Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Atatürk’ü koruma kanunu
Ölümünden sonra Atatürk’ün büst ve heykellerine saldırılar başlamıştı. Giderek artması üzerine Nadir Nadi 10 Kasım 1949 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi’nde “Sırtlanlar aslana saldırmak için ölümü beklerler” diye yazmıştı. Atatürk’ün ölümünden 14 Mayıs 1950’ye kadar manevi varlığına 51, fotoğraflarına 12, heykel ve büstlerine 4 olmak üzere 67 tecavüz olduğu İçişleri Bakanı Halil Özyörük tarafından TBMM’de açıklanır.
Kanun çıkarılmadan İçişleri Bakanı Halil Özyörük imzası ile bütün illere gönderilen genelgede “...Cumhuriyet’in banisi Büyük Atatürk’ün heykel, büst ve fotoğraflarına karşı çirkin tecavüzlerin tevali ettiği görülmektedir... Bugün yurdumuz için Cumhuriyet’in bir sembolü mahiyetini almış bulunan, Atatürk isminin ve eserlerinin basit politika oyunlarına alet olmaktan katiyen uzak tutulması icap eder” denilerek gerekli önlemler alınması istenmişti.
Kanun görüşmeleri
Kanun tasarısının 4 Mayıs 1951 günü TBMM’ne gelmesi üzerine yürürlükteki 1924 Anayasa’sının 69. Maddesinin “Türkler kanun karşısında eşittirler ve ayrıksız kanuna uymak ödevindedirler. Her türlü grup, sınıf, aile ve kişi ayrıcalıkları kaldırılmış ve yasaktır” hükmüne aykırılığı bazı milletvekillerince ileri sürülür.
“Şahıs için kanun yapmak doğru değildir” şeklindeki görüşlere karşı Adalet Komisyonu sözcüsü Hamit Şevket İnce bir dizi yasayı örnek göstererek, bu yasaların Atatürk yaşarken çıkarıldığını, şimdi ise manevi varlığının korunmasının istendiğini açıklar. TBMM’de, yasanın lehinde ve aleyhinde yapılan tartışmalar sırasında Atatürk’e bugün de saldıranlara ders niteliğinde yanıtı Hatay Milletvekili Tayfur Sökmen verir:
“... Arkadaşlarım, ... (Atatürk olmasaydı) birçoklarınızın içinde bulunduğu ve babasından işitip tarihte okuduğu Milli Mücadeleler ve İstiklal Muharebesi olmaz, inkılaplar yapılmazdı, mücadele olup inkılaplar yapılmasaydı, bizler değil, Ticaniler bile burada bulunamazdı.”
Hirch’in görüşü
Yasanın çıkarılmasını isteyen hükümet, Ernst E. Hirsch’den görüş ister. Prof. Hirsch “Atatürk adında bir şahıs, hukuki anlamda artık mevcut değildir. Dolayısıyla ona yasa yoluyla bir imtiyaz sağlanması konu olamaz. Söz konusu tasarıda ceza hukuku normlarıyla korunması öngörülen varlık ve şahıs Atatürk değildir. Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyetinin kurucusuna karşı Türk Milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusudur” şeklinde bilimsel görüş bildirir.
Bilimsel görüş alındıktan sonra Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun 25 Temmuz 1951 günü TBMM’de kabul edildi. Kanun gerekçesinde de;
“Atatürk, Cumhuriyetin ve inkılaplar rejiminin sembolü olması hesabıyla, hatırasına, eserlerine ve onu ifade eden varlıklara vaki tecavüzler, bilvasıta Cumhuriyete ve inkılaplar rejimine tevcih edilmiş bir mahiyet arz edeceğinden, bunlara karşı işlenen ve amme efkârında derin akisler yaratmakta olan suçların failleri hakkında hususi hüküm ve müeyyideleri ihtiva etmekte ve Cumhuriyet Savcılarının re’sen takibata girişmelerine müsait bulunmaktadır” yazılmıştır.
Bayar’ın resti
Yasanın çıkarılmasında çok önemli ve hakim katkısı ve ısrarı gösteren Celal Bayar, milletvekillerine yasayla ilgili “görüşünü heyecanlı, hiddetli ve kararlı bir ses tonuyla” şöyle açıklamıştır:
“Bu seri tecavüzlerin önlenmesi için çıkarılması benim de zaruri gördüğüm kanun engellenir veya maksadından saptırılırsa, banisini koruyamayan Cumhuriyet’in Başkanlık görevine devam etmem mümkün değildir. Bu takdirde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve partimizin azası da kalamam. Cumhurbaşkanlığından, milletvekilliğinden ve partimizden istifa edeceğim. Davamı, tek başıma, milletimin huzuruna getirerek mücadeleyi orada başlatacağım.”
Atatürk’ü Koruma Kanunu’nda korunan hukuki değeri Yargıtay önceki Başkanı Sami Selçuk açıklamaktadır: “Suçun hukuksal konusu, korunan değer, Türk ulusunun ve insanının yücelttiği bir kişiye karşı beslediği ortak bağlılık, sevgi ve saygı duygularıdır. Bunlara saldırmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.”
Atatürk olmasaydı ona saldıranların da yaşayamayacaklarını açıklayan Tayfur Sökmen ile kanun çıkarılmasaydı Cumhurbaşkanlığı’ndan istifa edeceğini ifade eden Celal Bayar’ın bu denli önem verdikleri Kanunun nasıl uygulandığı ise bir başka yazının konusudur.
HAMDI YAVER AKTAN
Yargıtay Onursal Daire Başkanı
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası