Olaylar Ve Görüşler

İktisat çoğu kez dış politik duruşu tayin eder - Prof. Dr. Mithat BAYDUR

14 Aralık 2021 Salı

Soğuk Savaş’ın bitimi ve ABD’nin bu süreçten adeta muzaffer çıktığı algısı ile liberalizmin; tarihin sonunda, ayakta kalan tek ideoloji olduğu argümanlarıyla (The End Of History, Francis Fukuyama) kamusal anlayış, adeta sahada tüm mühimmat ve teçhizatını bırakıyor ve adeta geri çekiliyordu.

Peki... NATO, Soğuk Savaş yıllarındaki rakip paktı dağılınca nasıl bir işlev üstlenecekti?! Bunun içini doldurmak için bol miktarda tez ve öneri yazıldı. Etnik çatışmaları önleme, terörist grupları izole etme, mikro-milliyetçi kırılmaları düzenleme gibi misyonları NATO kendine atfetti...

Türkiye’nin o yılları (90’lı yıllar), terörle mücadele ve faili meçhul cinayetler ve dağılan koalisyonlar ile geçti. Zaten iktisaden de makro ekonomik değerlerinin bozulduğu ve döviz fiyatlarının karşısında, Türk Lirası’nın yine bugünkü gibi savunmasız kaldığı yıllardı...

‘SIRF SORUN’ POLİTİKASI

Soğuk Savaş bitiminde, içeride terör ve ekonomik konularla boğuşurken, dış politikada da, büyük rakibe karşı desteklenen Türkiye’nin eski önemini kaybedip kaybetmeyeceği tartışılıyordu. Ve 2002’de AKP’nin iktidara gelişiyle, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP)’ ABD ile birlikte eşbaşkanlığın, büyük bir övünç ve gururla Türkiye’nin başbakanına verilmesi, Türk dış politikasında pro-Amerikan bir çizgiyi parlatıyordu...

Ancak Türkiye, bölgesel bir güç olmanın ötesinde (bir pivot ülke), o yıllarda iki seçimden aldığı güç ve Müslüman Kardeşler  ideolojisinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaydığı titreşim ile adeta tüm Ortadoğu’da bir oyun kurucu (play maker) rolü üstlenmeye soyundu... Suriye iç savaşına müdahil olma bu dinamikler ile oldu. Rusya, Suriye’de sahaya indiğinde bile Türkiye bölgesel-küresel parametreleri denkleme katmadan kendine biçtiği misyonu sürdürdü.

Hem ABD hem Rusya, PYD/YPG yapılanması ile dirsek temasına başladığı süreçte, Türk dış politikası açığa düşüyordu...

15 Temmuz 2016’da karşılaşılan hain bir darbe girişiminin ardından da Müslüman Kardeşler ideolojisinin rahatsız ettiği Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve ilişkilerin gergin olduğu ABD -İsrail ekseni olduğu sorgulanıyor ve hatta doğrulanıyordu da...

Ve nihayet “sıfır sorun” politikası, “sırf sorun” mecrasına kayıyor ve hiçbir komşumuzla aramızın iyi olmadığı bir döneme dönüşüyordu.

Suriye iç savaşı, 4.5 milyon sığınmacıyı ülkemize taşıyor ve bitmeyecek bir ağırlama döneminin perdesi aralanıyordu. 

ABD’DEN MEDET UMMAK

Cumhuriyetin tüm birikimleri, sanayi kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri, iletişim ve ulaşım hatları 2002’den itibaren (tam 79 yıl sonra) satılmaya başlıyor ve 2017 yılına dek 63 milyar dolar toplanıyordu. Ve ne yazık ki bu 63 milyar doların 45-50 milyar doları Suriye için harcanacaktı...

ABD ilke gerginleşen ilişkiler, (burada ABD’nin de ihmal ve perspektif hatası payı büyüktür) Türk-Rus ilişkilerini stratejik hava savunma işbirliğine getirdi ve alınan S/400 füze sistemi ile, Türkiye, NATO’daki varlığını tartışmaya açtırdı.

S-400 füze sistemi alınmasıyla, F-35 projesinden çıkarıldı. Türkiye’ye toplam maliyeti 16 milyar dolar oldu. (Yaklaşık 850-900 ara mal ve yedek parça üretiminin katma değeri 12 milyar doları buluyordu).

Ekonomik denge ve derman çökünce, Türkiye yeniden transatlantik ilişkilerden ve ABD’den medet umar oldu. İktisadi düşkünlük, dış politikadaki duruşu da düşürdü.

15 Temmuz kirli darbenin finansörü BAE’yi birinci sınıf karşılama ile ağırlıyor ve sunumlar yapıyoruz.. 

YANITI ZOR SORULAR

Topraklarında 11 bin ABD askerini ağırlayan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin izin ve desteğiyle, sözde 5. Parsel’de ABD’nin dev şirketi Exxon Mobil ile Katar Petrolleri ortaklığı doğalgaz ararken bizler Katar’ı, “Zor günlerin dostu” gibi ağırlayıp portföyümüzde satılabilecek kurum ve yerleri gösteriyoruz.. Atatürk Türkiye’sine, “Para istemeye mi geldiniz?” diye soruyorlar.

Türkiye’de az çalışılan konulardan biri de, iktisat ve dış politika arasındaki korelasyondur.

Rusya’dan S-400 ve doğalgaz alan bir Türkiye, ABD’den ve finans çevrelerinden borç arayan bir Türkiye Ukrayna’da kimin yanında durmaya karar vereceğini uzun süre düşünecek!..

İktisadi düşüş, dış politikada düşkünlük getirir. İktisadi küçülme, dış politikada maalesef biraz kabuğuna çekilip büzülmeyi getirir.

PROF. DR. MİTHAT BAYDUR

İSTANBUL OKAN ÜNİVERSİTESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları