Hindistan-Pakistan gerilimi üzerine... - Dursun Yıldız
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Hindistan-Pakistan gerilimi üzerine... - Dursun Yıldız

30.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Başlangıçta Hindistan ve Pakistan arasından yaşanan gerilimin tanımlamasını yapmak gerekirse, Keşmir’de tırmanan son krizin su savaşı yaratacak bir su krizi olmadığını söyleyebiliriz. Bugün karşımızdaki bu tablo tarihsel Keşmir sorunu ve iklim değişikliği tehdidi üzerinden yürütülen bir su stratejileri krizinin başlangıcıdır. Ancak bu sorunun orta vadede gerçek bir su savaşı ile sonlanması ihtimali de düşük değildir.

HAVZADA HİDROPOLİTİK AÇIDAN NE OLDU?

Hindistan bugüne kadar siyasi ve askeri gerginliklerden uzak tuttuğu su paylaşım işbirliğini dikkatli bir şekilde örselemiştir. Bir diğer deyişle uzun zamandır süren ve örnek gösterilen bir sınıraşan su anlaşması konusunda bir gelenek bozulmuştur. Hindistan su kartını masa üstüne çıkarırken yazılı açıklamalarda çok dikkatli bir dil kullanmış, anlaşmayı duraksatmış, barajlardan geçen suyu tortu temizliği için kestiğini açıklamış ve sonra kapakları açmıştır.

Sonuç olarak Hindistan uluslararası su hukukunu da kısmen gözetip sınırlı bir askeri güç kullanarak Keşmir’in kontrol ettiği Cammu Keşmir bölgesinde yeni bir hidropolitik pozisyon oluşturmuştur. Bu strateji ile bir anlamda su paylaşımı konusunda yeni pozisyonunu radikal bir şekilde açıklamıştır. Hindistan aynı zamanda 1960 tarihli İndus Suları Antlaşması’nın gözden geçirilip yenilenmesine yönelik olarak sahada radikal bir hamle yapmıştır. Bunun için 22 Nisan’da düzenlenen ve 26 turistin yaşamını yitirmesine neden olan terör saldırısını çıkış noktası olarak kullanmış ve saldırının araştırılarak gerilimin azaltılması önerisini reddetmiştir.

NEDEN ŞİMDİ OLDU?

Hindistan 1986 yılından başlayarak Pakistan’a giden suların üzerinde 40 metreden 143 metre yüksekliğe kadar birçok baraj yapmış, hatta son olarak 167 metre yüksekliğinde bir baraj planlamıştır. Pakistan’ın “anlaşmaya uygun olmadığı” şeklinde itirazlarına rağmen inşa edilen bu büyük barajlar, Hindistan’ın Cammu Keşmir bölgesindeki idari hâkimiyetini sağlamlaştırdığı gibi kendisine suyu kontrol etme olanağı da tanımaya başlamıştır. Halen suları tam olarak kontrol edecek depolama hacmine ulaşmamış olmalarına rağmen bu barajların Hindistan için sessiz stratejik manevra araçları haline gelmesi Pakistan’ın endişelerini artırmıştır.

Aslında 1989 yılından bu yana bu büyük depolamalı barajların yapılması İndus Suları Antlaşması’nı defacto olarak örselemiştir. Bu gelişmelere bağlı olarak Hindistan iklim değişikliği, nüfus artışı ve temiz enerji üretme politikalarını ileri sürerek yeni bir anlaşma oluşturma çabasına girmiştir. Bu kapsamda son yıllarda İndus Suları Antlaşması’nın yenilenmesi taleplerini artırmıştır. Bu nedenle son yıllarda Hindistan Keşmir gerginliğinin su paylaşımından uzak tutulması politikasından uzaklaşmaya başlamıştır.

2016 yılında yaşanan bir saldırı sonrasında “Kan ve su birlikte akmaz” resmi açıklamasını yaparak su kartını kullanma konusundaki tehditlerini artırmıştır.

Hindistan, Keşmir’de yaşanan son terör saldırısı sonrasında sınırlı askeri güç kullanarak ve İndus Suları Antlaşması’nı duraksattığı konusunda açıklamalar yaparak Keşmir’de hidrojeopolitik kontrol oluşturma politikasını sürdüreceği mesajını netleştirmiştir.

22 Mayıs 2025’te Hindistan Başbakanı Reuters’a verdiği demeçte “Pakistan, Hindistan’ın hak sahibi olduğu suyu alamayacak” açıklamasını yapmıştır. Bu da Hindistan’ın bu konuda oluşturduğu stratejiyi sürdürmeye kararlı olduğunu ortaya koymaktadır.

BUNDAN SONRA NE OLUR?

Su savaşlarının uzun sürekli barışçıl sonuçları olmaz, bu nedenle tam ve mutlak kazananı da olmayacaktır. Ayrıca su konusunda yaşanan askeri çatışmalar genellikle kıyıdaş ülkeler arasında tarihsel bir anlaşmazlığın bulunduğu bölgelerde ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle İndus havzasında su paylaşımı konusunda savaş riski tamamen yok değildir. Ama şimdilik bazı nedenlerle “tam kapsamlı bir su savaşı”nın düşük bir olasılık olduğu söylenebilir.

Bunun yanı sıra Pakistan’ın İndus havzasında Hindistan’ın kontrolündeki Cammu Keşmir bölgesinden kaynaklanan sulara olan gereksinimi, bölgeyi su paylaşımı konusunda kırılgan hale getirmektedir. Bir diğer deyişle bölgede suya dayalı çok kritik bir güvenlik dengesi mevcuttur.

İndus havzasında Hindistan ve Pakistan arasında su konusunda yaşanacak gelişmeler özetle:

- Hindistan’ın su üzerinden yürüteceği Keşmir politikasına,

- İklim değişikliği etkisi ile su kaynaklarının azalmasına,

- Bölgede büyük oranda tarıma dayalı olan ekonomilerin artan su gereksinimine,

- Bölge dışı ülkelerin su üzerinden uygulayabilecekleri stratejilere, bağımlı olacaktır.

İndus Nehri havzasında bugün ve kısa vadede bir su savaşı yerine, gerilimli diplomasinin, karşılıklı tehditlerin ve uluslararası arabuluculukların ön planda olacağı görülmektedir. Orta- uzun vadede havza ülkeleri hidro-diplomatik ilişkilerini geliştirmezse, her iki tarafın da kabul edeceği yeni bir anlaşma yapılamazsa ve iklim değişikliğine uyum sağlanamaz, verimsiz su yönetimi ve aşırı milliyetçilik gibi faktörler kontrol altına alınmazsa, bölgede Keşmir anlaşmazlığı üzerinden bir su paylaşım savaşı çıkartılması olasılığı artacaktır.

Hindistan ve Pakistan arasındaki tarihsel Keşmir sorununun günümüzde su işbirliğini etkileyecek duruma gelmesinin sınır aşan suların güvenlileştirilmesi açısından, bölgesel ve küresel etkileri olacaktır. Bu gelişmeler sularının yaklaşık üçte biri sınır aşan ve sınır oluşturan su havzalarından oluşan ülkemiz için de önemli olup dikkatle takip edilmelidir. Sularının büyük bölümü Türkiye’den kaynaklanan Ortadoğu’da yaşanan siyasi belirsizlikler ve iklim değişikliğinin artan etkisi bölgedeki sınır aşan su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimini zorlayacaktır.

DURSUN YILDIZ

SU POLİTİKALARI DERNEĞİ BAŞKANI

İlgili Konular: #PAKistan

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025