İstanbul yıkılırsa Türkiye çöker
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

İstanbul yıkılırsa Türkiye çöker

18.01.2020 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

N. İSMET HERGÜNŞEN

(e) Deniz Kurmay Albay 

Yaz aylarında 4.6 ve 5.8, geçen günlerde 4.7 büyüklüğünde minör sayılabilecek derecede hissedilen İstanbul depremleri sonrasında yaşanan gelişmeler, 17 Ağustos depreminden yeterli ders alamadığımızı birkez daha gün yüzüne çıkardı.

Yüzyılın felaketi diyebileceğimiz depremin üzerinden 20 koca yıl geçmesine rağmen istenilen toplumsal bilince ulaşabilmek için daha ne kadar can yitirilmesine ve daha ne kadar milli servetin heba edilmesine olanak tanıyacağız? Toplumun geneli olarak neden balık hafızalıyız? Neden kaderci anlayışa sahibiz ve neden her işimizi Allah’a havale ediyoruz? İnsan düşünmeden edemiyor!

Muhabere şart

Son zamanlarda artçılarıyla birlikte yaşadığımız “İstanbul depremi, ya 7.4 büyüklüğünde olsaydı” ne yapacaktık? Görülüyor ki İstanbul başta olmak üzere Türkiye depreme tam manasıyla hazır değil. Unutulmamalıdır ki “İstanbul yıkılırsa Türkiye çöker”. 

Olası bir depremde yurttaşların sevdiklerinden haber alma telaşı, panik yapmasının önüne geçilebilmesi ve devletin müdahalelesinin “önce muhabere, sonra muhabere” anlayışı çerçevesinde gerçekleşeceği çok açık ortadadır. Yeterli muhaberenin kurulamaması durumunda sadece toplumun değil devletin de nedenli çaresiz ve nedenli umutsuz kalabileceğinin en güzel örneği Gölcük depreminde yaşananlardır. Ankara’nın haberi ise o günün ilerleyen saatlerinde ancak bir fırkateyn telsiz kamarasından çekilen mesajla mümkün olabilmişti. Yaşananlar bize göstermektedir ki iletişim altyapılarına yapılacak yatırımlarda deprem vb. doğal afetlerin öncelikli olarak ele alınması artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Konunun bir diğer önemli boyutu da eğitim çerçevesinde toplumun her seviyede bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesidir. Depreme hazırlık kapsamında aile, okul ve çevrede “Barışta ter dökmeyen, savaşta ter döker” anlayışını hâkim kılacak şekilde 7’den 70’e verilecek eğitimler kişinin kendi koruyucu tedbirlerini almasını mümkün kılabileceği gibi ilk 72 saatte göçük altında kalan onlarca insanın kurtarılmasına da olanak sağlayacaktır.

TSK’nin sorumluluğu

Öte yandan uzmanların medya üzerinden yaptıkları açıklama ve yorumların çok ama çok teknik olması halkı tedirginlikten panik atak durumuna sokabilecek niteliktedir. Bu meyanda başta Kandilli Rasathanesi olmak üzere konuya ilgisi ve yetkisi olan kurum ve kuruluşlar tarafından sağduyu çerçevesinde yapılacak açıklamaların toplumu sakinleştirebileceği düşünülmekle birlikte, sosyal medya üzerinden yürütülecek algı ve dezenformasyonların da doğru analiz edilmesi gerekir. Meydana gelebilecek bir depremin ilk saatlerinden itibaren devletin göstereceği reaksiyonun merkezinde, envanterindeki malzeme ve insan gücü açısından şüphesiz Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) olacaktır. 

FETÖ’nün hain kalkışması ve bedelli askerlik yasası çerçevesinde, TSK’nin depreme yönelik insan gücü, bilgi birikimi ve deneyimi konusunda zafiyet yaşaması olasılığına karşın gerekli hazırlıkların yapıldığının en önemli göstergesi, son yıllarda icra edilen ulusal ve uluslararası tatbikatlar programına acil müdahale tatbikatlarınında alınmış olmasıdır.

Düzensizlik ve karışıklıkları önlemek ve hayatın normal akışını devam ettirmekle yükümlü olan polis ve jandarma teşkilatının günümüzde sahip olduğu insan gücü dikkate alındığında bir kısım personelinin “arama-kurtarma faaliyetlerinde” görevlendirilmesinin ayrıca planlanması gerekir.

Son yıllarda artan hızla sürdürülmekte olan “kentsel dönüşüm” faaliyetlerinde kullanılan ağır iş makineleri dahil inşaat ekipmanları ve kullanıcı personelinin kendiliğinden en yakında bulunan kurtarma timleri bünyesinde görev almasının, yönetmeliklerde yapılacak değişikliklerle usul haline getirilmesiyle enkaz altından daha fazla kişinin kurtarılabileceği olasılık dahilinde görülmelidir.

Son zamanlarda meydana gelen depremlerin neticesinde Zorunlu Deprem Sigortası’na (DASK) duyulan ilginin artması sevindirici bir gelişme olmakla birlikte, ilgili yönetmeliklere yıllara sari prim ödemelerinde yapılacak iyileştirmeler kamu vicdanını rahatlatmasına ve sigortalamaya duyulan ilginin daha da artmasına olanak tanıyacaktır.

Neticede, deprem bir doğa olayıdır ve önüne geçmek mümkün değildir. Gerekli önlemleri alarak vereceği zararı ve tahribatı azaltabiliriz. Esasen olması gereken yapısal problemleri çözerek depremi bir risk olmaktan çıkarıp felaket senaryolarına son vermektir. 

Yazarın Son Yazıları

Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025