Tutuklular ilaçlarına ulaşamazsa - Prof. Dr. Çağatay Güler
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Tutuklular ilaçlarına ulaşamazsa - Prof. Dr. Çağatay Güler

15.05.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tutuklanan sanıkların süren işlemler nedeniyle, ilaçlarının kesilmesi ya da doz atlanması ciddi tıbbi, yasal ve etik sonuçlara yol açabilir. Bu durum ister ustinsel (mental), ister diğer süreğen (kronik) ya da iveğen (akut) durumlar için olsun sağlığın bozulmasına, çekilme belirtilerine hatta yaşamı tehdit eden sonuçlara yol açabilir. İlaçlara yeniden başlanması, ilaç kesilmesinin yol açtığı hasarı gideremeyebilir.

“İnsanlar ceza için değil, ceza olarak cezaevine girerler” ilkesini esas alan, cezadan çok esenlendirmeye (rehabilitasyona) dayanan Norveç sistemi; cezaevi sağlık hizmetleri ve insan hakları açısından altın standart olarak kabul edilir. Bu sistemin sağlık hizmetleri yaklaşımında tutuklular için ilaç sürekliliği de temel dayanaklardan biridir.

Tutuklanan ve reçeteli ilaç kullanan sanıklar için ilaçlarının kesilmesi hem sağlıkları hem de katıldıkları yasal işlemler açısından önemli sonuçlara yol açabilir:

1. Fiziksel sağlığın bozulması: Diyabet, hipertansiyon, kalp hastalığı gibi süreğen rahatsızlıkların yönetimi için birçok ilaç gereklidir. Kesilmeleri, yaşamı tehdit eden durumlar da dahil olmak üzere ciddi sağlık karmaşalarına yol açar. Sözgelimi diyabette insülin eksikliği ketoasidoz denen, potansiyel olarak ölümcül bir duruma neden olabilir. Sara (epilepsi) nöbetlerini önlemeye yönelik olarak kullanılan ilaçların aniden kesilmesi, ölümcül olabilen yineleyici nöbetlere ya da kesintisiz, uzun nöbet krizlerine neden olur. Müdahale gecikirse yaşamı tehdit eden tıbbi bir acil durumdur. Kasları ve sinir sistemini tutan diğer süreğen hastalıklarda da ilaç kesintileri hastalığı hızla ağırlaştırabilir.

2. Ruh sağlığı sorunlarının kötüleşmesi: Başta şizofreni olmak üzere psikozların tedavisinde kullanılan ilaçlar; ruhsal çöküntü önleyiciler, duygudurum dengeleyiciler gibi psikiyatrik ilaçların kesilmesi, sorunlarda hızlı bir kötüleşmeye yol açarak artan kaygı, çöküntü, mani yada psikoz olarak kendini gösterebilir. Sonuçta tutuklunun kendine zarar vermesine yada saldırganlığa yol açabilir.

3. Çekilme belirtileri: Özellikle merkezi sinir sistemini etkileyenler olmak üzere bazı ilaçların, aniden kesilmeleri hafif rahatsızlıktan şiddetli, yaşamı tehdit edebilen durumlara kadar değişebilen çekilme belirtilerine neden olabilir.

4. Bilişsel işlev bozukluğu: Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu yada bilişsel bozukluklar gibi durumlar için kullanılan ilaçlar kesildiğinde bir sanığın kendi savunması için büyük önem taşıyan yoğunlaşma (konsantrasyon), bellek ve karar verme zorluklarına yol açabilir.

5. Davranışsal sorunlar: Bazı ilaçların aniden kesilmesi, uyumsuzluk ya da saldırganlık olarak yanlış yorumlanabilecek davranış değişikliklerine yol açarak kolluk kuvvetleri ve yargının sanığa yönelik davranışını etkileyebilir. Tutuklunun saldırganlığı söz konusu olabilir ve yüzeysel sağlık değerlendirmelerinde bunun ilaç kesintileriyle bağlantılı olduğunun farkına varılmayabilir.

6. Hukuki işlemler üzerindeki etki: İlacı aksayan bir sanık, savunmasına tam olarak katılamayabilir, aleyhindeki suçlamaları anlayamayabilir ya da yasal danışmanına yardımcı olamayabilir, bu da yargılanmanın adilliğini etkileyebilir.

Uygar ülkelerde ufak farklılıklar gösterse de tutuklular için ilaçların sürekliliğini sağlama zorunluluğu yaygın biçimde kabul edilmektedir. Düzenli kullanılması gereken ilaçlardan yoksun bırakma durumları için yaptırımlar, yol açtığı sonuçların ciddiyetine ve bağlamına bağlı olarak yasal ve idari işlemlerden cezai suçlamalara kadar değişebilmektedir.

Tıbbi etik açısından, tıbbi bakımın sürekliliğini esastır ve bir insanın, sanığın ilacını kesmek, bakım görevi ve zarar vermeme ilkesini ihlal eder.

İlgili Konular: #Sağlık #tutuklu

Yazarın Son Yazıları