Paradigmanın adı: Böl-parçala-yönet - DR. ÇİĞDEM BAYRAKTAR ÖR
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Paradigmanın adı: Böl-parçala-yönet - DR. ÇİĞDEM BAYRAKTAR ÖR

13.01.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kavramsallaştırılan bir postmodern inkâr: “Paradigma.” Güya bu sözcük içinde kültürel, sosyal gelişmelere göre değişimi, farklılaşmayı, çeşitlenmeyi, özgülenmeyi taşır. Buna göre tarihi süreç her şeyi değiştirebilir, “gerçek” tartışılmalıdır, “doğru” sabit değildir. Gelin görün ki bugün “paradigma” diye gündemi damgalayanlar aslında Roma’dan beri bilinen “böl-parçala-yönet” politikasına entel bir görünüm vermek üzere sözcüğe papyon takıyorlar. Değişen şartlara uyum sağlamayı, farklılaşmayı savunanlar ne değiştiler ne de farklılaştılar oysa.

İşini iddia edildiği gibi toplumların, kültürlerin günlük savruluşlarına, tarihin beşeri bükümlerine, tesadüflere bırakmayı asla düşünmeyen egemenler için tek bir engel vardır: Ulus devletler! Ulus devletlerden daha tehlikeli bir şey varsa o da “kendi kendine yetebilen tam bağımsız ulus devletler”dir. Yapılması gereken heterojen toplumları içindeki farklılıkları derinleştirerek çatıştırmak ve böylece merkezi bir güç olmaktan alıkoymaktır. Bunun için amacı ortak türlü “paradigma”lar icat ederler.

Son olarak “paradigma” sözcüğü teröristbaşı Abdullah Öcalan ile dolaşıma girdi. Bu ifade çeyrek asırdır hapishanede yatan ve bir düşünür taklidi yapan Öcalan’ın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) içindeki rolünü özetliyor. Mottosu da belli: Başı kopar, gövdeyi parçala!

‘ORTADOĞU’YU DÖNÜŞTÜRMEK’

Batılı sömürgeci odakların desteklediği PKK bunca terör eylemine, 50 bin insanın katline rağmen hâlâ istenildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin başını koparıp gövdesini parçalamaya yetmedi. Her ne kadar sistemli ve örgütlü bir biçimde hakikati aşındırmaya çalışsalar da Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Atatürk’ün kurucu dehasıyla atılmıştı ve öyle “korkudan titretmeyle” yıkılamazdı. Bu amacın gerçekleşmesi için bundan fazlasına gereksinim vardı. Bunun için sınırlarını açıktan değiştiremedikleri ülkelere içeriden işbirlikçilerle egemen olmalıydılar. Bulundukları kabın şeklini alabilen -yani mevcut “paradigma”ya hemen uyumlanabilen- iskeletsiz iktidarlar marifetiyle ulusal kimliklere saldırdılar.

Kaldı ki Öcalan’ın PKK’si kuruluş bildirisinde geçtiği gibi Marksist-Leninist bir çizgiden hareket etmediğini işçi, köylü, öğretmen, doktor demeden Amerikan silahlarıyla öldürdüğü masum insanlar üzerinden göstermişti. PKK ve türevleri sadece sömürgecilerin kurgulayıp büyüttükleri bölgesel birer terör taşeronuydu.

Batılı emperyaller, terörizmin yanı sıra sömürgeciler planlara, aktörlere, figürasyona da sevimli (!) isimler takarlar: Ilımlı İslam, Yeşil Kuşak Projesi, Arap Baharı vs. hepsi aynı amaca hizmet eder: “Böl-parçala-yönet!”

