Olaylar Ve Görüşler

Direnişin 500. gününde Boğaziçi - Doç. Dr. Mehmet KABASAKAL

20 Mayıs 2022 Cuma

1980 sonrası ilk kez askeri yönetim Boğaziçi Üniversitesi’ne dışarıdan bir rektör atamıştı. Yıllar sonra darbelere karşı olduğunu iddia eden bir yönetim yasayla değil, KHK yoluyla yine dışarıdan bir rektör atadı. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin, öğrenci ve mezunlarının rektör atamalarına karşı direnişi sürüyor. 18 Mayısta 500 gün oldu. BÜ mezunları her hafta “kayyum yönetimi kabul etmeyeceklerini ve direnişten vaz geçmeyeceklerini” belirterek sanal nöbetle destek veriyorlar. Bu haklı demokratik direniş akademik dünya yanında toplumdan da destek görüyor, ödüller alıyor. SODEV’in,  Halkevlerinin, İnsan Hakları Derneği’nin “ödülleri” Boğaziçi direnişçilerine verildi. Bir ödül de “2021 Akademik Özgürlük Ödülü” adıyla Kuzey Amerika Ortadoğu Çalışmaları Derneği’nden geldi. Destek yeni ödüllerle devam ediyor. KONDA’nın bir araştırmasına göre halkın yüzde 80’i öğretim üyelerini haklı buluyor. Halkın yüzde 83’ü rektörleri öğretim üyelerinin belirlemesinin doğru olduğuna inanıyor.

ÖĞRENCİLERİN DURUŞU

Boğaziçi Üniversitesi 1971 yılında Robert Kolej Yüksek Okulu’nun özerk bir üniversiteye dönüşmesiyle kurulmuştu. 1863’te kurulan Robert Kolej’in Amerikalı mütevellileri 1960’ların ortalarında yüksek okulu kapatmayı düşünüyorlardı. Mütevelli heyetinin çalışmaları, öğrencileri ve ilerici öğretim üyelerini bir araya getirdi. Öğrenciler, 25 Eylül 1970’te neredeyse tüm öğrencilerin katıldığı forumda beş günlük boykot kararı almış, Mütevelli Heyetine “tepeden inmeci” yaklaşımı kınayan bir mektup göndermişlerdi. Milliyet gazetesine de boykotu nedenleriyle anlatan bir yazı gönderilmişti. Öğrenci Birliği, Yüksek kısmın öğrencisi alınmayarak 1975 yılına kadar tasfiye edilmesini, “Türk eğitimine indirilen bir darbe” olarak görmekteydi. Öğrenciler yüksek okulun “özerk Türk üniversitesine” dönüştürülmesi mücadelesine destek için kamuoyuna yönelik yoğun bir çalışmaya girdiler. Öğrenci birliği kurulacak üniversite için fizibilite çalışması bile yaptı. Kamuoyunu ve karar alıcıları etkilemek amacıyla boykotun yanı sıra İstanbul ve Ankara’da yürüyüşler düzenlediler. 

İPEKÇİ’NİN DEĞERLENDİRMESİ

Ankara yürüyüşünün gerçekleştirildiği 19 Kasımda Abdi İpekçi, Milliyet gazetesindeki köşesinde altı gün yayımlanan yazı dizisinde Robert Kolej sorununu bütün boyutlarıyla ele aldı:  

“Ülkemizde eğitim kuruluşlarına ihtiyacın hızla arttığı bir dönemde hele Robert Kolej standardında bir kuruluşun kapanması büyük bir kayıp olacaktı. Buna karşılık okulun, özelliklerini yitirmemek kaydıyla Türk yönetimine geçmesinde yarar ve hatta zorunluluk vardı.”

İpekçi altı bölümlük yazısını öğrencilerin tutumuna değinerek söyle noktalıyordu:

“Bu öğrenciler her zaman takdirle anılması gereken örnek bir davranış göstermektedirler. Zira kendileri için değil, kendilerinden sonra gelecekler için savaşmaktadırlar. Boykotları, yürüyüşleri, kolay sınıf geçmek gibi isteklerle değil, Türk eğitim sistemine bir kuruluşun kazandırılması yüksekokulun muhafazası amacıyla düzenlenmektedir.”

Özetle, Boğaziçi Üniversitesi kolay kurulmadı. Öğrenciler Ankara’da, İstanbul’da yürüyüşlerle kamuoyu desteği oluşturarak mütevelli heyetinin bazı üyelerini yanlarına çektiler, ardından devlet nezdinde çalışmalara giriştiler. Sonuçta Robert Kolejin lise kısmı Arnavutköy kampusunda birleşti, Bebek Kampusu zamanın Milli Eğitim Bakanı Şinasi Orel’in desteği ile üniversiteye dönüştü ve Türkiye nitelikli eğitim veren bir Türk üniversitesine kavuştu. 

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki özerk üniversite mücadelesi Türkiye’nin demokrasi sorununun bir parçasıdır ve 51 yıl önceki gibi başarıyla sonuçlanacaktır.

DOÇ. DR. MEHMET KABASAKAL

SİYASET BİLİMİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları