Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’ya göçen iyi eğitimli Türkler için, “Varsın gidiyorlarsa gitsinler” demişti. Kastettiği öncelikle doktorlardı. Fakat herkes üstüne alınmıştı. Haklılardı.

TÜİK rakamlarına göre; 2021’de Türkiye’den yurtdışına göç edenlerin sayısı 287 bin 651 kişiydi. 2022’de 2 bin 685 doktor yurtdışına göç etti.

Peki, yurtdışına giden bu yurttaşlarımızın yerini kim alıyor?

Vatandaşlarımız yurtdışına göçe zorlanırken yerlerine siyasal İslamcı ideolojiye teşne kaçak göçmenler getirilerek rejim tahkim ediliyor. Her geçen seçime, daha fazla oy veren sığınmacılar ve kaçaklar, kademeli biçimde Türk devletinin ve milletinin tasfiyesine sebep olabilirler. Bu nüfusa da bu nüfuza da sahipler.

Ülkemizde halen ne kadar sığınmacının ve kaçağın olduğunu, ne kadarının vatandaşlık aldığını, ne kadarının oy kullandığını bilmiyoruz. Peki, bireysel olarak ne yapabiliriz?

Yanıtı seçimlerde...

28 Mayıs referandumu Pazar günü seçimler, 21 yıldır iktidarda olan 14 Mayıs’ta halktan güvenoyu alamayan Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu arasında yapılacak. Adayların önünde çözülmeyi bekleyen ciddi sorunlar var. Bunlardan belki de en önemlisi Suriyeli sığınmacılar ve kaçaklar sorunu. Ülkemizin güvenlik politikalarından sorumlu karar alıcılar, sığınmacıları ve kaçakları göndermeyeceklerini belirttiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; farklı konuşmalarında Suriye’den, Irak’tan, Afganistan’dan gelenlerin muhacir olduklarını, kesinlikle geri göndermeyeceklerini söylerken Milli Savunma Bakanı Akar, “Suriyeli kardeşlerimizi zora sokacak herhangi bir karar almamız asla söz konusu değil” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise “Suriyelileri gönderemeyiz, Allah bizi yakar” ifadelerini kullandı.

Buna rağmen muhalefet partileri, farklı süreler belirtseler de her şart ve koşulda sığınmacı ve kaçakları ülkelerine göndereceklerini açıklıyorlar. Zafer Partisi 1 yıl, CHP 2 yıl, sığınmacılar konusunda Milli Göç Doktrini’ni ortaya koyan İYİ Parti 3 yıl içinde sığınmacıları göndereceklerini söylediler.

Türkiye’de 10 milyonu aşkın sığınmacı ve kaçak bulunduğu dikkate alındığında, ülkemizin büyük bir sığınmacı kampına dönüşmemesi için muhalefet partilerinin almış olduğu karar önemlidir ve geleceğimizi belirleyecektir. Önümüzdeki seçim tüm bu sebeplerle “referandum” niteliğindedir.

Bekir Ali Yüksel - Siyasal İletişim Uzmanı