Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Devlet yine kârlı!
7 Haziran 2015 seçimleri ve 1 Kasım 2015 genel seçimleri öncesinde özellikle CHP’nin 1.500,00 TL önererek başlattığı asgari ücret tartışmasına tüm partiler katılmış, değişik rakamlar önererek asgari ücretin artırılması konusunda fikir birliğine varmıştırlar.
MHP 1.400,00 TL, HDP 1.800,00 TL, DSP 2.000,00 TL önerirken iktidar partisi 1.300,00TL önermiş ve ülkemizde çalışan asgari ücretlinin çoğunluğu kendisine en az ücret öneren iktidar partisine oylarını vererek kendisini tekrar iktidar yapmıştır.
Mevcut verilerine göre devlet kadrosunda asgari ücretle istihdam edilen sayısı yok denecek kadar azdır. SGK verilerine göre 13.787.000 kişi işçi statüsünde çalışmaktadır. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2012 bütçe görüşmelerinde yaptığı açıklamaya göre bunların % 45’i asgari ücretle çalışmaktadır. Bu durumda ülkemizde asgari ücretle çalışan sayısı 6.204.150 kişiye isabet etmektedir.
Ortalama 6 milyon kişi olduğunu baz alacak olursak, mevcut duruma göre; devlet, bekâr ve çocuksuz bir asgari ücretliden ayda 162,37 TL gelir vergisi, 9,67 TL damga vergisi olmak üzere toplam 172,04 TL vergi, 191,03 TL SGK primi almaktadır. Yani devlet 6 milyon kişiden 1.032.240.000 TL vergi almaktadır.
Yeni durumda...
Asgari ücret net 1.300,00 TL olduğuna göre bu durumda devlet 1 asgari ücretliden ayda 86,46 TL (110,10 TL’si şimdilik hazineden karşılanıyor.) gelir vergisi, 12,50 TL damga vergisi olmak üzere toplam 98,96 TL vergi alacaktır. Yılsonunda 110,10 TL hazine desteği kalktığında 6 milyon kişide bu rakam toplam 1.254.360.000,00 TL olacaktır. Yani devlet kasasına her ay fazladan 222.120.000,00 TL para girecektir. Yani asgari ücret artışından devletin zararı değil kazancı söz konusudur. İşverenlerimizin yoksulluk sınırın 4.000,00 TL’ye dayandığı bir ortamda SGK işveren payının ve net ücretin artması sebebiyle 1.300,00 TL net asgari ücreti tartışma konusu yapması da tek kelime ile çalışana saygı duyulmamak olarak yorumlanabilir. Devletin emek ağırlıklı ihalelerde yaklaşık maliyeti daha yüksek tutmak zorunda kalması sebebiyle de kamu ihalelerini üstlenen patronlar açısından da bir kayıp söz konusu değildir.
Kısacası asgari ücret artışından yine devlet kazançlı çıkacaktır.
Doç. Dr. FARUK GÜÇLÜ
-
‘Korku giderek yayılacak’
AKP iktidarının kendisine yakın bulmadığı burjuvalara baskı yaptığı bir gerçeklik. Burjuvaların, sürekli taviz vermesi gerçekten de korku içinde olduğunu ortaya koyuyor.
