Andıçlamak, yandaş medyanın ağzında adeta sakızdı. Her sakız gibi, o da çiğnene çiğnene çürüdü.

İnternet siteleri oluşturmaktan dolayı Silivri’de yıllardan beri tutuklu olarak yargılanan kimi emekli, kimi halen görevde olan asker kişilere bu doğrultuda verilmiş olan görevin, bir Milli Güvenlik Kurulu kararına dayandığı ortaya çıktı.

Hem de o kurul, eski iktidarlar döneminde almış değil bu kararını. MGK Genel Sekreterliği’nin Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin isteği üzerine gönderdiği resmi belgenin altında Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası varmış.

19 Ocak 2006’da oluşturulan o belgeler nedeni ile yargılanan şüpheliler arasında bulunan emekli Orgeneral Iğsız ve emekli Albay Çiçek, “bölücü örgütlere yönelik faaliyetlerinin bu belgeler nedeni ile kendilerine verilmiş görevler” gereği yapıldığını söylemişler.

Şimdi, diyelim ki CHP ya da MHP sözcüleri kalksa ve bu internet siteleri için TBMM’ye bir gensoru verse, “bölücülük” tehlikesini önlemek gerekçesi ile niçin hukukun arkasından dolaşarak bu tür andıç siteleri oluşturuldu deseler?

Sayın Başbakan ne tür yanıt verecektir. Dahası AKP Meclis Grubu o gensorunun gündeme alınıp alınmaması için hangi tür oy kullanacaktır?

Doğrusu Beşiktaş merkezli, Silivri adresli Olağanüstü Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin tutanaklarına geçen o yanıtlarla ilgili haberleri okurken ister istemez akıl karartmasına uğradım.

Kendime sorular sorarak o soruları nasıl yanıtlayacağımı hesap ettim. Başbakanımızın bir zamanlar, kendisini bu davanın savcısı yerine koyduğunu söyleyen açıklamalarını hatırladım.

Dahası, kulaktan duyma bilgiler ile ve dosyada yazılanları öğrenmeden harekete geçen İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin ve AKP sözcüsü eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, müdahil olarak bu davada yer almak için mahkemeye başvurmuşlar.

Yargının her türlüsü, özellikle şüpheliler ağır koşullar altında ve ucu açık olarak tutuklularsa, izleyenleri de acıya ortak eder. Silivri duruşmaları, İstanbul’dan 105 kilometre uzakta bir ilçemizde sürdürülüyor ki, izleyicilerin gidip gelmesi, hele bu kış koşullarında tam bir eziyet haline gelsin.

Ama bakın. Andıç davaları, dönüp dolaşarak AKP iktidarının onayı ile adeta yeni bir dönemece girmiş oluyor. Ama o arada “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner” sözü de adeta cuk otururcasına belleklerde yineleniyor.

***

“Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste” dercesine...