Siyasi partilerin nihai amacı iktidara ulaşmaktır. Bunun için örgütlenirler, programlarını hazırlarlar, bunu vatandaşlara anlatırlar, yapacaklarını, nasıl yapacaklarını belirtirler, kamuoyu oluşturmaya çalışırlar, halkı oy vermeye davet ederler, seçimlerde uygun adaylar belirlerler, muhalefette ise mevcut hükümetin yanlışlarını ortaya koyup daha iyi nasıl yapacaklarını anlatarak seçmeni ikna edip umut olmaya ve kazanmaya çalışırlar.

14 ve 28 Mayıs seçimlerinde CHP, altılı masa ve diğer muhalefet unsurları ülkedeki ekonomik krize, işsizliğe, gelir adaletsizliğine, hukuksuzluğa ve son olarak iyi yönetilmeyen 6 Şubat depremlerine rağmen seçimi kazanamadı. Neden kaybedildiğiyle ilgili olarak çok şey söylendi.

Bundan sonra ne yapılması gerektiğine bakmak lazımdır. Seçim sonrası CHP’den ciddi bir özeleştiri gelmemiştir. Öncelikle nerede yanlış yapıldığı, hangi politikaların doğru hangisinin yanlış olduğu ile ortaya konulması gerekirken konulmayan politikaların neler olduğu ifade edilmelidir.

GÜÇLÜ ÖRGÜT YAPISI

CHP’nin tüzüğünde ifade edilen emek mücadelesini, katılımcı demokrasiyi, laikliği, barışçıl ve hakça bir düzeni benimseyen sol bir programı ortaya koyması, bunu önce örgütlerine iyi anlatması, güçlü bir örgüt yapısı ile kamuoyunun önüne çıkması öncelikli işi olmalıdır. Tüzükte yer alan hükümlere göre, üyelerin seçme ve seçilme hakkı demokratik bir şekilde ele alınmalı ve genel merkezin yanında il ve ilçe örgütlerinin süreçte söz sahibi olmaları sağlanmalıdır.

İktidardaki tek adam rejimine karşı çıkıp parti içi demokrasiyi güçlendirmemenin izahı yoktur. Toplumu kucaklamayı hedefleyen bir siyasi parti öncelikle kendi üyelerini, sempatizanlarını, gönül verenlerini kucaklamalı, hizip diye diğer gruplarda yer aldığını düşündüğü kişileri dışlamamalı, çalışmalarda onlara da görev ve sorumluluk verilmelidir. Partiye küsenler ve çalışmalarda yer almayanlar da durumu tekrar değerlendirmelidir.

DEVRİM YAPAN PARTİ

Genel merkez yerel seçim öncesi yönetim değişikliğine açık olduğunu kamuoyuna açıklamalı ve kurultay kısa sürede yapılarak güçlü ve yeni bir yönetimin önü açılmalıdır. Toplumun değişim talebini doğru okumalı, MYK üyelerinin değişiminin bu taleple ilgili olmadığı bilinmelidir.

Kısır çekişme ve inatların nelere mal olduğu unutulmamalıdır. 1994 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlıklarının nasıl kaybedildiği hafızalardadır ve buna neden olanlar maalesef topluma hesap vermemişlerdir.

Devrim yapan bir partinin program ve çalışmalarındaki eksik ve yanlışlarını görüp kuruluş değerlerine ve ilkelerine uygun bir politika ortaya koymasını istemenin vatandaşların hakkı olduğu unutulmamalıdır.

MUSTAFA AYDIN

EMEKLİ VALİ YARDIMCISI