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök seçimlerden önce, Türk burjuva sınıfını, haklı olarak korkaklıkla suçluyor, “ülkesi, felaketle bitecek bir amok koşusu yaparken, sesini çıkarmamakla” eleştiriyordu. Burjuvaların, sürekli taviz vermesi gerçekten de korku içinde olduğunu ortaya koyuyor. İşte son örnek, Kayserili bir sermaye grubu, yıllardır aktif üyesi olduğu, işveren örgütünden ayrılmaya zorlandı. Şu açıklamayı yaparak: “Holding(imiz) T.C devletimizin kurum ve kuruluşlarına saygıyla bağlıdır. (Bunu AKP’ye de bağlıyız diye okuyabiliriz).§”
Korkunun temelleri
AKP ve Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan iktidarda kaldığı sürece, korkunun yaygınlaşması kaçınılmaz. Aslında AKP’nin iktisadi ve sosyal politikaları sonuçları incelendiğinde, burjuvazinin korkması için bir neden göremiyoruz. Mesela, Türkiye’nin en büyük 500 firması listesindeki özel şirketler 2003-2014 boyunca reel kârlarını yüzde 120 artırdı. Reel ücret artışı ise yüzde 45’te kaldı. İhracatları yüzde 160, öz sermayeleri yüzde 150, sabit sermaye stoku yüzde 100 oranında büyüdü. Bankalar kârlarını yüzde yüze yakın oranda artırdı.
Çalışma hayatındaki düzenlemelere gelince... En başta iş yasası, ‘toplusözleşme’ kanunu olmak üzere, bütün yasalar burjuva sınıfının çıkarlarına göre yeniden düzenlendi. Sonuca bakalım, sendikalaşma düzeyi 2002’de yüzde 9 iken 2014’te yüzde 6’ya gerilemiş. Taşeron, geçici, sigortasız istihdam hızla artmış.
Eğer burjuvalar için yatırımın, ticaretin, sanayinin manası kâr elde etmek ve grevsiz, gürültüsüz, sakin bir iş hayatı ise -ki öyledir- AKP iktidarında bu başarıyla gerçekleştirilmiştir. Bu tablo karşısında, ‘burjuvazinin korkaklığı’ tuhaf kaçıyor. Hemen belirtelim korkunun kaynağı ahlaki veya sosyal değil, maddi.
Rekabet
Türk burjuvazisinin sermaye birikiminin, uluslararası piyasalarda (belli ölçülerde) rekabet edebilecek bir güçte olduğunu söyleyebiliriz. Fakat rekabet kapasitesinin istikrarı (devamlılığı) ve de pazar payının korunabilmesi için kapsamlı bir kamu desteğine (vergi indirimi, yatırım teşviki, ihracat primi, vb) hep muhtaç olmuştur.
Bu destekten mahrum olmak, bir şirketin hiç de uzun olmayan bir sürede rekabette geriye düşmesine, pazar payının gerilemesine hatta tasfiye olmasına yol açabilir. “Özal dönemi zenginleri” bu konuda iyi bir örnek oluşturur. En azından kendisine rakip firmaların, kamu tarafından kayrılıp desteklenmemesi gerekir ki pazar payı korunsun. Burjuvaların dernekleriyle, odalarıyla, işveren sendikalarıyla son derece örgütlü olup da dayanışmadan kaçınmaları da tuhaf kaçıyor. Ama bu tuhaflığın nedeni de maddi koşullarla ilgili. Şöyle, baskı bizatihi rekabet gücü için burjuvaların bir kısmı için fırsat olarak görülüyor. Bunlar, baskıya boyun eğip taviz veren firmalar aleyhine rekabet gücünü artırmayı umuyorlar.
Teslim ve taviz
Burjuvaların 13 yıllık AKP ile ilişkisi, teslim olma ile taviz verme arasında gidip geleceklerini gösteriyor. Bu tecrübe demokrasi mücadelesinde burjuvazinin kaypak bir konuma sahip olduğunu açık biçimde ortaya koymuştur.
Demokrasi mücadelesinin gerçek menziline ulaşması için, burjuvazinin sahibi olduğu işletmelerde çalışan kitlelerin siyasal tutum almalarına ihtiyaç var. Şayet çalışanların, yani işçilerin ücret artışı, güvenceli çalışma gibi taleplerinin arasına demokrasi ve özgürlük de girebilirse bu AKP korkusunun ortadan kaldırılması için çok önemli tarihi bir adım olacak.
ERHAN BİLGİN
İktisatçı
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu