Öner Yağcı

‘Kırmızı Pazartesi’

09 Temmuz 2022 Cumartesi

Hekimlerimiz yaşamı özgürleştirme savaşımında da her zaman öncü oldu. 

Yakın tarihimizde, II. Meşrutiyet’in öncülerinden Doktor Nâzım, Adli Tıp’ın  kurucularından, Bahattin Şakir, Rüsuhi Dikmen, İbrahim Temo, özgürlük savaşımları ile de anılıyor.

Askeri Tıbbiyelilerin, idam edilen Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in cansız vücudunu kaçırıp törenle gömmeleri unutulmazdır.

Mustafa Kemal’le birlikte Samsun’a çıkan, Hıfzıssıhha Enstitüsü kurucusu Refik Saydam, Bandırma Vapuru’nun yolcuları Dr. İbrahim Tali Öngören, Dr. Behçet Feyzioğlu unutulur mu?

Tıbbiyeli Hikmet’in, Adnan Adıvar’ın, Reşit Galip’in savaşımı unutulur mu?  

SAĞLIKTA ŞİDDETE SON!

Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu Başkanı Kemal Noyan, “...Her gün bu ülkenin yetiştirdiği saygıdeğer arkadaşlarımızı yurtdışına uğurluyoruz...” dedi.

Sağlık Emekçileri Sendikası, “İşyerlerimiz güvenli hale getirilsin” dedi.

Dr. Şeyhmus Baraş, kendisini döven saldırganlar serbest bırakılınca çığlık attı:

“Sağlıkta şiddet artık sistematik bir hal almış... Güvenli çalışma ortamı olmadan çalışmak da mümkün değil... Ben artık ne zaman darp edileceğim diye düşünmektense diplomamı yırtıp kafam rahat yaşamaya karar verdim...” 

SÖZÜMÜZ VAR

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu, “Aile hekimleri halkın sağlığı için dün olduğu gibi bugün de yarın da bu topraklarda hizmet vermeye devam edecek! Yüzyıllardır bu topraklarda, vebayı, kızılı, trahomu, sıtmayı, çocuk felcini, kolerayı, kızamığı yenmek için var gücüyle mücadele etmiş, şimdi de COVID-19’u yok etmek için çabalayan birinci basamak hekimleri ve diğer sağlık çalışanları öyle kolay kolay memleketini terk edip bir yerlere gitmez...” dedi (13 Mart 2022).

Ceza Yönetmeliği’ne ve sağlıkçılara yönelik şiddete karşı sağlık örgütleriyle birlikte mücadele eden TTB’nin sözü vardı:

“Sözümüz, koruyucu sağlık hizmetleri yerine sağlık hizmetlerini piyasalaştıran, tıbbi şirketlerin kârlarını büyütenleredir. Aile hekimlerine, salgında gerçek vaka sayılarını açıklamasın, aşılar yetersiz söylemesin diye ceza yönetmelikleri dayatan, işten atmayla tehdit edip susturmayı deneyenlere sözümüz var. 

Aile sağlığı merkezlerine elinde silahıyla girip hemşire arkadaşımızı öldürecek düzeye gelen sağlık çalışanlarına şiddeti durdurmaya niyeti olmayanlara, her saat her şeyin fiyatının katlandığı derin yoksullaşma döneminde fakirleşiyoruz maaşlarımız yetmiyor dediğimiz için bizleri gözden çıkaranlara sözümüz var. 

Hiçbir yere gitmiyoruz! Halkımızın ve kendimizin temel yaşam hakkını korumaya, iyileştirmeye, savunmaya ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğimizin sözünü veriyoruz.” 

ÖZGÜRLÜK KOŞUSU

Dayatılan sağlıkta dönüşüm, sağlık çalışanlarını değersizleştiriyor, hedef haline getiriyor. 

Sağlıkta şiddet olanca hızıyla devam ediyor. 

Kardiyolog Ekrem Karakaya’nın da canı alınıyor...

Sağlıkçılar gibi değersizleştirilen avukatlar da aynı sorunları yaşıyor.

Öldürülen Av. Servet Bakırtaş’ın eşi Günsenin Bakırtaş’ın sözü gerçeğimizi haykırıyor: 

“Eşim avukat, kızım doktor, her iki meslek de çok ulvi, her iki meslek de çok değerli... Ülkenin çok iyi yetişmiş insanları bunlar. Onlar bizim geleceğimiz...”

Kadın cinayetleri sürerken Marquez’in “Kırmızı Pazartesi”si yaşanıyor ülkemizde. 

Canımız acıyor.

Ve Hacettepe Tıp Fakültesi’nin mezuniyet töreninde konuşan genç Dr. Kaya Avşar, “...Bilimin aydınlattığı üniversitelerde demokrasinin hâkim olması gerektiğine inanıyorum. Hayattaki en hakiki mürşit ilimdir” diyor.

Umut, “Devam et” sözüyle yaşama sahip çıkıyor. 

Ve hekimlerin, sağlıkçıların, avukatların özgürlük koşusu sürüyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eğitim ve kitap 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları