve takdim biçimi, Doğanı çeşitli vergi denetimleriyle köşeye sıkıştırıp onu istediği kıvama getiren AKP iktidarına, Kentin anahtarlarını teslim etme töreni gibiydi. Babacan, zaferinin tadını çıkartırken hemen herkesin aklına, Bizim kültürümüzde biat etmek yoktur efelenmesi yapan Aydın Doğanın sözleri geliyordu. Büyük lokma ye, büyük konuşma sözü böylesi durumlar için söylenmişti herhalde. Fillerin tepişmesinde devran dönmüştü, devir AKP devriydi artık. Doğan, kısa sürede her alanda küçültüldü. Petrol Ofisi sattırıldı. Milliyet, Vatan elden çıkartıldı, Radikal, murdaredildi. Star, Uğur Dündar belasından ayıklanmış halde bünyeden çıkartıldı. Makul ölçülere düşürülen Doğanın ardından, RTEye her fırsatta bağlılığını bildiren Şahenkin Doğuş Medya Grubu, tam da RTEnin istediği formata getirildi. 12 Haziran seçimlerinin ardından NTV adeta hadım edildi. Sterilize edilmiş Star da bu gruba teslim edildi. Geriye kim kalmıştı ki zaten? Cinere kaşları çatmak yetiyor, mesela, Ece Temelkuran gibi münafıkların bir işarette işine son verdirmek zor olmuyordu. Karamehmetin sorun olması söz konusu olamazdı. Geriye kalan herkese haddi bildirilmişti artık. O zaman sağda solda, hele ki son zamanlarda dış basında dile dolanan Sabah-ATVyi, bu şaibesiyle elde tutmanın, bu çirkin görüntüyle fotoğraf vermenin ne gereği vardı... Pekâlâ elden çıkarılabilirdi. Hem, boşuna kaynak yutuyordu. Götürüsü, getirisinin çoktan üstüne çıkmıştı. Beklenen misyon, üstünde kontrol kurulan medya ortamında artık yerine getiriliyordu nasılsa. Üstelik, grup, tanıdık birine devredilebilirdi. Mesela, Amerikalılara RTE için kefil olan, Deliğe süpürmeyin, kullanındiyen Cüneyd Zapsu adı ortalıkta dolaşıyordu. Zapsunun danışmanlığını yürüttüğü Texas Pacific pek hevesliydi Sabah-ATVyi almaya... Ülker bile arzı endam edebilirdi.

\n

3. Köprü’ye Karşı...

\n

AKP rejiminin üçüncü boğaz köprüsü ihtirası dinmek bilmiyor. Son anda bir değişiklik olmadı ise yarın (10 Ocak) Ankarada Karayolları Genel Müdürlüğünde teklifler alınacak. İstanbulun trafik sorununu çözeceği yalanıyla gündeme getirilen 3. köprü projesi için belirlenmiş olan Garipçe-Poyrazköy hattının neredeyse tamamı ormanlık alan... Bu dev rant projesi, İstanbulun ve Kuzey Marmaranın kalan son doğal varlıklarını, ormanlık alanlarını, tarım alanlarını ve su havzalarını sermayenin işgaline açıyor. 3. köprü projesi, deprem gerçeğini İstanbul halkına karşı yeni bir saldırı aracı haline dönüştüren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile İBB tarafından, Yeni İstanbul”, “Kanal İstanbul gibi kentleşmeyi daha da kuzeye kaydırarak inşaat şirketlerinin ve arazi rantçılarının aç gözlü iştahlarını gidermeyi amaçlayan çılgın yağma projelerinin anahtarı...

\n

3. Köprü Yerine Yaşam Platformu isimli girişim, İnsanca bir yaşam, yaşanabilir bir İstanbul için köprü değil orman, köprü değil su, köprü değil toplu ulaşım istiyoruz diyor ve tüm yaşam savunucularını, 10 Ocak Salı (yarın) Ankarada Karayolları Genel Müdürlüğü önünde olmaya çağırıyor...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları