Halkın ızdırabı ve totaliter yönetimler - CENGİZ KARAHAN
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Halkın ızdırabı ve totaliter yönetimler - CENGİZ KARAHAN

09.06.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının belli bir kesimi adeta celladına âşık. Cellatta karşılığı olmayan aşk, her zaman hüsranla ve felaketlerle sonuçlanır. Devleti ele geçirmek için, FETÖ ve “yetmez ama evet” diye naralar atan “liboşlar” kullanıldıktan, Avrupa Birliği’ne şirin görünmeler sonlanıp, demokrasi treni istenilen durağa getirilerek, trenden inildikten sonra felaketleri yaşıyoruz, ızdıraptayız.

Örneğin var olan anayasaya uyulmuyor, amir hükümlerinin emri yerine getirilmiyor. En üst yargı makamı olarak Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar uygulanmıyor. Ama “Vesayetten arındırılmış yeni, sivil anayasa yapacağız” deniyor, yurttaşlar olarak biz bir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.

Vergilerimizle yayın yapan TRT, iktidara başka muhalefete başka davranıyor. RTÜK Yönetim Kurulu, muhalif televizyonlara ve yayın kuruluşlarına acımasızca cezalar yağdırıyor. Muhalif televizyonlar için “suç” saydığı yayınları, yandaş televizyonlar yapınca görmezden geliyor. Yurttaşlar olarak biz hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.

Yargı, muhalefete “düşman hukuku” uyguluyor. Aynı iddialarla veya benzer iddialarla suçlanan iktidar taraftarı olunca hiçbir şey yapmıyor, dava bile açılmıyor. Muhalefet taraftarları aynı suçlamalarla derdest edilip içeri atılıyor. Aylarca, hatta yıllarca içeride/ hapiste tutuluyorlar. Yurttaşlar olarak hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.


BİAT KÜLTÜRÜ YERLEŞİYOR

Eğitimin çağdaş, bilimsel ve laik nitelikleri tamamen yok edildi/ ediliyor. Tarikatlar, cemaatler eğitim öğretimin paydaşları oldular. Okullar modern medreselere dönüştürüldü. Anayasasında, “demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” yazan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni teokratik bir devlete dönüştürmek için eğitim öğretim programları araç olarak kullanılıyor. Yurttaşlar olarak bizler hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.

Yüz yıl önce kurulurken çağdaş, demokratik, laik ve sosyal bir devlet olması hedeflenen Türkiye Cumhuriyeti Devleti gemisini hedefe yürüten bürokrasi ve Cumhuriyet kurumları tamamen ortadan kaldırıldı. Liyakatin yerini biat kültürüyle yetişenler aldı. Yurttaşlar olarak bizler hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.

Yargı, yürütme, yasama tek adama bağlandı. Aklımızla dalga geçer gibi bunun adına da “ileri demokrasi” dendi. Bütün çağdaş demokrasilerde var olan kuvvetler ayrılığı yok edildi. “Kanun hükmünde kararnamelerle” devletin bütün ayarları bozuldu. “Cumhurbaşkanlığı hükümet Sisteminde işler çabuklaşacak, sorunlar kökten çözülecek” dendi; ama ağır aksak yürüyen, şu andaki duruma göre daha demokratik ve özgürlükçü olan devlet sistemi kaosa dönüştürüldü. Yurttaşlar olarak bizler hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.

Ekonomi çöktü. Parası olan, birçok yerden maaş alan, iktidar taraftarları bolluk, şatafat içinde yaşarlarken emeklilerin büyük çoğunluğu ve asgari ücretle çalışanlar perişan bir durumda hayatta kalmaya çalışıyorlar. Yurttaşlar olarak bizler hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.

BİREYİN DÜŞÜNME YETİSİ

Vatanın kalkınması için, dişten tırnaktan artırılan paralarla yapılan bütün Cumhuriyet kurumları satıldı/özelleştirildi. Dağımız, taşımız, doğamız yabancı sermaye ve işbirlikçileri tarafından maden arama bahanesiyle delik deşik edildi. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz, ormanlarımız talan ediliyor. Türkiye çölleşiyor, felakete sürükleniyor. Yurttaşlar olarak bizler hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız.

“Mülakat” diye bir uygulamayla kendilerinden olmayan hiç kimseyi, önemli mevkilere/makamlara devlet memuru olarak almıyorlar. Yazılı sınavlarda yüksek puanlar alan ama mülakatta elenen gençler ile aileleri yoğun bir psikolojik işkence yaşıyorlar. Bu vicdansızlıktan dolayı intihar eden gençler ve dünyaları kararan aileler oluyor. Yurttaşlar olarak bizler hiçbir şey yapamıyoruz, ızdıraptayız. Zalim uygulamalardan dolayı, yaşadığımız topyekûn işkenceye dönüştü.

Alman filozof Hannah Arendt, Hitler iktidarında yaşananları kastederek “Totaliter yönetim, bireyin düşünme ve yargılama yetisini yok ederek onu bir kalabalığın parçası haline getirir” demektedir.

CENGİZ KARAHAN

EĞİTİMCİ YAZAR

İlgili Konular: #kültür

Yazarın Son Yazıları

Hayvancılıktaki yol ayrımı - Gülay Ertürk

Türkiye bugün hayvancılıkta çok kritik bir eşiğe geldi.

Devamını Oku
19.12.2025
Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025