Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Milli Devletin Temeli Lozan - Doç. Dr. Mehmet Emin ELMACI
“Sevr ölüm, Lozan hayat, Sevr saltanatın, Lozan
Cumhuriyetin…”
(Hergün gazetesi, 29 Ekim
1933)
Savaş sonlarında yapılan barış antlaşmaları “kazanan” tarafın “yenilen” tarafa kendi isteklerini kabul ettirdikleri paylaşım antlaşmalarıdır. Birinci Dünya Savaşı’nın barış antlaşması, yenenlerin bize imzalattıkları Sevr Antlaşması idi. Sevr’i kabul etmeyenler ise Ankara’da, Atatürk önderliğindeki TBMM hükümeti idi. Verilen “İstiklal Savaşı” ile “Sevr” tarihin çöplüğüne atılmıştı.
Dikkat edilecek olursa Sevr’in yırtılması demek, Birinci Dünya Savaşı’nın da hukuken bitmediği anlamına gelmekteydi. Bu nedenle yeni Türkiye devleti önceki devletin yerine geçen “tam bağımsız” devlet olarak tarihi ve hukuki sorumlulukları gereği Birinci Dünya Savaşı’nı hukuken bitirebilmek için de gitmişti Lozan’a…
GALİP BİZİZ STRATEJİSİ
Bu önemli tespitin unutulmaması şarttır ve bu tespit bile Lozan Antlaşması’nın değerini daha da artırmaktadır. Çünkü bazı konular savaş öncesinde ve savaş sırasında uluslararası hukuk gereği “çözülmüş” konulardı.
Bağımsızlık savaşımızı kazanmış, ateşkes antlaşmasını da Mudanya’da Yunanistan ile değil “yedi düvel” denilen İtilaf Devletleriyle yapmıştık. Dolayısıyla Kurtuluş Savaşı sonrasında bu emperyalist devletlerle yapılan Lozan Antlaşması, aynı zamanda “yenik çıktığımız” Birinci Dünya Savaşı’nın kararlarının alınacağı ve savaşı hukuken bitiren bir antlaşma olacaktı. Tek şansımız “yenik” ayrıldığımız bir savaşın sonrasında ordu millet birlikteliğiyle verdiğimiz savaşı ”galip” bitirmemiz ve bu sayede Lozan’da, Birinci Dünya Savaşı nedeniyle bize dayatılacak maddelere “direnme” şansımızın olması olacaktı.
Bunu İngiltere de çok iyi bilmekteydi. Bu nedenledir ki Lozan’da Lord Curzon, İsmet Bey’e “Biz Mondros’tan geliyoruz” diyerek ve “Biz galibiz” mesajını vererek işi oldubittiye getirmeye çalışmıştı. Buna karşılık İstiklal Savaşı’nın yeni kurulacak “tam bağımsız” devletin geleceği için bir “direnme şansı” olacağının çok iyi farkında olan Atatürk’ün de direktifleriyle İsmet İnönü “Biz Mudanya’dan geliyoruz” diyerek ve “Galip biziz” mesajını vererek bu şansı en iyi şekilde kullanmaya çalışacaktır.
TARTIŞMAYA AÇMAK YIPRATIR
Türk tarafı Lozan’da bunu yaparken her yazışmada mutlaka “eşitlik temelinde” deyimini geçirerek “eşit şartlarda bir müzakere” peşinde olmuş ve bunu da büyük ölçüde başarmıştı. Başarıldığının en açık kanıtı da Sevr maddeleri ile Lozan’ın maddelerinin karşılaştırılması sonucu ortaya çıkan durumdur.
Devletin ve Cumhuriyetin temeli sayılan Lozan Antlaşması’nı içte tartışmaya açmak, Sevr’i hâlâ kafalarında bitiremeyen ve hayallerini gerçekleştirmelerine engel olunanların en çok istediği durum olur. Bu anlamda Lozan’ı tartışmaya açmak sadece Lozan’ı yıpratır ve Lozan’ın öncesi olan Sevr’i dört gözle bekleyenleri mutlu eder. Artık bunun farkına herkes varmalı.
Birlik olunması gerekli şu günlerde Lozan Antlaşması’nı tartışmaya açmak kesinlikle kucaklayıcı bir duruş olmadığı gibi tam tersi kutuplaştırıcıdır. Milli bir konu olan Lozan’ı tartışmak, Türkiye’nin gündemi olmamalıdır. Bunun, sadece “çok düşük oranda bir radikal kesimin hoşuna gitmesi dışında” hiçbir getirisi olmadığı gibi, tam tersine “milli” bir konuda, devletinin yanında olan büyük bir çoğunluğun tepki vereceği bir duruş olduğunun da bilinmesi şarttır.
Lozan “tartışılmaz” değildir evet ama en azından bunun bilimsel yolla yapılması gereklidir. Ve bu tartışma, neredeyse yüz yıldır bilimsel makale ve kitaplarla da yapılmış ve yapılmaktadır. Büyük bir milli savaşı kazanarak, ülkenin ve halkının bağımsızlığı için ellerinden gelen her şeyi yapanların, Lozan’da da yapılabilecek olan her şeyi yaptıkları kesindir. Bunun dışında ideolojik çerçevede yapılacak her tartışma ise sadece insanların birbirine düşman olmasına neden olacaktır.
Son söz olarak 1924 yılında ABD’de Türkiye ile ilişkilerin düzelmesini isteyenler ile istemeyenlerin tartışmalarında, iki grubun da sözlerinden bir örnek vererek Lozan’ın aslında ne olduğunu belgeleyelim isterseniz.
MİLLİYİM DİYEN LOZAN'I SAVUNUR
Türkiye destekçileri Lozan ile ilgili “Antlaşma ile Türkiye modern uluslar ailesine katılmıştı” derken Türkiye karşıtı taraf ise ”Hıristiyan medeniyetinin Lozan’da çarmıha gerildiğini ve bu nedenle tamamen aşağılayıcı ve amaçsız olduğunu” söylüyordu. (New York Times, 6 Nisan 1924)
Bu biri Türk karşıtı diğeri Türk yanlısı iki gruba göre Lozan’a bir daha bakalım mı? Lozan Antlaşması ile Türkiye “Modern Uluslar Ailesine” katılmış ve Lozan ile Türkiye aynı zamanda “Hıristiyan medeniyetini Lozan’da çarmıha germiş ve yabancıları aşağılamıştı”. Yine İsviçre basını da “Türklerin Parıltılı Zaferi” başlığını atmıştı.
İşte tam da bu nedenle Lozan Antlaşması kendine milliyim diyen
herkesin sonuna kadar savunması gerekli olan, devletin temeli bir antlaşmadır.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Emekliye iyi haber yok!
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!