Erdoğan’ın alternatif evreni - İlker Yıldız
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Erdoğan’ın alternatif evreni - İlker Yıldız

27.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye’de siyaset, yalnızca kurumsal yapıların rekabetiyle değil, aynı zamanda gerçeklik algısının nasıl inşa edildiğiyle de şekilleniyor. Özellikle son on yılda iktidar, yalnızca ekonomik ya da güvenlik politikalarıyla değil, “gerçekliğin anlatımı” üzerinden de bir hegemonya kurmaya çalışıyor. Bu çaba, sadece bir propaganda stratejisi değil; adeta bir “gerçeklik rejimi” inşasıdır.

Artık Türkiye’de yalnızca “ne yaşandığı” değil, “yaşananların nasıl anlatıldığı” da siyasetin temel rekabet alanlarından biri. Özellikle ekonomik gerçeklik ile siyasal söylem arasında açılan mesafe, bu durumun en görünür göstergesi. Geniş toplumsal kesimlerin deneyimlediği yoksullaşma ile iktidarın çizdiği büyüme ve refah tablosu arasındaki çelişki, bizi “posttruth” (gerçeklik sonrası) kavramına yaklaştırıyor.

Post-truth siyasette, kamuoyunun bilgiye değil; duyguya, sadakate ve kimliğe yaslanarak pozisyon aldığı bir zemin oluşur. Bu bağlamda siyasi lider, klasik anlamda bir programın temsilcisi olmaktan çıkıp bir inanç sisteminin odağına yerleşir. Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan etrafında şekillenen politik bağlılık, tam da bu tür bir dönüşümün belirtisidir.

Öyle ki seçmenler kişisel olarak deneyimledikleri ekonomik zorluklara rağmen, “herkesin arabası var, kriz yok” gibi söylemleri benimseyebiliyor.

TERSİNE TOTALİTARİZM

Bu durumu yalnızca bilgi eksikliğiyle değil; ideolojik inşanın bireyin gerçeklik algısını şekillendirmesiyle açıklamak gerekir. Başka bir deyişle, bu anlatı bireylerin sadece neye inandıklarını değil, neyi gerçek kabul ettiklerini de belirliyor.

Bu alternatif evrenin inşasında medyanın taşıyıcı rolü dikkat çekici. Siyaset teorisyeni Sheldon Wolin’in “tersine totalitarizm” kavramı, bu durumu açıklamak için işlevsel olabilir. Wolin, modern otoriter rejimlerin klasik baskı yöntemlerinden çok, medya ve kültür yoluyla “rızaya dayalı bir kontrol” mekanizması kurduğunu savunur.

Türkiye’de de medyanın büyük bölümünün iktidar kontrolüne geçmesiyle birlikte, gerçekliğin toplumsal düzlemde yeniden üretildiği bir alan oluştu. Burada yalnızca bilgi değil, duygu da yönlendirilir. Böylece alternatif evrende tüm olumlu gelişmeler Erdoğan'ın kararlılığına; tüm sorunlar ise “muhalefetin beceriksizliği”ne bağlanabilir duruma gelir.

Bu sistemin en dikkat çekici boyutu, iktidar partisine oy veren seçmenin rasyonel değil dogmatik bir bağlılıkla hareket etmesi. Böyle bir politik sistemde parti programından, adaydan ya da performanstan bağımsız bir sadakat ilişkisi oluşmuştur. Bu da siyaset biliminin “karizmatik otorite” tanımıyla örtüşür.


İNŞA EDİLEN GERÇEKLİK

İşte bu nedenle Erdoğan’ın CHP lideri Özgür Özel’e söylediği “Şu anda elindeki boş veya dolu sandalye sana yeter. Tepe tepe kullan. Erken seçim hesaplarıyla heba ettikleri vakitleri, millete hizmete harcasalar, belki milletin gönlüne girebilmenin bir yolunu bulabilirler” sözü yalnızca muhalefeti hedef almakla kalmaz; aynı zamanda kendi seçmenine sunduğu alternatif evrenin iç tutarlılığına da işaret eder.

Oysa CHP, 31 Mart seçimlerinde birinci parti olarak zaten halkın gönlüne girdi. Anketler, AKP ile arasındaki farkın açıldığını gösteriyor. Bu durumda Erdoğan’ın söylemi, yalnızca gerçeği çarpıtan bir siyasal strateji değil, belki de artık kendi inandığı bir anlatı haline gelmiş durumda.

Ancak bu inşa edilmiş gerçeklik çatırdamaya başladı. 2019 ve 2024 yerel seçimleri, büyükşehirlerdeki iktidar kayıpları, seçmenin artık bu anlatıyı sorgulamaya başladığını gösteriyor.

YAŞANAN KIRILMA UYANIŞ YARATABİLİR

Bu anlam arayışının temsilcisi ise muhalefet içinde en çok Ekrem İmamoğlu figüründe vücut buluyor. İmamoğlu’nun 2019’dan beri sistematik biçimde hedef alınması, 18 Mart’ta diplomasının hukuk olarak iptal edilmesi ve 19 Mart’ta gözaltına alınması ve tutuklanması onun bu alternatif evrenin dışındaki bir gerçekliği temsil etme potansiyeline sahip olmasındandır. Çünkü alternatif evrende açılacak bir gedik, tüm yapının çökmesine neden olabilir.

Christopher Nolan’ın Inception filminde olduğu gibi, bir rüya içinde yaşadığına inananlar, gerçeğe temas ettiklerinde önce inkâr, sonra uyanış yaşar. Türkiye’de de muhalefet için temel görev, bu farkındalığı çoğaltacak siyasal anlatılar geliştirmektir.

Alternatif evrenin katmanları ancak sorgulama yoluyla kırılabilir. Genç kuşaktaki eleştirel potansiyel, büyükşehirlerdeki siyasal dönüşüm, her siyasal dönüşümün iktidar tarafından cezalandırılması ve artan ekonomik sıkışmışlık, bu kırılmanın zeminini oluşturuyor. Ve eğer bu kırılma derinleşirse, Türkiye uyanabilir. Gerçekliğin, yalnızca anlatılan değil, ortak akılla doğrulanan bir şey olduğunu yeniden hatırlayabiliriz.

Ama iktidar cephesinde her şey bu rüyanın sürmesi için seferber ediliyor. Çünkü o rüya yıkıldığında, yalnızca bir siyasal iktidar değil; onun etrafında kurulan bütün bir inanç sistemi çökecek.

Ve işte tam da bu yüzden, katmanlar kırılmasın istiyorlar.

İLKER YILDIZ

SİYASET BİLİMCİ, YAZAR

İlgili Konular: #evren

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025