Küresel güçlerin serbestçe dünyayı dolaşabilmelerinin tek yolu onları “sınırsız” kılacak kendilerine sadakatle bağlı kukla iktidarların aslında yönetemediği idari aygıtlar ağıyla dünyayı sarmaktır. Ancak bu şekilde egemenliklerini ve amaçlarını perçinleyip sağlama alabilirler. Liberalizmin emrettiği şekilde sermayeyi dünyanın belli başkentlerinde daha rahat toplayabilmesi için sömürgeci odakların direnişçi ulus devletlere işte bu nedenle tahammülü yoktur.

Batılı güçlerin bölgesel çıkarları doğrultusunda kurgulanan BOP’ta, perdelenen yaşamsal amaç İsrail’in varlığını güvence altına almaktır. Yani Condolezza Rice’ın “Ortadoğu’yu Dönüştürmek” başlıklı yazısında 22 devletin sınırlarının değişeceğini belirtirken “askeri bir adanmışlıktan öte”sine vurgu yapması boşuna değildir.

Bölgedeki son gelişmeler gösteriyor ki İsrail kuruluşundan bu yana hedeflerine en çok yaklaştığı dönemi yaşamaktadır. Suriye’de Esad rejiminin devrilmesiyle, onu devirdiği belirtilen Ahmet eş Şara, namıdiğer Colani’nin iktidarını ilan eder etmez Suriye’den İsrail’e yönelecek herhangi bir tehdidin bulunmadığını duyurdu. Oysa Suriye, İsrail’in kurulduğu 1948’den beri giriştiği her savaşta karşısındaydı.

‘AÇILIM PARADİGMASI’

Suriye’nin yeni lideri Colani’nin adını aldığı Golan Tepeleri’ni işgal eden İsrail’in Şam’a doğru ilerleyişine nasıl yanıt vereceği belirsizken Türkiye’de yeni bir “açılım paradigması” dillendirildi. Bu defa Öcalan’ın ifadesiyle “paradigmaya güç veren” onu TBMM’ye çağıran iktidar ortağı Devlet Bahçeli’ydi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise YPG’nin PKK’nin Suriye’deki uzantısı olduğunu yineliyordu. Trump’ın Suriye’de yaşananları “dostça olmayan bir ele geçirme” olarak nitelemesine karşı Fidan YPG’yi Türkiye için “esas tehdit” olarak işaret ediyordu.

Terörizme karşı bu tutarsızlık ABD ve İsrail’in bölgedeki ortak “böl-parçala-yönet” stratejisine son derece uyumludur. Her iki ülke de Ortadoğu’da İsrail’in güvenliği ve ABD’nin bölgesel çıkarları için tehdit oluşturmayacak parçalanmış devletler üzerinden siyasi evrenlerini genişletebileceğini düşünmektedir. O nedenle birlik ve bütünlüğünden taviz vermeyen, toprakları üzerindeki egemenliği güçlü bir Türkiye istenmez.

Dolayısıyla “vaat edilen topraklar” mitine uygun geliştirilen BOP’ta Rice’ın vurguladığı gibi “askeri bir adanmışlıktan ötesi” vardır. Siyonizm ile ruhunu bulan “Ortadoğu’nun yeniden biçimlendirilmesi planı” PKK ve YPG/PYD gibi terör taşeronlarını kullanmaktadır.

Bugün, tarihte hiç var olmamış bir devletin hayali ile güdülenen bölücü fanatikler bilmelidir ki Öcalan’ın aparatı olduğu “paradigma”nın esası, Türklerden alınamayan toprakların kendileriyle her surette işbirliğine hazır federasyoncu Kürt elitlerinden rahatlıkla koparılabileceğinin düşünülmesidir. Bu tasarıya göre zamanla İsrail’in yayılmasının önündeki engeller teker teker ortadan kalkacak ve BOP adı aslında içinde sakladığı “Büyük İsrail Projesi” halini alacaktır. Elbette daha Golda Meir döneminde “güvenlik” ve “genişleme” ikileminde tercihini genişlemeden yana kullanan İsrail bununla da yetinmeyecektir.

DR. ÇİĞDEM BAYRAKTAR ÖR

TARİHÇİ, YAZAR

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025