Olaylar Ve Görüşler

Nöbetçi kitaplık

15 Ekim 2019 Salı

YAZAR: Nusret ERTÜRK

“Nöbetçi eczane” yazısına, kent sokaklarında sık sık rastlarız. “Nöbetçi köfteci”, “nöbetçi çorbacı” tabelasını bile görebilirsiniz. Peki, ‘’nöbetçi kitapçı’’ nerede? En önde olması gereken nöbetçinin, bizde adı bile yok. İlaca verdiğimiz değerin daha çoğu kitaba gösterilmeli. Kitabın sağaltım gücü sanıldığının daha üstündedir.
Mahallenizde bir “nöbetçi kitaplık” olmasını istemez misiniz? Gecenin bir saatinde gidip oradan kitap alabilmeliyiz. Bu düşün gerçekleştiği gün, dünya daha yaşanası, daha güzel olacaktır.
Karanlıktan yakınırız da, karanlıktan kurtulmak için toplum olarak gerekli ilgiyi gösteriyor muyuz?
Uğur Mumcu’nun unutulmaz sözlerinden biridir: “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.” Bilginin en önemli kaynağı yine kitaplardır. Ne yapıp edip kitaplara ulaşmalıyız. Hastalanınca ilaca koştuğumuz gibi kitaba koşmalıyız. Ondan dolayı nöbetçi kitaplık diyorum. Karanlıktan kurtulmak için. Sabahın daha erken gelmesi için.
Almanya başta olmak üzere Baltık ve İskandinav ülkelerinde kentlerde her sokak başında kapısı açık kitap dolapları bulunuyor. Günün her saatinde, kitap okumak isteyen gidiyor, oradaki kitaplardan birini alıyor. Okuyunca kitabı götürüp sokaktaki kitap dolabına koyuyor. Bu kitap dolaplarında her yaşa uygun, her tür kitap bulunuyor. İsteyen, kendi kitaplarından da oraya armağan ediyor. Paylaşmanın en güzel örneği. Bu tür kitaplık, nöbetçi kitapçı önerimin epey önünde.
Bizde, çoğu kitaplığın kapısı hep kapalıdır. Okul kitaplıkları gibi. Köy Enstitülerinin başarısını, oradaki öğrencilerin ekmek kadar kitap okumaya önem vermelerinde aramak gerekiyor. Köy Enstitülerinde kuyruk, kitaplık önlerinde görülürdü. Oradaki köy çocukları dünya klasikleriyle tanışınca dünyayı tanıdılar, gittikleri yerlerde yeni dünyalar kurdular. Köy Enstitülerinin bu niteliğinden dolayı UNESCO, bu kurumu dünya gençlerine örnek okul almalarını önerdi.
Fransa, İngiltere gibi ülkelerin lise bitirmelerinin baraj sınavı, dünya klasiklerinden okumaları üzerinden yapılır. Kitapları anlatmak yetmez, en ince ayrıntısına değin çözümleme istenir. Karl Marx, özel söyleşilerinde uzun uzun Don Kişot’u, Binbir Gece Masallarını, Shakespeare kitaplarını anlatması boşuna değildir.

Kitaplık satılır mı?
Onu da gördük!
Son günlerde basında sıkça konuşuldu, yazıldı. Aydın Nazilli’de iktidarın bir milletvekili, ilçenin kaymakamına gider. Kaymakamdan, “ilçe kütüphanesinin satılmasını ister!” (Ümit Zileli,4 Eylül 2019,Korkusuz) Bunu, değil yaşamak duymak bile insanı sarsıyor! İş orada kalmıyor. Nazilli kaymakamı bu çağdışı isteği yerine getirmediği için sürgüne gönderiliyor. Ne acı! Karanlıklar, karanlık kafalar ancak kitapla aydınlatılır.
Ne okuduğunu söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları