Olaylar Ve Görüşler

Türk akademisinin Kemalizm ayıbı - Doç. Dr. Armağan ÖZTÜRK

04 Mayıs 2023 Perşembe

AKP popülizminin inşa sürecinde, Kemalizm karşıtı ittifakın yarattığı söylemin ciddi ağırlığı vardı. Atatürk’e hakaret etmeyi demokrat olmanın koşulu sayan, demokrasi ile Cumhuriyeti karşı karşıya getiren, Cumhuriyet kazanımlarını küçümseyen, laikliği değersizleştiren Kemalizm karşıtı paradigma, önemli ölçüde Şerif Mardin ve izleyicilerince popülerleştirilen merkez-çevre okumasına dayanmaktaydı. Osmanlı’dan Cumhuriyete intikal eden yapıyı, kültür ve statü üzerinden tartışmaya açan bu anlayış, merkezi bürokratik modernleşme, çevreyi ise taşra güçleri ve halk İslamı üzerinden değerlendirir. İdeolojik dayanağı merkez-çevre çelişkisi olan anti-Kemalist ittifaka göre, Atatürkçü rejim dogmatik bir laiklik ve tek tipçi bir milliyetçiliği topluma dayatmıştır. Devlet zoruyla belli bir yaşam tarzını halka benimsetmeye çalışan bu anlayış, doğası gereği dışlayıcı ve antidemokratiktir. Milleti küçümseyen bu Atatürkçü Cumhuriyet zorbalığına karşı vatandaş demokrasi ve seçimlere sığınmış, Demokrat Parti’den AKP’ye kadar sağ partileri büyük oy oranlarıyla iktidara getirmiştir.  

KURUCU İDEOLOJİ

Türk siyasi hayatı değerlendirmelerinde uzun süre egemen paradigma olarak iş gören bu analiz çerçevesi, son derece sorunlu bir içeriğe sahiptir. Şöyle ki Türkiye Cumhuriyeti tarihiyle Atatürkçülüğü birbirine özdeş görmek, devletin yaptığı veya devlet adına yapılan her şeyden kurucu ideolojiyi sorumlu tutmak metodolojik açıdan zaten yanlıştır. Ayrıca Türkiye’deki demokrasi eksikliği sorunu, önemli ölçüde Osmanlı’dan devraldığımız yapıyla ilgilidir. Özel mülkiyet, sivil toplum ve burjuva sınıflarının yokluğu, devlet-birey ilişkisini asimetrik bir içeriğe mahkûm etmiş, Türk modernleşmesi kapitalist-demokrat izleği tam anlamıyla takip edememiştir. Siyasal demokrasinin azgelişmişliğini tümüyle Atatürk modernleşmesine bağlayan anlayış, Kemalist olmayan vesayet biçimlerini tartışmaya açmamıştır. Geleneksel İslami toplumdaki antidemokratik kültürü, laik bir toplum yaratmak adına aşmaya çalışan devrimci-Aydınlanmacı çabayı, anti-Kemalist akademik söylem, görmezden gelmiştir. 

LAİKLİK VE ULUS DEVLET

Ayrıca Kemalizmi laiklik, milliyetçilik ve demokrasiyle birlikte düşünmek gerekir. Çünkü laiklik ve ulusallaşma olmadan demokrasi olmaz. Atatürk devrimleri demokratik altyapı için gerekli dönüşüme yardımcı olmuştur. Bahsi geçen zemin, çok partili hayat için zorunlu olan kurumsallaşmayı sağlamıştır. 

SİYASAL DEMOKRASİ

Bugün gelinen noktada, AKP iktidarının ilk 10 yılında oldukça etkili konumda olan anti-Kemalist ittifakın çöktüğü görülmektedir. İttifakın parçaları olan İslamcı, muhafazakâr, liberal, liberal sol ve Kürtçü akımlar birbirinden ayrılmıştır. Ayrıca devlet aygıtının Atatürkçü niteliğinde ciddi aşınma söz konusu olmuştur. Buna rağmen Türkiye, daha demokratik bir ülke haline gelememiştir. “Resmi ideoloji çökerse, Türkiye demokratikleşir” tezi olgularla çürütülmüş olmasına rağmen, Türk akademisi yeni durumu kavramlaştırmada isteksiz davranmaktadır. Sonuçta, Atatürk modernleşmesinin siyasal demokrasimize katkısı ve Cumhuriyet kazanımları gibi belli başlı tartışma alanlarında, Türk akademisindeki Kemalizm ayıbı devam etmektedir.

DOÇ. DR. ARMAĞAN ÖZTÜRK

ARTVİN ÇORUH ÜNİVERSİTESİ 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları