Hırvatlara Katliam Vetosu!

23 Kasım 2008 Pazar

ROMA - Caludio Magris, Geçmişin suçları, kuşaktan kuşağa devrolunan bir miras değildir!diyor.

Türk okurlarıyla iki yıl önce El Yordamıyla(Alla Cieca) aracılığıyla buluşan ve şimdi de Turkuaz Yayınlarındançıkan ünlü eseriDanubio(Tuna Boyunca) ile ilgi çeken yazar; Corriere della Seradaki son yazısında (18 Kasım), son yıllarda bir Avrupa uygarlık kriterinedönüşen geçmiş adına özür dileme geleneğinekarşı çıkıyor.

Torunların, dedelerinin suçlarından ilelebet sorumlu tutulamayacağınaişaret eden Magris, Bu herkes için geçerli, istisnası olmayan bir kuraldır...diyor. Ele aldığı her konuya derinlikkatan ve farklı bakış açıları getiren Magrisin son yazısı, birkaç nedenle dikkatimi çekti.

Bunlardan ilki, doğrudan atıf yapmasa da ilkesel planda, Ermeni soykırımıbağlamında olası çıkarımlar.

İkincisi, yazarın tüm eserlerine damga vuran kapsamlı bellekanalizi...

Tarihin araçsallaştırılmasına hayır

Claudio Magrisin konuya el atmasına yol açan neden; Romanın faşist kökenli Belediye Başkanı Gianni Alemannonun, (bizimle aynı dönemde AB müzakerelerine başlayan) Hırvatistan üyeliğine koyduğu tavır:

Hırvatlara; Topraklarınızda işlenen foibekat-liamlarını tanımadığınız sürece, ABye giremezsiniz!diye bayrak açıyor Alemanno ve şöyle devam ediyor: Bu ayıbı tanımadıkları sürece, Hırvatlara Avrupalı kardeşlerimiz olamayacakları söylenmeli!

Foibe katliamlarınınne olduğunu, önce kısaca anlatmam lazım: Foibe”; Trieste yöresine özgü kanyonlara verilen ad.

Yugoslav komünistleri, II. Dünya Savaşı yıllarında faşizmle mücadeleadı altında -ölü ya da diri- binlerce İtalyanı bu kanyonlara atmış!

İtalyan neo-faşistleri, Hırvatlardan şimdi 65 yıl öncesinde kalan bu trajedinin hesabını soruyor.

Bu tarihi hesaplaşmayaMagris: Bir defa, bu insanlık suçunu işleyenler yalnız Hırvatlar değildi! hatırlatmasıyla başkaldırıyor: Günümüz Hırvatistanından bambaşka bir tarihi gerçeklik içinde cereyan eden bu suça sadece Hırvatlar değil, Sırplar ve Slovenler de ortak olmuştu...

İtalyanın yaşayan en büyük yazarlarından olan Nobele adayıMagris, muhalif tavrını yalnızca bu farklı tarihi gerçekler, farklı halklar ve devletlerçizgisiyle sınırlamıyor ki, getirdiği itirazın en canalıcı noktası tam da burada yatıyor.

Geçmişin suçlarından kendimizi tümden soyutlayamasak da yeni kuşaklar; farklı dönemlerde, farklı hükümetler altında işlenen suçlardan sorumlu olamazdiyor Magris.

‘Ben iki, o üç... öldürdü!’

Geçmişin bilincini taşımak; ne ulusal mirasın büyüklüklerin döne döne yüceltilmesi, ne kara sayfalarının ağırlığı altında ezilmek olabilir diyen yazar özetle şöyle devam ediyor:

İnsanlığın evrensel vicdanı büyüklük ve sefilliğin -kişisel, kolektif, ulusal, siyasi düzlemde- iç içe geçtiği bir bütündür. Karşıt tarafların; üste çıkmak ve gerçeği yalnız kendilerinden yana yontmak adına koydukları devamlı çaba, insanlık gerçeğinin doğasına aykırı. (Tarihi hesaplaşmalar adına) Tarafların verdikleri kurban sayısını karşılıklı şişirmesi rastlantı değil: Bakın! Düşmanlarımız, bizden daha katildi! Biz iki kardeş katlettik. Onlar, üç kardeş öldürdü!laflarıyla dipsiz bir kısırdöngüden başka hiçbir yere varılmaz...

Magris yazısını, bazı çevrelerce Hırvatistanın AB üyeliğine set çekmek adına getirilen ideolojik engellemelere karşı -görünürde spesifik bir konuda- yazmış. Ama kullanılan argümanlar, geçmişin tüm hesaplaşmaları için geçerli.

Bu, o kadar böyle ki; makalenin yer aldığı sayfa düzeninde yalnız doğrudan sözü edilen foibe katli anılarınınresimleri yer almıyor. Bunların yanı başında hemen; ABDnin kölelik dönemi ve Yahudi soykırımına ilişkin fotoğraflar da dikkat çekiyor. Ve yazı şu üst başlıkla veriliyor:

Kısırdöngü suçlamalardan bir çıkış önerisi!

Avrupa basınında ilk kez böyle bir öneriyle karşılaşıyorum.

Bu vesileyle Magrisin bizlere 22 yıllık gecikmeyle”(!) ulaşan en ünlü eseri; Tunadan da bahsetmek istiyordum.

O başka bir yazıya kaldı.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları